Demliyazılar
Ahlâkî Değişim ve Televizyon Dizileri
Diziler hakkında yazmış olduğumuz yazılarla ilgili olarak epey tepki aldık. Genelde tepkiler müspet yöndeydi ve bize hak verenler çoğunluktaydı.
Biz bu konuyla ilgili olarak ilk yazımızı girerken benim elektronik postama bir yazı düştü. Mevlana Çakıral diye bir kardeşimizin kaleme almış olduğu yazıda çok güzel tespitler yapılmış. Bu tespitleri sizinle paylaşmayı yeğledim.
Eğer diğer okurlarımızın da tespitleri varsa köşemizde paylaşabiliriz. Şimdi sizi Mevlana Kardeşimin yazısıyla baş başa bırakıyorum.
“Şöyle bir kendimize, kendimizden sonra dalga dalga genişleyerek çevremize bakalım. Tabi bakışımız amaçlı olacak. Hedefe kilitlenmeden bir amaç belirlemeden içsel ve çevresel gözlemler sonuç vermez. O nedenle yapacağımız gözlemin hedefine kilitleniyoruz. Hedef şu: “Hangi değerlerimiz yozlaştı veya aşındı? Çevremizde meydana gelen olayları değerlendirirken hangilerinde ahlaki bir sorun keşfettiniz?”
Kısa bir yolculukla eminim ki ele avuca gelecek bir yığın sorun keşfi yapacaksınızdır. Mesela şu ikili ilişkileri ele alabiliriz. Eğitimin bu denli önem kazandığı ve hedefe ulaşmanın zorlaştığı, ciddi bir disiplin ve planlama gerektiren bir süreç olduğu şu zamanda ilk ve ortaöğretim çağındaki gençlerin aşkı muhabbetlerine göz atalım.
Daha ilköğretim çağında olup da aşk ve gönül derdine düşen, bunun yanında kaç kişiyle “çıkma” tarifi dâhilinde arkadaşlık kurduğunu dahi hatırlayamayacak kadar şirazeden çıkan binerce çocuğumuz var.
Eğitim ve öğretim çağının en verimli zamanında, kişilik ve karakterin şekillenip adeta betonlaştığı en önemli yaşta ne yazık ki gençlerimiz başka hayallerin peşinde koşup avunmaktadırlar.
Bu olanların belki de en acıklısı, en manasız geleni, en vicdan sızlatanı ne yazık ki bu tür ilişkilere onay veren anne babaların olmasıdır. Evet, yanlış okumadınız bazı ebeveynler çocuklarının bu tür duygusal ilişkiler yaşamasını adeta teşvik etmektedirler. Özellikle bu teşviklerin çok daha hassas ve adeta narin bir çiçek gibi korunmasının elzem olduğu kız çocukları için olması meseleyi daha dramatik hale getirmektedir.
Birçok veli, bu tür sıkıntılardan dolayı çocuklarıyla sorunlar yaşadığını, çocuklarının derslerinin ve sağlıklarının bozulduğunu bize yakınmaktadır. İzin vermek suretiyle hata yaptıklarını ise danışmanlığımız sonucunda anlamaktadırlar. Bizler bu konuda yeni bir bakış açısı geliştirmelerini önermekteyiz. Çocuklarınızın mutluluğunu, tanımadığınız, ne ve kim olduğunu bilmediğiniz, belli belirsiz ilişkilerin olduğu beraberliklere teslim etmeyin diyoruz. Kendi elinizle çocuklarınız üzerindeki etkinliğinizi bir başkasına adı konmamış ilişkiler adına teslim etmeyin.
Peki, ahlaki zaaf olarak değerlendirebileceğimiz böylesine tutumlar nasıl normal bir yaşam tarzı olarak algılayabiliyoruz? İşte mesele burada… Ve en can alıcı nedene geliyorum: Televizyon dizileri…
Her akşam nerdeyse bütün kanallarda kimin eli kimin cebinde belli olmayan, aynı zaman diliminde birkaç kaçamak paslaşmanın olduğu diziler ne yazık ki normalleştirmenin en büyük müsebbibidirler.
Dizi ismi vermeye gerek yok. Fakat betimlemelerimizle rahatlıkla hangilerini kastettiğimiz anlaşılabilir. Aynı çatı altında evli olmasına rağmen gözü ve gönlü başkasında olan bir eş, kızının kocasına göz diken bir anne ve bunun yanında daha ileriye götürüp kaçamaklar yapmak gibi bir senaryoyla kurgulanan diziler ilgiyle seyredildiğinden taze dimağlara ahlaki zafiyet virüs gibi yerleşmektedir.
Yazımızın başında bahsettiğimiz gözlemle fark ettiğimiz ve çevremizde meydana gelen ahlaki değişimlerin nedenlerini, sosyolojik kural olarak tek nedene bağlamıyoruz elbette. Ancak yaşanan sorunların birçok televizyon senaryosuyla benzerlik gösterdiğini unutmayalım.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.