Hz. Ayşe (RA) “Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim?” diye Hz. Muhammed’e (SAV) sormuş. Efendimiz de "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et" buyurmuş. Bu dua bugün de biz müslümanların en çok yaptığı dualardan biri.

 

Kuranı Kerim de birçok ayetinde affetmeyi över ve tavsiye eder. Örneğin Bakara Suresi 237. ayette şöyle yazar: “O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.”

 

Peygamberler tarihi de affetme misalleri ile bezelidir. Hz. Muhammed’in (SAV) Mekke’nin fethi sonrası kendisine türlü eziyetler yapan müşrikleri ve Hz. Yusuf’un (AS) kendisini kuyuya atan kardeşlerini nasıl affettiğini hepimiz biliriz.

 

En çok yaptığımız diğer bir dua da “Allah’ım bana adaletinle değil merhametinle muamele et” duasıdır. Çünkü biliriz ki eğer Allah bize sadece adaletiyle muamele etse, her işlediğimiz günahın ardından hemen cezasını çekmek zorunda kalırdık. İşbu yüzden Allah bizlere tövbe etme ve af dileme kapısını açık bırakmıştır ki ceza gelmeden önce yanlışlarımızdan dönelim.

 

Affetmek oldukça zordur çünkü insanın nefsine ağır gelir. O yüzden adeta bir sanattır ve safhaları vardır. Affetmenin safhalarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Güney Afrika’nın ilk siyahi devlet başkanı ve insan hakları aktivisti Nelson Mandela bu safhaları en iyi şekilde yerine getirenlerden biri. 23 sene haksız yere hapis yatıp çıktığında gazeteciler Mandela’ya sormuş: “Sizi haksız yere hapse atanlardan intikam alacak mısınız?” Mandela ise “İntikam almam için 23 sene harcamam lazım ve benim buna vaktim yok!” demiş ve affetme yolunu seçmiş.

 

Affetmek hem şahıslar, hem topluluklar ve hem de ülkeler arası kalıcı barışı sağlar, savaşları önler, dostlukları pekiştirir. Affetmeyi sevelim ve affetmeye önce kendimiz ve yakınlarımız ile başlayalım.