Ulvi SEVECEN
1904 Rus-Japon Savaşı ve Osmanlı Modernleşmesine Tesiri-2
Japonya’nın Galibiyetinde Osmanlı’nın Rolü
Japonya’nın savaşın başında gösterdiği hızlı ilerleyiş Mançurya’yı geçip Liaodong Yarımadası’na yerleşmesiyle neticelendi. 1905’lerin başlarına gelindiğinde ise Rusya geri çekilmiş, Japonlara ise pahalıya mal olmuştu bu savaş. Mançurya kışı her iki taraf içinde oldukça uzun görünüyordu. Savaşı sürdürebilecek kaynaklar hızla tükeniyordu. Port Arthur’da üslenen Rusya Uzakdoğu donanması ağır zararlar görmüş, limanda abluka altına alınmıştı. Bu durum karşısında yeni bir donanma gücünün gönderilmesine karar veren Rus kurmayları, bunu savaşın kendi lehlerine neticelenmesi için son çare olarak görüyorlardı. Hedefleri, savaş gemilerini İstanbul boğazından geçirip Kore ve Japonya arasındaki sulara ulaşıp düşmanı arkadan vurmaktı. Japonların ulaşamadıkları bu bilgi, Osmanlı istihbaratı tarafından telgrafla Japonlara bildirildi. Bu önemli bilgiler ışında Japon donanma güçleri altları temiz ve hızlı hareket kabiliyeti olan kamufleli savaş gemileri ile pusuya yattılar. Uzun yolculuktan sonra altları midye ve yosun gibi çeşitli deniz canlılarının yapışması ile dolan ve bunun sonucu olarak hız kabiliyetleri düşen gemilerle gelen Ruslar, Japon donanması tarafından gafil avlanıp Tsuşima Boğazında imha edildi.
Japonlara yapılan ve savaşın sonucunu belirleyen bu yardım Sultan 2. Abdulhamit Han’ın siyasetinin bir neticesiydi. Bu yakın alakanın sonucunda savaş sonunda 5 Eylül’de yapılan Portsmouth Rus-Japon Barış Konferenası’na Osmanlı Sultanı’nın da katılması teklif edilmiştir. Artık Asya’nın iki ayrı ucundaki Japonya ve Osmanlı arasında geçmişte başlayan münasetlerin geliştirilerek daha sıcak ve devamlı olması kaçınılmaz hal almıştır.
Osmanlı Modernleşmesinde Japon İmajı
Osmanlı ve diğer dünya Müslümanları üzerinde fevkalade büyük bir tesir yapan bu büyük başarı sonrası Müslümanlar, Japonların galibiyetinden ‘doğuluların batılılara karşı zafer kazanma imkanını görüp, gözlerini bu zaferin sebeplerine çevirdiler.”
1908’lere gelindiğinde özellikle Osmanlıda aydınlar tarafından bir “Japon imajı” oluşturulmuş, modernleşme hareketleri bu imaj üzerinden gerçekleştirilmiştir. Japonya ve Japonlara karşı yükselen bu alakayla birlikte İstanbul’da bazı dikkat çekici eserler neşredilmeye başlandı. Pertev Paşa’nın “Rus-Japon Harbinden Alınan Maddi Manevi Dersler ve Japonların Esbab-ı Muzafferiyetleri” adlı eseri bunlardan ilk akla gelenidir. Pertev Paşa, Rus Japon Savaşı sırasında Port Arthur ve Moden savaşlarında gözlemci olarak gidip kendi gördüklerini yazmış ilk Osmanlı aydınıdır. Pertev Paşa’nın adı geçen kitaptan başka; Hayatımın Hatıraları, Japonların Asıl Kuvveti, Japonya Niçin ve Nasıl Yükseldi? adlı kitapları da vardır. Japon imajının nasıl bir şey olduğunu, bu imajın Osmanlıdan itibaren günümüze kadar fazla değişmeden kalmasının sebeplerini bu kitapta görmek mümkündür.
“Rus-Japon Harbinden Alınan Maddi, Manevi Dersler ve Japonların Esbab-ı Muzafferiyetleri “ adlı eserinde Pertev Paşa Japon imajını şöyle özetlemektedir:
- Japonlar cesur insanlardır, gerektiğinde kutsal bildikleri değerler uğruna ölürler. Fevkalade vatanperverdirler.
- Japonlar sakin ve tahammüllü bir millettir.
- Namuslu insanlardır, “Budşido” (Samurailik) ruhu günlük hayatta bile kendini belli eder.
- Vazifelerine sadıktırlar.
- Japonlar milli ahlakın muhafazasını her şeyden önde tutarlar.
- Eğitime çok önem verirler.
- Japonlar Batı medeniyetini kabul etmekle beraber milli hislerini muhafaza etmişlerdir. Onların hızlı ilerlemesinin en büyük sebebi de budur.
Pertev Paşa’ya göre Japonlara muharebeyi kazandıran yalnız ilim ve maarif olmayıp, Japonların hissiyat-ı milliye ve gayret-i tabileridir.
Osmanlının Japon imajını örnek alarak modernleşme çabaları Osmanlı Devleti’nin çökmesinden sonra, hatta II.Dünya Savaşı’ndan sonra yani günümüzde bile hala devam etmektedir. Eğitime önem verme, çalışkan, dürüst ve milli ruhlarının muhafaza eden insanlar olma vasıfları bu devamlılığın en önemli unsurları olmuştur. Eğitim, modernleşme gayretlerini başarıyla neticelendiren şartlardan biri olmakla birlikte vatanperverliği de derinleştiren bir unsurdur. Çalışkanlık ve dürüst olmak, -İslamiyetin insana öğrettiği faziletlerden- olduğundan, yerine getiren bir milletin dünyada üst sıralara yükseleceğini, milli ruhun muhafazası ise bir milletin Batı’nın teknoloji ve sistemlerini kabul etmesine rağmen örf ve adetlerini, kültür özelliklerini kaybetmeyeceğinin göstergesidir. Bunun en güzel misali Japon milleti olmuştur. Diğer bir tabirle; Batı ile münasebet ve müsademe/ çatışma neticesinde ezilmekten ziyade güçlü olarak ortaya çıkmak şimdiye kadar bir millete nasip olmuştur; bu millet Japon milletidir. Batıdan çok şey öğrenmesine -günümüzde yaşanan küresel deformasyondan etkilenmesine rağmen- diğr milletelere nazaran milli ruhlarını muhafaza etmektedirler ve vatanperverdirler.
- Erol MÜTERCİMLER, Ertuğrul Faciası ve 20.Yüzyıla Doğru Türk-Japon İlişkileri, s.66, Anahtar Kitaplar Yayınevi, 1993 İst.
- Janet E. HUNTER, Modern Japonya’nın Doğuşu “ 1853’ten Günümüze”, s.33-34, Çeviren Müfit Günay, İmge Kitapevi, Mayıs 2002, İst
- Ahmet UÇAR, Japonların İnce Siyaseti, Yedi Kıta Tarih ve Kültür Dergisi, s.41, Sayı 36, Ağustos 2011
- Mustafa ARMAĞAN, Kişisel WebSitesi,Tarihle Birlikte Düşünmek, http://www.mustafaarmagan.com.tr
- Yrd. Doç. Dr. Hee-Soo LEE- İbrahim İLHAN, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 23-24, TDV Yayınları, 1989 Ankara
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.