Yeni Taksim Camii Başbakan'ın Masasında
Yüksek Mimar Ahmet Vefik Alp Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl 'fazla modern' bulduğu tasarımını revize etti ve bir aydır Başbakan'ın masasında bekleyen yeni projesini ilk kez Hürriyet'e anlattı.
Mimar Ahmet Vefik Alp, Taksim’e yapılması planlanan caminin son şeklini verdi. İlk hali fazla modern bulunan proje değişikliklerin ardından Başbakan Erdoğan’a iletildi. Eski projede dört halifeyi sembolize eden dört hilal ve İslam kültürünü sembolize eden bir büyük hilal yerine daha ‘sakin’ bir minare geldi.
Caminin kubbesini oluşturan doku değişti. Sonsuzluk hissi veren çizgilerin yerini Kuran’dan ayetler içeren yazılar aldı. Taksim’deki eski mescidin yerine kurulması planlanan cami için, 2 bin 500 metrekarelik alandan yerin yedi kat altına inilerek 17 bin metrekarelik inşaat alanı çıkarıldı. Başbakan’ın masasındaki proje hayata geçerse Taksim Camii’nde 70 kişilik kadınlar balkonuyla birlikte 1450 kişi birlikte ibadet edebilecek.
Proje sahibi Ahmet Vefik Alp, projenin detaylarını Hürriyet’e anlattı:
BİZDEN SİNAN KOPYASI ÇIKMAZ
“İşe üç yıl önce başladık ama Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde de toplantılar yapmıştık. Taksim Camii Kültür ve Sanat Vakfı’na (o zaman dernekti) Sayın Erdoğan başkanlık ediyordu. Taksim Camii sanıyorum Necmettin Erbakan’ın hayaliydi ve yer olarak Gezi Parkı da düşünülüyordu. Bense hem tepkiler azalır, hem de Boğaz’dan görülür diye Atatürk Kütüphanesi yönündeki minibüs durağı olarak kullanılan bölgeyi önermiştim. 28 Şubat vs, konu gündemden düştü. Üç yıl önce vakıf ‘yeni arsa bulduk’ diye geldi. Eski eser olarak tescilli, Taksim’e adını veren su sarnıcının (İstanbul’a su buradan taksim ediliyormuş) arkasındaki, yakın geçmişe kadar otopark olarak kullanılan 2 bin 500 metrekarelik arazi için anlaşılmıştı. Bizden önce de üç ayrı mimara üç proje çizdirmişler ama kabul görmemiş. Kendilerine en başta şunu söyledik: “Bizden Mimar Sinan kopyası çıkmaz.” Çünkü mimari, gününü yansıtıyorsa değerlidir.
NOTRE DAME KATEDRALİ KOPYALANIYOR MU
Milano’da Duomo, Roma’da San Pietro, Paris’te Notre Dame gibi katedrallerin kopyalandığını görüyor musunuz? Mimarlar yepyeni kiliseler, şapeller yapmaya başladı. İsviçreli Fransız mimar Le Corbusier’ın Ronchamp şapeli bir çığır açtı. Ama cami mimarisi, bozuk plak gibi 500 sene evvele takılı kaldı. Bunları anlattık, modern kilise ve cami örneklerini gösterdik. 1982’de İTÜ’deki görevimden ayrılarak Suudi Arabistan Kral Fahd Üniversitesi’nde yedi sene ders verdim. Gördüm ki daha o yıllarda İslam’ı bizden çok daha katı uygulayan Suudiler dahi modern camiye geçmişler. Bugün 500 sene evvelkini yapsam kültürel kodlamada hata yapmış olurum. Ataşehir Camii’ne gittim Selimiye’ye çok benziyor; Çamlıca da Sultanahmet’e benziyor. Orada aslı varken sureti size ne verebilir ki? Aslına, aslını yapan mimara da saygısızlık değil mi? Mimar Sinan kendisi dahi kendini taklit etmemiştir. Bir binası altıgendir, biri sekizgen, farklı farklı plan şemalarını denemiştir. Ama şu da var: Modern camii yapıyorum diye simgeleşmiş minareli, kubbeli cami imajını reddedip AVM, restoran gibi bir proje yapmanın taraflısı da değiliz. Onun için bir denge aradık.
CUMHURİYETİN KODLARINI KULLANDIK
Aradığımız bir denge de şu oldu: Beyoğlu, İstanbul’un Cumhuriyet’i temsil eden bir bölgesi. Meydanda 1928’de İtalyan Pietro Canonica tarafından yapılan Taksim Atatürk Anıtı var. Karşıda Atatürk Kültür Merkezi. Taksim Camii, Cumhuriyet’in camii olmalı dedik, Cumhuriyet’in kodlarını kullanarak yorumladık. Bayrağımızı, Atatürkümüzü ve dinimizi birleştirdik. Çünkü ihtiyacın bu olduğunu düşünüyoruz. Camiye üstten bakıldığında ay-yıldız görülüyor. İstanbul medeniyetlerin de buluştuğu nokta. Yeraltındaki 7 katın üç katı da bu nedenle dinler müzesi. Dinler kronolojik sırayla yukarı çıkıyor. Cami, Taksim Anıtı ve Aya Triada Kilisesi arasında kaldığı için büyüklüğü de önemliydi. Dev gibi bir camii olsun diyenler de oldu ama biz ne Taksim Anıtı’nı ezsin ne de Aya Triada kilisesinin altında ezilsin istedik.
FAZLA MODERN BULUNDU
İlk projede, cami Allah’a yalvaran eller üzerinde bir çanakta taşınıyordu. Çanağın üzerini kapayan, kuş yuvası, ağaç kabuğu, beyin çizgilerine benzetilen kubbe dokusu, benim için sonsuzluktu; İslam’ın sonsuzluğunu gösteriyordu. Gizemli üç noktada da Allah lafzı okunuyordu. Sofya’da, tek Müslüman üyesi bulunmayan Dünya Mimarlar Birliği jürisinden birincilik, Los Angeles’ta Dünya Tasarım Ödülleri ikinciliği aldı. Londra Uluslararası Yaratıcılık Yarışması’nda ise kısa listeye girdi. Ancak Sayın Başbakan’dan dolaylı olarak ‘Fazla modern olmuş’ mesajı geldi; vakıf da bunun üzerine ‘Ne yapabilirsiniz’ dedi. Kırmızı çizgilerimizi aşmadan bazı rötuşlar yapabileceğimizi söyledim.
MİNARE DEĞİŞTİ KUBBEYE AYETLER EKLENDİ
Öncelikle minare değişti. Eski projede minare, dört halifeyi sembolize eden dört hilal ile İslam dini ve kültürünü sembolize eden bir büyük hilalden oluşuyordu. Şimdi daha sakin bir minare geldi. Ona ilaveten caminin kubbesini oluşturan doku değişti. Sonsuzluk hissi veren çizgilerin yerini Kuran’dan ayetler içeren yazılar aldı. Kubbe dünyayı temsil ediyor. Kur’an ayetleri de İslam’ın yavaş yavaş dünyayı sardığını... Çanağı taşıyan el açan kolonların yerini de kemerle birleşen ayaklar aldı. Dikdörtgen olan açıklıkları da kemer haline getirdik. Dinler müzesi aynen korunuyor.
TAKSİM PLATFORMU’NA ANLATMAYA HAZIRIM
Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası dava açtığında ortada bu proje yoktu. Ama onlarda, ‘Burada cami olmasın’ tutumu var. Belki başta bu projeyi görselerdi, dava da açmayabilirlerdi. Çünkü bugünkü anlayışımızı, kültürümüzü, teknolojimizi, malzememizi, işçiliğimizi yansıtacak, çağdaş Cumhuriyet Türkiyesi’ni simgeleyecek, dünyada üç ödül alan böyle bir projenin Türkiye ve Taksim’e çok şey kazandıracağını düşünüyorum. Belki seçimden sonra gündeme gelebilir. Bu projeyi ekarte edip fotokopi gibi eski camileri tekrar etmek isteyenler var. Ama etrafı orijinalleriyle dolu Taksim’e çağdaş bir cami yapılmalı. İstanbul’u CHP kazanırsa bence CHP de bu projeyi yapar.
GEZİ, PARK OLARAK KALMALI
Dünyada iki çeşit meydan var. İtalya’daki gibi dar sokakların çıktığı, binalarla çevrili, sizi saran meydanlar; Çin’deki Tiananmen Meydanı gibi geniş, uçsuz bucaksız meydanlar. Taksim hiçbiri değil. Marmara Oteli eskidi. AKM bir muamma. Topçu Kışlası tekrar düşünülmeli. Gezi, bence park olarak kalmalı. Şehir plancısı Prost oradan başlayıp Dolmabahçe’ye kadar inen bölgeyi İstanbul’un Central Parkı olarak önermiş. Kışla onun için yıkılmış. Normalde böyle olmalıydı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.