Yargı gerçekten ele mi geçiriliyor?
Yargı reforumu ile ilgili konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Coşar, 'hasta' teşhisi koyduğu yargının değişmesi gerektiğini belirtti.
Yargı reforumu ile ilgili konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Coşar, 'hasta' teşhisi koyduğu yargının değişmesi gerektiğini belirtti. Coşar, kanun tasarısı için 'yargıyı ele geçirme operasyonu' diyenlere şiddetle karşı çıktı.
Semra Pelek'in haberi
TBB Başkanı Coşar “Saik sorgulamak kimsenin haddi değil. ‘Yargıyı şu veya bu ele geçiriyor’ demek yargıçlara haksızlık. Yargıçların tümünü ‘siyasi iktidarın uşağı olacaklar’ diye görmek doğru değil. Yargının siyasallaştırıldığını ileri sürmek tam bir faşizm.” dedi.
Barolarda fikir ayrılığına neden olan Danıştay ve Yargıtay’ın yapısını değiştiren yargı reforumu kanun tasarısıyla ilgili Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Vedat Ahsen Coşar, ‘hasta’ teşhisi koyduğu yargının değişmesi gerektiğini belirtti ve “Türkiye’de statüko ve arkaik yapıyı savunanlar bizi yetersizlikleriyle eşitlemek istiyorlar” dedi.
Coşar, yargının siyasallaştırıldığı iddiasıyla ilgili de “Saik aramak faşizimdir” dedi. Tasarıya karşı çıkan 24 baro başkanı ile tasarıya destek veren 37 baro başkanının açıklamaları sırasında sessizliğini koruyan TBB Başkanı Coşar, Star’a konuştu.
İSTİNAFLAR İŞLEMELİ
Türkiye’deki yargı sorununun Danıştay ve Yargıtay üye ve daire sayılarının artırılarak çözülemeyeceğini söyleyen Coşar, Yargıtay’ın içtihat üretecek yüksek mahkeme statüsüne kavuşturulması, istinaf mahkemelerinin işler hale getirilmesi gerektiğini savundu. Coşar Yargıtay ve Danıştay’ın yapısını değiştiren tasırı ile gündemdeki sorulara şu yanıtları verdi:
TÜRKİYE’DE HERKES YARGININ SAĞLIKLI İŞLEMESİNİ İSTİYOR
• Kanun tasarısı sizce bir yargıyı ele geçirme operasyonu mudur?
Böyle saik sorgulaması yapmak faşizimdir. Kimsenin saikini sorgulamak kimsenin haddi değil. “Yargıyı şu ele geçiriyor, bu ele geçiriyor” tartışması Türkiye’deki yargıçlara haksızlık olur. Yargıçların tümünü “siyasi iktidarın uşağı olacaklar” şeklinde görmek doğru değil. Ayrıca bu korkularla nereye kadar gideceğiz?
• CHP’nin Adalet Komisyonu’ndan çekilmesi hukuken geçerliliği var mı?
TBMM İçtüzüğünde “komisyonda çekilmeler olursa yenisi seçilinceye kadar çalışmalarına devam eder” diyor. Öyle de oldu. Ama parti olarak çekilmeyle ilgili bir düzenleme yok.
• Baro başkanlarının yaptığı farklı açıklamalara ne diyorsunuz?
Her baro bağımsız, ayrı bir tüzel kişiliğe sahip. Ne TBB baroların vasisi, ne de barolar TBB’nin... TBB olarak onlara “arkamızdan gelin” diyemeyiz, onlar da TBB’ye diyemez. İki açıklamada katıldığım ve katılmadığım noktalar var. Biz bir aileyiz, aramızda görüş ayrılıkları olabilir. Dikkat edin yargıyla ilgili söz alanların tümü Türkiye’de yargının sağlıklı işlemesini istiyor.
• Yargı sağlıklı işliyor mu?
Hayır. “Yangın var” diyen Yargıtay Başkanı da, hükümet de, muhalefet de bunu söylüyor. Devletin üreteceği en önemli hizmet adalet. Bu sağlıklı üretiliyor mu? Hayır. Örnek vereyim; Konya Seydişehir’de 1964 yılında açılmış bir kadastro davasının avukatıyım, davayı 1978’de aldım, müvekkilim, sonra eşi öldü, dava bitmedi. Torunlarıyla davayı yürütüyoruz. Türkiye’deki adalet bu. Radikal çözümler bulmak gerekir ama “dokunmayın böyle gitsin” diyenler, bir de “yargı sağlıklı şekilde işlemiyor bunu değiştirmemiz gerekir” diyenler var. Benim “arkaik” dediğim statükonun devam etmesini isteyenler ile “satüko devam etmesin” diyenler çarpışıyor.
DEVLETİ KORUMA REFLEKSİ
• Esas sorun bu mücadele mi?
Danıştay ve idare mahkemelerinin kurulmasındaki amaç devlete karşı bireyi korumak. Danıştay’ın kararlarında büyük orantısızlık var, devleti koruyan taraf ağır basıyor. Yargıtay kararlarında da devleti koruma refleksi güçlü. Bunun değişmesi gerekiyor. İktidar, muhalefet, yargı, barolar kavga etmeyi bırakıp bu hastayı tedavi etmek için ne yapılması gerektiğini tartışmamız gerekir.
• Hasta dediğiniz yargı mı?
Evet, yargı hasta. İyidir demek mümkün değil. Artık siyasi referanslara bağlı hareket etmemek gerekir. Yargı herkes için ortak teminat ve yargı kimsenin olamaz.
KAST SİSTEMLİ HSYK KİRLENMİŞTİ
• HSYK konusunda da tartışma çıkmıştı. Siz nasıl bakıyorsunuz değişikliğe?
HSYK’nın önceki yapısı kapalı kast sistemiydi. Böyle bir model dünyanın hiçbir yerinde yok. Bu kapalı kast sistemi kirlendi ve değiştirilmesi gerekti. Şimdiki yapı çoğulcu. Çoğulcu yapı kirlenmenin önüne geçer. Biz Adalet Bakanı ve Adalet müsteşarının HSYK’da kalmasına karşıyız hala önümüzdeki anayasa değişikliğinde bunun değişmesi gerekir.
• Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı kurumu ‘süper mahkeme’ yapar mı?
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı getirilmesi mutlaka Anayasa Mahkemesi’nin yükünü artıracak ama bireysel başvuruya karşı değilim, ihtiyaç var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yükünü azaltmak gerekiyor. İkincisi Türkiye AİHM’de yüklü miktarda tazminat ödüyor. Bunlara çözüm getirmek için bireysel başvuru yolu açıldı. Bu hak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bizim anayasamızda insan hakları ihlaleriyle ilgili maddelerle sınırlı tutulması gerekir.
CEHALET HEP AYNI ŞEYİ SÖYLER
• Peki, herkes açıklama yaparken sizin duruşunuzu eleştirenler oluyor mu?
Evet. Muhalefet de barodaki muhalifler de beni sessiz kalmakla eleştiriyor. Ben hizmet odaklıyım. Konuşanlar ne söylüyor? 40 yıldır hep aynı şeyleri... Ahmet Muhip Dıranas’ın bir dizesi var; ‘Hep aynı, hep aynı. “Tolstoy da ‘Cehalet hep aynı şeyi söyler” der. Konuşmak için yeni şeyler söylemek lazım. Yeni şeyler söyleyecek olanlar konuşsun, diğerleri de sussun. Türkiye’de bir üçüncü sese ihtiyacı var. Biz TBB olarak bu üçüncü sesi çıkarmaya çalışıyoruz. Türkiye’de satükoyu koruyan ve değişimi savunanlar arasında her alanda kavga var. Anlamaktan korkanlar için kafalarındaki kalıpların dışındaki her şey yanlış ve gereksiz. Yaptıkları herkesi kendi yetersizliklerine eşitlemekten başka birşey değil. Türkiye’de statükoyu ve arkaik yapıyı savunanlar bizi de kendi yetersizlikleriyle eşitlemek istiyorlar ama biz eşitlenmek istemiyoruz.