Üniversitede Okuma Grupları ve Faydaları
Prof. Dr, Bilal Kemikli' bu sefer Üniversitede Okuma Grupları ve Faydalarını yazdı
Geçenlerde üniversiteyi kazanan öğrencilerimiz için yazdığım tavsiyelerde, özellikle “okuma grupları”meselesi dikkat çekmiş… Bazı dostlarım ve öğrencilerim okuma grubu hakkında biraz daha tafsilatlı bir yazı kaleme almamı istediler. Ayrıntılı, uzun bir yazı yazacak vaktim yok.
Fakat sizinle şu üç konuyu paylaşabilirim:
1. Okuma grubu, ortak bir metin etrafında buluşmayı ve düşünmeyi teşvik eder. Bilgi teşvikle gelişecek… Buluşmak, ortak konularda dertleşmeyi ve bir dil inşasına katkı sağlayacak. Düşünce, dertleşmeyle gelişir. Dert ettiğim hususlar üzerinde düşünürüm, çözüm yolları ararım.
Ulaştığım düşünceyi doğru bir şekilde dile getirmem beklenir. Bilgiye, düşünceye sahip olmak önemlidir; ama bunu dile getirme meselesini halledememişseniz, meramınızı anlatamaz ve bilgiyi muhatabınıza sunamazsınız.
Birlikte bir metin üzerinde konuşmak, yeni kelimeler ve kavramlar tanımaya katkı sağlayacak. Bu katkılar zamanla sağlam bir dil bilincinin oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Hulasa, okuma gruplarının bilgi dağarcığımızı genişlettiği, düşüncemizi zenginleştirdiği, anlama ve anlatma becerimizi geliştirdiği, doğru konuşmayı ve yazmayı öğrettiği aşikârdır.
2. Peki, grubu nasıl oluşturacağız? Sınıf, kütüphane ve kantin ortamlarında “derdi”, bir meselesi olan arkadaşlarını tanıyacaksın. Oradan oluşacak bu grup… Ama benim önerim, 3’ten az, 7’den de çok olmasın grup üye sayısı.
Bu grubu ortaöğretimde de kurmak mümkündür… Sınıf ortamı, edebiyat, tarih veya din kültürü hocalarının rehberliğinde bir grup olabilir. Ortaöğretimde rehber öğretmen yol açar. Sözgelimi 7 kişilik bir grup, her üyenin alacağı önceden tespit edilmiş 7 ayrı kitabı bir öğretim yılı içinde okuyabilir. Sen aldığın kitabı okur, dairenin içindeki diğer arkadaşına verirsin; o da sana kendi okuduğu kitabı verir… Değiş-tokuş usûlü ile ayda bir kitap okumak ve bu okunan kitaplar etrafında müzakereler yapmak heyecanınızı ve ilginizi artıracaktır.
Üniversiteye gelmiş öğrencilerin, mutlaka bir rehber hocasının olmasını beklememek lazım. Hocaların akademik çalışmaları, dersleri ve diğer sorumlulukları zamanlarını doldurmaya yeter. Dolaysıyla husûsi olarak bir topluluğa rehberlik yapacak zamana ve güce sahip olamayabilirler. Bununla birlikte, eğer okuma zevki aşılayan bir rehber hocanız var ise, siz çok şanslısınız demektir.
Burada da en az, 3 ve en fazla 7 kişi olmalı… 2 kişi tekrara, 7’den fazlası da ilginin farklı alanlara kaymasına sebep olur. 3 ve 7 muhteşem sayılardır; bunların aralığında kalmakta yarar var. Ama ortaöğretimden farklı olarak, 7 kişi ise, önceden yıl içinde belli olan 7 kitabı her üyenin edinmesinde yarar vardır. Ayın kitapları olmalı, bu ay, şu kitabı okuyup müzakere edeceğiz diye önceden karar vermelisiniz. Bana göre, bu sene şu yazarı okuyalım arkadaş deyip yola çıkmakta fayda var. Bir yazarı, belli başlı eserleriyle tanımak insanı yetiştirir. Şu da olabilir: Tematik okuma… Bununla şunu kastediyorum; bir tema belirleyip, onun etrafında tespit edilen farklı yazarlardan okuma. Bu yöntem bir konuyu ayrıntılı öğrenmeyi ve o konu etrafında düşünmeyi sağlayacaktır.
Yönteminizi kendiniz belirleyin… Lakin şunu not edin: Kendi kitabınızı okuyun… Ödünç kitap, akademik çalışmaya katkı sağlar; ancak üzerinde düşünerek okuyacağın kitabı ve ders kitaplarını mutlaka kütüphanene kazandırman lazımdır. Okuma grubundan maksat, biraz da kitap sevgisini oluşturmak ve husûsi bir kütüphane kurma fikrini kazandırmaktır.
3. Grubu kurdunuz, okunacak kitapları belirlediniz, ayın kitabını aldınız ve okumaya başladınız… Sizi tebrik ederim. Buraya kadar iyi geldiniz… Şimdi kazı yapma zamanı. Okuduğun kitabın hoşuna giden ve seni düşündüren, bilgi veren satırlarının altını uygun bir şekilde çizmekten kaçınma. Bu arada bilmediğin kavramların anlamına bakmak için sözlüğe müracaat etmeyi ihmal etme. Okurken anlayamadığın hususlar olacak, onların yanına bir soru işareti koy; arkadaşlarınla müzakere zamanında bu soru işaretlerini dile getir. Ortak akıl, bu dile getirilen noktaları çözmeye katkı sağlayacaktır. Çözemezseniz, bir bilene danışmaktan veya sormaktan kaçınmayın.
Okudukların seni soru sormaya sevk ederse, işte o vakit iyi yoldasın demektir. Danışma kültürün geliştikçe farklı olanlara tahammül etme idrakin de gelişecektir. Dolayısıyla şunu aklının bir kenarına yaz: İlim tevazu ve sabır işidir, mütekebbir ve aceleci insan ilim tahsil edemez. Sormak, danışmak tevazu işaretidir. Tahammül ise, sabırdır. Belki danıştığın ve sorduğun kişiler sana uygun olmayan bir cevap verebilirler. Kim bilir, arkadaşın müzakere ederken sana ters gelen bir görüşü dile getirebilir. Tahammül edeceksin; ama bu o farklı olanı kabul ettiğin, kendi görüşünden ve fikrinden vaz geçtiğin, ödün verdiğin anlamına gelmez. Meseleye başka pencerelerden de bakmayı öğrenirsin… Düşünceni tahkim edersin. Müzakere budur… Soru sormak da ve danışmak da bu anlama gelir.
Gene şunu da akıl defterine yaz: Okurken, okuduğun bir cümle sana farklı şeyler düşündürebilir… O düşünceni kitabın boş kısmına yazmaktan çekinme. Kitaba yazmaktan kaçınıyorsan, yanında mutlaka bir “akıl defterin” olsun. Oraya yaz… Düşünceyi kaydetmekten kaçınma.
Dikkat edersen sevgili kardeşim; grup içinde okumanın çokça faydası var: Eleştirel okumayı, tenkit etmeyi, soru sormayı, danışmayı ve müzakere etmeyi öğretiyor. Sadece bunları mı? Hayır, ortak bir dil inşaasını temin ettiği gibi, okunan metin etrafında ortak bir düşünceye ulaşmanıza da katkı sağlıyor. Esasen bir kitap okunurken, yeni yeni kitaplar yazılmış oluyor… Bilgi böylece çoğalıyor, düşünce böylece zenginleşiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.