"Umrede Şarj Olup Geliyorum"
Bugüne kadar pek çok kez umreye giden Mazhar Alanson, şimdilik hacı olmayı düşünmüyor. Peki nedeni ne?
Bugüne kadar pek çok kez umreye giden Mazhar Alanson, şimdilik hacı olmayı düşünmüyor: Bir gün hacca da gideceğim ama bir de hacı oldum mu, dinle artık muhabbeti... Zaten tutturmuşlar 'Sufi Mazhar' diye! Benim için maneviyat önemli arkadaş. Umreye gidince de maddi-manevi kuvvet geliyor. Umrede şarj oluyorum.
40 YILLIK TV'Cİ GİBİYDİ
Biricik Hanım, biraz da a Haber'de yeni başlayan programınız 'Hayat Bilgisi'nden konuşalım...
B.S.: Ee, beni de röportaja dahil ettin. Mazhar Alanson'la yapılmayacak mıydı bu röportaj?
Tamam, söz başka soru yok. Teklif a Haber'den mi geldi?
B.S.: Evet, çok güzel bir proje sundular. Yıllardır televizyonda bir şeyler yapmam için teklif alıyordum; bugüne dek hep reddettim. Aslında kamera karşısında olmaktan rahatsızlık duyduğum için kabul etmiyordum. Şimdi bile tam alışamadım. Sağ olsunlar a Haber'den arkadaşlar çok yardımcı oldular. Büyük bir zevk ve heyecanla çektik ilk programı...
Mazhar Abi, siz nasıl buldunuz Biricik Suden'in televizyon programındaki performansını?
M.A.: 40 yıllık televizyoncu gibiydi. Ben de şaşırdım. Kamera önünde bu kadar rahat olmasını beklemiyordum.
HACI DA OLURSAM DİNLE MUHABBETİ
Mazhar Abi, ilk kez ne zaman umreye gitmiştiniz?
M.A.: Vallahi hatırlamıyorum. Sadece çok gittiğimi söyleyebilirim.
Hacca gittiniz mi?
M.A.: Yok, şimdilik gitmeyi de düşünmüyorum. Hacı olunca sorumluluk artıyor ama bir gün inşallah hacca da gideceğim. Bir hacı olmak eksikti zaten; hacı da oldum mu artık dinle sen muhabbeti.
FIRSAT OLSA HEMEN...
Nasıl muhabbetler bunlar?
M.A.: Ya bi tutturmuşlar sufi Mazhar diye... Benim için maneviyat önemlidir arkadaş. Maneviyat olması gereken bir şeydir. Maneviyatın olmaması eksikliktir. Maneviyatı olmayan birisine ben acır, üzülürüm.
Peki, ufukta yeni bir umre ziyareti var mı?
M.A.: Fırsat olsa hemen...
Ne var orada sizi çeken? Bir arınma mı?
M.A.: Arınma değil maddi ve manevi büyük bir kuvvet geliyor. Boş depoya benzin doldurmak gibi bir şey oluyor. Bizim hayatımız deşarj olmakla geçiyor. Umrede şarj oluyorum. Herkes farklı bir şey hisseder. Duygu ve hisler de öyle çok kelimelere dökülecek meseleler değil.
40'INCI YIL DOLDU DEYİP NOSTALJİMİ YAPACAKTIK?
Bu yıl MFÖ'nün kuruluşunun 40'ıncı yılıydı. Niye kutlamıyoruz?
M.A.: Vallahi bir ara "Bir şeyler yapalım" diyorduk, sonra vazgeçtik. 40'ıncı yılı kutlamak bize ters. Neyin 40'ıncı yılı? '41'de bitiyor mu?' gibi bir hava olmasını istemem. Biz sürekli üreten, dinamik bir grubuz. Ne yapacaktık? "Vay be 40 yıl mı olmuş!" deyip nostaljiye mi sarılacaktık?
BİZİM GİBİ KAÇ GRUP KALDI?
Müzik tarihi açısından önemli aslında... Var mı 40 yıl hiç ara vermeden devam eden bir başka yerli rock grubu?
M.A: Önemli tabii de, bunu tarihçilere bırakalım.
MFÖ'nün şarkı sözlerinin yazılması ve bestelenme sürecinde ekip ruhu hep ön planda mı?
M.A.: 40 yıl olmuş, üçümüz hâlâ birlikte üretebiliyoruz. Bu güzel örnek, grup olarak bütünlüğümüzü gösteriyor. Sürekli 'Best of' albüm de çıkarmıyoruz Allah'a şükür. Bizim gibi üretken kaç grup kaldı?
YAŞLANDIKÇA COŞTUK
40'ıncı yılınızdasınız ama gençler arasında da çok dinleyiciniz var...
Aradan geçmiş 40 yıl ama yeni kuşak sanki bizim şarkılarla büyümüş gibi. Bırak üniversiteyi, lise konseri bile veriyoruz. 16-17 yaşındaki çocuklar 'Ali Desidero'yu ezbere söyleyebiliyor. Gençler arasında bizim şarkıları bilmek önemli bir hadise belki de. Birkaç kuşağa birden seslenmek çok güzel bir duygu... Müzisyenler yaşlandıkça bu işten uzaklaşır ama biz yaşlandıkça daha da bir coştuk sanki. Belki bu yüzden MFÖ'nün 40'ıncı yılını kutlamayı anlamsız bulduk.
Sizin grubun toparlayıcısı kim?
M.A.: Daha çok Özkan toparlar...
B.S.: Özkan'ın adı Vernel'dir, yumuşatıcıdır, toparlayıcıdır. Arayı hep o bulur.
Sabah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.