İlahiyat Fakültesini bitiren bir delikanlı yanında bir arkadaşıyla geldiler.

Arkadaşının adını söyledikten sonra "Bu sene İlahiyat Fakültesini birincilikle bitirdi" dedi.

Çok sevindim ve kendisini tebrik ettim.

O delikanlı da bana "Beni İlahiyata yönlendiren sizsiniz" dedi ve anlattı: Ben İmam-Hatip okulunun orta kısmında okurken bizim okula konferans vermek için gelmiştiniz.

O konuşmanızda okulun en zeki öğrencilerinin İlahiyata gitmesi gerektiğini anlatmıştınız.

Hastalansam beni tedavi edecek Yahudi, Hıristiyan, Komünist  doktor bulunur.

Ev yapacak olsam, yine her dinden veya dinsizden mühendis bulunur.

Her ülkeden yiyecek, içecek ve giyecek alabilirim.

Ama beni bu dünyada insan gibi yaşatacak ahirette beni cennete götürecek İslamı öğretecek ilmi bu saydığım islam dışı akımlar veya kurumlar öğretemezler.

Onun için İslam'ı iyi bilen insanlara ihtiyacımız diğer meslek dallarına olan ihtiyacımızdan fazladır.

En iyi zekaya sahip olanlar İlahiyata gitsinler, diğerleri de diğer okullara gitsinler" demiştiniz. Ben de o anda kararımı verdim ve İlahiyat Fakültesine gittim" demişti.

Gelişen olaylar benim o günlerdeki kanaatimi kuvvetlendirdi.

Bir Başkonsolosun oğlu olarak İtalya'da dünyaya gelen, Türkiye'nin en önemli lisesini birincilikle bitiren, Amerika'da Kimya Mühendisliği fakültesini de birincilikle bitiren, Yale Üniversitesi'nde profesör olarak öğretim üyesi olan, birçok ülkeden ödül alan, sahasında dünya birincisi olması gerekirken Türk olması nedeniyle ikinci ilan edilen Oktay Sinanoğlu beyefendi, emekli olduktan sonra Türkiye'ye dönüşünde kapitalist, kan döken batının ve özellikle Amerika'nın karşısında nasıl direnç gösterileceği konusunda kitaplar yazdı ve konferanslar verdi.

Henüz Türkiye şartlarında kullanılması mümkün olmayan ancak Amerikan silahlarına ve sömürüsüne hizmet eden Kimya dalında konferans vermedi.

Dünya Olimpiyatlarına katılacak öğrencilere ders veren bir öğretmenimiz: "Hocam, benim bildiğim ve öğrettiğim bilgi, Türkiye'de kullanılacak durumda değil ama para karşılığında bu bilgileri bu öğrencilere yüklemeye çalışıyorum" demişti.

Oktay Sinanoğlu gibi dünyaca ünlü bilim adamlarımızın hepsi dış ülkelerde hizmet veriyorlar.

Sayın Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde bazılarına dönüş teklifi götürdüğünde Türkiye'de şartların müsait olmadığını gerekçe göstererek gelmediklerini gazetelerden okumuştuk.

Önce Türkiye'nin şartlarını oluşturmak gerekir.

Yabancı dil bilmek bazılarınca en önemli sayılır.

Ama üç dil bilen Rus kadınları en ucuz paralar karşılığında fuhuş yapmak zorunda kalıyorlar.

Daha önce ilkokul mezunu bir işadamımızın, işyerine ağır yük taşıyabilecek işçi ilanına gelen elli kadar yabancı işçileri imtihan yaparken kalıbına ve yük taşımasına bakacağını ama belli etmemek için kaç dil bildiklerini de sorduğunu hemen hepsinin en az iki dil bildiğini ve elli dolar karşılığında çalışmak için can attıklarını bana söylediğini yazmıştım.

İki dil bilen, Fizik mühendisliğini bitiren bir Moldavyalı, elli dolara çalışmak için yalvarıyor.

Matematik Fakültesini bitiren üç dil bilen bir Ermenistan uyruklu insan, bizim ilkokul mezunu insanımızın bahçesinin sulaması ve temizliği işinde çalışmak için yalvarıyor.

Üç dil bilen mühendis ırgat yetiştirmek ikinci derecede önemlidir.

Önemli olan, dünyada devlete, ahirette cennete götürecek bilgilerle donattıktan sonra herkesin kabiliyeti doğrultusunda her ilim dalında insan yetiştirmektir.

İmam-Hatip öğrencilerinin en iyileri, bu sene önümüz açıldı diye en yüksek puanlarınızı başka fakültelerde israf etmeyin. İlahiyat Fakültelerini tercih edin. Dünya ve ahretimizi düzenleyen dinimizi aslına uygun olarak bu insanlık ailesine anlatacak hale gelin.

Sizin gerinizde puan alanlar diğer fakültelere gitsinler.

Benim torunumun puanı da yüksek ve en iyi eğitim veren İlahiyat Fakültesini araştırmakla uğraşıyor bu günlerde.

Mahmut Toptaş