"Türkiye'de bir koku müzesi nasıl olabilir, bunun çalışmasını yaptık"
"Parfümün ambalaj, şişe, tasarım, tarih, geçmişten günümüze geçirdiği aşamaları araştırıp bunu da meslek olarak icra ederken, dünyadaki müzeleri gezdik."
İSTANBUL (AA) - İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce düzenlenen "İstanbul Kokuları" başlıklı söyleşi, Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi'nde gerçekleştirildi.
Söyleşide, Osmanlı döneminde İstanbul'a özgü parfüm kokularına, hammaddelerine ve muhafaza etmek amacıyla kullanılan camlara değinildi.
Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Ekrem Aytar'ın yönetimini üstlendiği söyleşide, Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş, koleksiyoner Bekir Kantarcı ve İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz konuşma yaptı.
Açılış konuşmasında Yılmaz, "İstanbul Kokuları, özel ve tematik bir serinini ilki. Bundan sonra İstanbul'un kedileri, İstanbul'un sokakları, İstanbul'un suları gibi onlarca başlık yapacağız. Açılış kokuyla oldu." dedi.
Ekrem Aytar da geçen mayıs ayında Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde Özgümüş ve Kantarcı ile koku üzerine "Gılaf-ı Reyya" sergisini açtıklarını söyledi.
Bekir Kantarcı, Osmanlı kokuculuğu ve kokularının çok zengin bir tarihe sahip olduğunu belirterek, "Parfümün ambalaj, şişe, tasarım, tarih, geçmişten günümüze geçirdiği aşamaları araştırıp bunu da meslek olarak icra ederken, dünyadaki müzeleri gezdik. Bu müze ziyaretlerinde dikkatimi çeken bir konu vardı ki o da böylesine zengin bir koku medeniyetinin, bir koku müzesine sahip olamayışı. Türkiye'de bir koku müzesi nasıl olabilir, bunun çalışmasını yaptık. Bunu da ilk fırsatta hayata geçirebilmek dileğiyle."
Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş ise kokulara, kokuların nerede saklandığına ve nasıl tasarılarla bugüne kadar geldiğine değinerek, "Bütün eski medeniyetlerde bunu görüyoruz. Sümer'de, Akad'da, Babil'de, Yunan'da, Mısır'da, Roma'da bütün kokular çok özel anlamlar taşıyor. Güzel kokmanın yanında dini anlamları da var. Bütün devlet ve dini törenlerde, mutlaka koku törene eşlik eder." diye konuştu.
Ayrıca 16. yüzyılda yaşamış olan Nakkaş Osman'ın minyatürlerinde resmettiği camları Marmaray kazılarında bulduklarını aktaran Özgümüş, şu bilgileri verdi:
"Cam en kıymetli koku kabı. Camın üretimi çok zor olduğu için kıymetli bir malzeme haline gelmiş. Osmanlı saraylarında da her şeyin en güzelini istiyorlar. Venedikli camcılara modeller veriyorlar. Camcıların en büyük şikayeti ise saraydakiler o kadar zor isteklerde bulunuyorlar ki 'biz bunları galiba yapamayacağız' diyorlar. Yani saraya gelen camların çoğu aslında ithal."
Yaklaşık 1 saat süren program soru cevap kısmının ardından son buldu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.