Solda şef çok Kızılderili yok
“Solda şef çok, Kızılderili bulmakta zorlanıyoruz” diyen eski Sezer, Kılıçdaroğlu'na yapılan Bülent Ecevit benzetmesi için bakın ne dedi...
Baykal'a büyük haksızlık yapıldığını söyleyen Zeki Sezer, soldaki toparlanmanın sağlanıp sağlanamayacağını CHP Kurultayı’ndan sonra atılacak adımların göstereceğini vurguladı. “Solda şef çok, Kızılderili bulmakta zorlanıyoruz” diyen Sezer, Kılıçdaroğlu'na yapılan Ecevit benzetmelerine ise karşı çıktı...
Röportaj: Seda ŞİMŞEK
20 yıla yakın bir süre Bülent Ecevit ile birlikte çalıştı, 22 Temmuz seçimlerinde CHP-DSP işbirliğinin mimarı oldu. Arkadaşları milletvekili oldu, o DSP Genel Başkanlığı'nı milletvekilliğine tercih etti. Gün geldi milletvekilliğine taşıdığı arkadaşlarıyla yolları ayrıldı, DSP Genel Başkanlığı'ndan da istifa etti. Sol siyasetin "gülen yüzü" olarak hafızalarda yerini aldı. CHP'de yaşananları ve Kılıçdaroğlu rüzgârını DSP Genel eski Başkanı Zeki Sezer ile konuştuk.
Umutlu, ama temkinli. Kılıçdaroğlu- Ecevit benzetmelerine ise son derece mesafeli olduğunu Türk Sanat Müziği'nin unutulmaz klasiklerinden "Benzemez Kimse Sana, Tavrına Hayran Olduğum" şarkısıyla dile getirdi.
Siz "sol" siyaseti nasıl tarif ediyorsunuz?
Çok kişiye, çok gruba göre solun değişik tarifleri var, ama bana göre sol tümüyle halktan yana olmak. Sadece belli birkaç değer üzerinden ki, çoğunlukla o değerler hepimizin değerleri, siyaset yapmak yeterli bir sol siyaset anlayışı olmaz diye düşünüyorum.
Sizce sol Türkiye'de böyle mi algılanıyor?
Özellikle son dönemde sol adına siyaset yapanlar, çoğunlukla "Laiklik elden gidiyor, bana oy verin" demenin ötesine geçemedi. Bu görüntüyü aşmak gerekir. Geçmişte solculara "Her solcu komünisttir, dinden uzaktır, hatta dinsizdir, toplum değerlerine de uzaktır" suçlamaları yapıldı.
Bu değerler üzerinden aslında sol mahkûm edilmeye çalışıldı, ama itiraf etmek gerekir ki bunların ötesine geçemeyen bazı solcu geçinen siyasetçiler de onlara malzeme verdi.
CHP'deki lider değişimi solu Türkiye'de bir umut haline getirebilir mi?
Olabilir. Gerçekten büyük bir umut orada oluşmuş gözüküyor, büyük bir beklenti var. Doğru duruşla, doğru adımlarla, doğru uygulamayla, değerler çerçevesinde toplumun kucaklanmasıyla neden olmasın?
BAYKAL'IN GİDİŞİNE ÜZÜLDÜM
Baykal'ın gidişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii, kişisel anlamda Sayın Baykal'a yapılan çok büyük haksızlık, çirkinlik.
Siz Baykal giderken ne hissetiniz?
Biz Sayın Baykal ile işbirliği de yapmıştık, birlikte çalışmışlığımız var. Sayın Baykal ile biz hep karşı partilerde, karşı karşıya olmamıza rağmen işbirliği sürecinde son derece insani, sevgili, saygılı bir duruş ortaya koydu. Üzüldüm tabii.
İstifasının ardından görüştünüz mü kendisiyle?
Evet, aradım, iyi dileklerimi ilettim, o da teşekkür etti. Sayın Baykal her zamanki gibi metindi.
Kendisine görevinden istifa etme tecrübesini yaşamış bir kişi olarak bir tavsiyeniz oldu mu?
Sayın Baykal benden çok tecrübeli, daha önce de belli görevlerden ayrıldı, tekrar geldi. Benim tavsiyeme ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.
CHP içinde yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Parti içinde birtakım şeyler oldu, onlara fazla bilmediğim için de girmek istemem, ama toplumda bir beklenti varmış ki, Sayın Kılıçdaroğlu'na yoğun bir destek oldu. Toplum sarılacak bir dal, bir umut arıyor. O nedenle Sayın Kılıçdaroğlu'nu hızlı bir kabullenme olmuş görünüyor.
SEVİNENLER OLACAĞINI BİLİYORDUM
Baykal giderken, siz kendi gidişinizi hatırladınız mı?
Bir yerden gitmek kolay değil. Ben siyaset öncesi birkaç işten ayrıldım. Patronla aranız bozularak ayrılsanız bile buruk ayrılıyorsunuz. Ayrılmak hep burukluk verir. Ben genel başkanlıktan ayrılalı bir yıl oldu, henüz boşluk hissetmedim. Hayatımdan memnunum.
İstifaya karar veriyorsunuz, çıkıp basının önünde açıklıyorsunuz, o anda neler hissediyorsunuz?
Duygu karmaşası oluyor. Ben istifa ederken birçok arkadaşımız oradaydı, üzülenler, "gitme" diyenler, belki dile getirmeden gitmemden mutlu olanlar vardı. Her yerden ayrılmak biraz hüzündür. Her ölüm erkendir denir ya, her ayrılış da biraz hüzün getiriyor. Ben karmaşık duygular içindeydim, birçok insanın sevgi dolu bakışlarıyla, sözleriyle birlikte bunun olması da bir gurur da veriyor. O anda çok fark edemiyorsunuz, böyle rüya gibi bir şey oluyor.
Giderken, gitmenizi isteyenleri mutlu ettiğinizi de düşünüyor musunuz?
O gün mutlu olmuşlardır muhakkak. Gitmemden sevinenler olacağını tabii ki biliyordum.
Sizce Sayın Baykal da biliyor muydu?
Onu bilmiyorum. Sayın Baykal son derece deneyimli bir insan. Hiç unutmuyorum, o işbirliği sürecimizde bana bir söz söylemişti, çok etkileyici bir sözdü. "Böyle bir iş yapıyorsanız, haksız yere eleştirilmeyi de göze alacaksınız" demişti.
HEPİMİZ ŞEF OLDUĞUMUZ İÇİN...
Siz de buna benzer süreçler yaşadınız, solda siyaset yapanlarda vefa duygusu biraz geri planda mı kalıyor?
Siyaset yapanlar için söylüyorum, biz, solda, hepimiz şefiz, Kızılderili bulmakta zorlanıyoruz. Bunu artık biraz aşmak gerekiyor. Genellikle solda siyaset yapanlar hep en yakın arkadaşlarıyla önce ters düşüyorlar.
Neden böyle oluyor?
Sayın Baykal ile Önder Sav arasında yaşanana benzer bir durum son dönemde Sayın Ecevit ile Sayın Hüsamettin Özkan arasında da yaşanmıştı. Çok şey söylenebilir, ileride belki kitap yazmak lazım. Biz hepimiz en iyiyi yaptığımız için, hepimiz şef olduğumuz için öyle bir çatışma çıkabiliyor. Benim de önce en yakın arkadaşlarımla yollarım ayrıldı siyaseten. Bunu ben anlamakta zorlanıyorum, onun için işte "Ben gidiyorum" dedim. Belki, birbirini çok yakın tanıyanlar, birbirlerine daha kolay kırılıyorlar. Uzaktaki birisine kırılmazsınız da dostun bir fiskesi yaralar.
ECEVİT'E KİMSE BENZEMEZ
Siz Sayın Kılıçdaroğlu ile Ecevit'i benzetiyor musunuz?
Benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım... Ecevit'e hiç kimse benzemez. Sayın Kılıçdaroğlu'nu çok severim, saygı duyarım o ayrı, ama ben şu anda Ecevit'i çok özleyen birisi olarak Ecevit'e hiç kimsenin benzeyebileceğini düşünmüyorum. Bir önemli aileden gelen, derinliği olan, felsefe, sosyoloji bilen bir büyük entelektüel, ama bir o kadar halkçı... Dünyada örneği yok. O başka bir insan.
GÖRDÜKLERiNDE BiRBiRLERiNiN GÖZÜNÜ OYACAK KESiM TOPARLANABiLiR Mi?
Sizce yıllardır bir araya gelemeyen sol Kılıçdaroğlu'nun etrafında toparlanabilir mi?
Toparlanmaya hazır büyük bir kesim olduğunu görüyorum, ama onun gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği kurultaydan sonra, atılacak adımlara bağlı olacaktır. Bu toparlanmaya hazır birçok kesim geçmişte bir araya gelemeyen, şimdi de birbirini gördüğünde gözünü oymaya çalışan kesim. Onlar aynı yerde buluştuğunda ‘bir sorun olur olmaz mı’ açıkçası onu da bilemiyorum.
CHP'de Kılıçdaroğlu ile birlikte yeniden bir Ecevitleşme süreci başlayabilir mi?
Diliyorum. Sadece Kılıçdaroğlu ile mümkün değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylemleri o anlamda bana umut veriyor. Fakiri, yoksulu gözetecek gibi durması, toplumun her kesimini kucaklayacak gibi durması bana umut veriyor ama parti içi dengeler, parti içi siyaset yapma alışkanlıkları nereye götürür bilemiyorum.
Kılıçdaroğlu'nun etnik kimliği gündeme getiriliyor.
Kimseyi suçlamak için söylemiyorum, geçmişte biz insanların kökenine, inanç yapısına hiç bakmazdık, ama şimdi son dönemlerde sağdan, soldan bu inanç değerleri, köken üzerinden siyaset yapılır hale geldi. Bunu hem tehlikeli buluyorum hem de bu işin sağ ile sol ile ilgisi yok. İnsan olmak son derece önemli. n Atatürk'ün kurduğu parti CHP'nin başına Alevi ve Kürt kökenli bir genel başkan geliyor. Sizce Cumhuriyet kendi içinde bir devrim mi yapıyor? Cumhuriyet bu anlamda belki de olması gereken yere geliyor. Alevi olmuş, Kürt olmuş, Laz olmuş, Çerkez olmuş ne fark eder?
Bu toplumun bir ferdi, o toplumu kucaklayan bir kişi olmak çok önemli. Köken tartışmasının siyasetçiler üzerinden yapmayı çok doğru bulmam, bu yaralanmalara, ayrışmalara neden olur diye korkarım. Alevi-Bektaşi felsefesi son derece önemli, bu toprakların felsefesi ve inancıdır, onun için nasıl bir Sünni Sünniliği üzerinden değerlendirilmiyorsa, Kılıçdaroğlu ya da bir başkasının bu değer üzerinden değil, yaptıkları, yapabilecekleri, duruşu üzerinden değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.
BELKİ DEVRİM OLUYOR
Bu kimlik bir dezavantaj olur mu?
Hayır, niye olsun? Belki de devrim oluyor, Türkiye'de yapılamayacak, gerçekleştirilemeyecek gibi olanların gerçekleşiyor olması... Sayın Kılıçdaroğlu'na kim "bu toplumun insanı değil" diyebilir? Kim öyle bir haksızlık yapabilir? Bence o nedenle hiçbir sorun olmaz, olmamalı.
BEN DSP ÜYESİYİM
Siz Sayın Kılıçdaroğlu'nu destekliyor musunuz?
Ben CHP üyesi değilim, DSP üyesiyim. Benim destekleyip desteklememem gibi bir şey şu aşamada söz konusu değil. Ben objektif bir değerlendirme yapmaya çalışıyorum. Sayın Baykal ile birlikte çalıştık, onu unutmak mümkün değil, ama Sayın Kılıçdaroğlu'nu yıllardır tanıyoruz, ona bu sözleri söylemek başka siyasi değerlendirmelere neden olmamalı.
'BİR KİŞİ GİDERSE PARTİ BİTER' ANLAYIŞINI AŞMAK GEREKİR
Solun statüko ile birlikte anılmasını neye bağlıyorsunuz?
Sol adına siyaset yapanların aslında toplumun gerçek sorunlarına çözüm üretmek, halkla bütünleşmek yerine ekonomik, sosyal alanı bir kenara itip, hatta görmezden gelip, sadece belli değerlerimiz, Atatürkümüz, Cumhuriyetimiz, laikliğimiz üzerinden siyaset yapmak yeterli olmadı. "Atatürk tüm devrimleri yaptı, artık yapılacak hiçbir şey kalmadı. Biz var olanı koruyalım" diyebilir miyiz? Öyleyse orada kalıp, bir statüko temsilcisi olmak herhalde solculuk olamaz.
CHP UZLAŞIDAN UZAK DURDU
Anayasa değişiklikleri sürecinde Geçici 15. Madde'nin kaldırılmasına ilişkin oylamaya CHP'nin girmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçici 15 tek başına gelse, buna karşı çıkılmazdı. AK Parti'nin anayasa değişikliklerini getiriş şekli biraz rahatsız ediyor. CHP'nin de birçok kesimin de değişmesini istediği maddeleri diğerlerine yem olarak kullanıyor görüntüsünü vermek hükümete yakışmadı. Uzlaşı çok önemliydi, anayasa toplumun tümünü ilgilendiren bir uzlaşma metni olmak durumunda. O arada CHP de uzlaşıdan uzak durdu, Uzlaşma Komisyonu kurulmasına katkı vermedi. Ne olurdu bu konu gündeme geldiğinde CHP AKP ile görüşseydi? Dayatma olacaksa, dayatmayı kabul etmek zorunda değildi. AKP de CHP de birbiriyle görüşmeliydi, görüşmemeleri iki partinin de eksikliğidir.
Solda bir değişim rüzgarını siz hissediyor musunuz?
Hissediyorum. Metroda, sokakta, kahvede insanlarla görüştüğümde de gelinen noktada kendilerini anlayan, kendilerine yakın duran, kendileri gibi duran, ama önemli projeleri üretip, hayata geçirebilecek yetkinlik ve kararlılıkta olan bir sol politikacının, politikacıların bu çıkışı sağlayabileceğine inandıklarını görüyorum. O arayışı her yerde görüyorum. Millet çıkışı, toplum değerlerine uzak olmayan bir solda arıyor. Ben bir dönemeçte, yeni bir sürecin başında olduğumuza inanıyorum.
SİYASET MESLEK OLMAMALI
Siz de parti genel başkanlığından istifa ettiniz, CHP'de mesela seçim kaybedince genel başkanlıktan istifa etme gibi bir kültür neden yok?
Demokrasi benim özlediğim anlamda batıdaki gibi işlemeli ve siyaset meslek olmamalı. Siyaset meslekse, bir koltuğu kazandığınızda kaybetmemek için sonuna kadar direnirsiniz veya kaybettiğinizde tekrar kazanmak için her şey mubah hale gelebilir. İnsanlar sonsuza kadar bir kişiye bağlı kalmak, durumunda kalmamalı, o psikoloji yaratılmamalı.
1970'lerde Ecevit, Türkiye'de bir rüzgar estiriyordu, herkes "Umudumuz Ecevit" diye dağlara, taşlara yazıyordu, o günlerde rahmetli İsmail Cem , Ecevit ile bir röportaj yapıyor, Ecevit, "Bir kişi çevresinde bu kadar umut kümelenmesini doğru bulmam" diyor. "Bir kişi giderse Türkiye biter, bir kişi giderse parti biter" anlayışını artık aşmak gerekiyor.
BUGÜN