Şiir tadında bir yazı
Tarık Sezai Bey'den başbakana açık mektup...
Sana Yazdım!
Bir ileri, iki geri ile ne yar memnun olur, ne ağyar vazgeçer sinsi tuzaktan. İyisi mi yap yapacağını…
Kanı, gözyaşını gündemden çıkarmak, hafızadan silmek mi istiyorsun? ‘Muhalefet ne der?’ diye bekleme sakın. Ülkeyi sen yönetiyorsun, onlar değil.
Ağlama duvarı değil iktidar, çözüm kapısı.
Lafa geldi mi, “1 trilyon dolar harcadık, terör için!” der, durursun. “Ülke kaynaklarını feda edemeyiz, daha fazla!” diye de eklersin.
Bak, ne kadar zaman kaybettin. “Görüşmem onlarla!” dedin, yıllarca. Böyle bir lüksün yok, bilirsin. Seçilmiş mi, girmiş mi Meclis’e, görüşeceksin.
Bu da oldu. Barış için bir masada buluştunuz. Kıyamet kopmadı. Borsa düşmedi, altın fırlamadı.
Müştereklerde birleşeceksin, gerisi teferruat. Bakan’ını kurtarırken, “Sizin oyunuz lazım değil!” demedin. Lazımdı çünkü.
…………………………
Bir adım daha at!
Bak ne güzel, gecenin bir yarısı cankurtaran kapıda beklemiyor. Bir subay, bir doktor, iki er, iki hemşire kara haberi vermek için birbirinin gözüne bakmıyor.
Ana babaların fizahı yeri göğü inletmiyor. Geride dul eşler, yetim çocuklar bırakmıyor, bakıma muhtaç.
Ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutlar, yürekleri dağlamıyor. Ocaklar sönmüyor, ateş düştüğü yeri yakmıyor.
Tokat provakasyonu da boşa çıktı, ne güzel.
İçerde bulanık suda balık avlayanlar, dışarıda şehir yapılanmaları havlu atıyor.
İddia edilen örgüt ile ispat edilen partneri, Elazığ-Bingöl karayolunda 33 cana kastetmiyor.
Yeni acılar yaşanmasın istiyorsan, çorbada tuzu olmayanların niyetini sez, sadece.
Onlar isterler ki, mayınlar patlasın, köyler yakılsın, köprüler uçurulsun, okullar tar u mar edilsin; işkence istismarı yapılsın.
Sen de biliyorsun ki inkar siyasetinin eseri, bütün bunlar. “Arşivleri açarız ama 1920-30 arası gizli kalmalı!” diyor, başvekil.
Asıl o lazım bizlere! Taşnak’ın zulmüne karşı koyan, doğu sınırını mertçe koruyan Kürt’e vefa borcunu öde!
Ödül mü, yoksa ceza mı Takrir-i Sükun Kanunu, bir düşünsene! Doğudan batıya göç, Hınçak oyunu olmasın sakın!
Ya Çerkezler! Erivan’a geçit vermeyen Kafkasyalı, nasibini antiterör anlaşmasıyla mı alacaktı, 2000’den kalan?
Yırt o paçavrayı, sok Çukurovalının gözüne!
………………………
Seninle açık açık konuşalım:
İnancından almışsın, hızını. 40 yılını birliğe adamışsın. Kardeşlik, barış, esenlik, insan hakları… olmazsa olmazın. Kuşku yok!
Darbenin postuna da dostuna da posta koymuşsun. Ruhunla ve benliğinle uzak durmuşsun, sağ sol katmanlardan.
Sana uygulanmış, yok sayma, hor görme, çözümden uzak tutma… Bir dönem ayağın kaymış, Mart Teskeresi ile redd-i miras etmişsin. Kıl payı sıyırmışsın, bu işten de.
Ama bahtın açık olmaz, her zaman. Mumcu’yu, Şener’i, Ağar’ı saran hortum, seni de anafora çekebilir.
Tekin değil çevren. Müzmin bakan’la, kaytan bıyık yeni imaj, açılımı istemez. Konjonktür kurbanıdır onlar.
Gölgelerin kahramanıdır, ikisi. Bir de Van’ın eskisi.
…………………………
Sevgilerdir seni koruyan, acılardır ayağına dolaşan…
Harekete geç, derhal! TOKİ, Çınçın’a da uğrasın, Doğantepe’yi ihmal etmesin, İsmetpaşa’yı hor görmesin!
Serendi’den kovulan senin halkın! Acısı acın, sevinci sevincin!
Kentsel dönüşüm yaşayacaktı, Sütlüce ile Halıcıoğlu!
Hatırlar mısın? Beyoğlu’nda ayak oyunuyla kaybettiğinde gözyaşı döken onlardı.
………………………..
Karaköy’ü kurtaracaktın, Manukyan’ın elinden. Irz parasıyla maaş ödenmezdi.
Hayata Dönüş başlayacaktı, suça itilen için. İbrahim Halil’di, pirin; mazi olmasın direncin.
Örnek almıştın Urfa Reisi’ni, Sivas Başkanı’nı… Kirli tezgahı kovmuşlardı şehirden.
…………………………
Çocuk Vakfı’nı çağır imdada…
Berivanlar dönsün yuvaya! Sana taş atana gül yakışır, zannımca! Çocukların duası, reddolunmaz Hak katında!
Tarık Sezai Karatepe
Kaynak: