Senarist Sinan Aşık, "SineMavera" programında sinemada Yahudi hegemonyasını anlattı

Senarist Sinan Aşık, "SineMavera" programında sinemada Yahudi hegemonyasını anlattı

Mavera Vakfı tarafından düzenlenen "SineMavera" programında "Sinemanın Gençleri, Gençlerin Sineması" başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.Türkiye...

İSTANBUL (AA) - Mavera Vakfı tarafından düzenlenen "SineMavera" programında "Sinemanın Gençleri, Gençlerin Sineması" başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı'nın yönettiği söyleşiye, senarist Sinan Aşık konuk oldu.

Vakfın sosyal medya hesaplarında canlı yayınlanan söyleşide, Aşık, sinema sektöründe Yahudi hegemonyasını anlattı.

Aşık, daha önce savaşta öldürülen çocuklarla ilgili bir kısa film yaptıklarını söyledi.

"Game of Territory" ismindeki filmde her bölgeden çocuk seçtiklerini ve bölge oyunlarını konu aldıklarını anlatan Aşık, şunları kaydetti:

"Dünyada bir bölge oyunları, bir köşe kapmaca var. Onu çocuk oyunlarına indirgedik. Çocukların kendi köşe kapmalarındaki haklı mücadelelerini bu filmde vermeye çalıştık. Festivallere gönderdiğimiz zaman, özellikle biraz araştırınca festivallerdeki durumu, bu festivaller Oscar Akademi Ödülleri referanslıydı, Akademi üyesi özellikle kısa film inceleyen 5 bine yakın akademi üyesinin çoğunun Yahudi kökenli ya da sempatizanı olduğunu öğrendik. Oraya hazırlanacak olan projelerin dolayısıyla içerik anlamında kazanabilmesi için içerik onların istediği, onlara uygun şekilde düzenlenirse dereceye de giriyor, ödül de alıyor. Onların karşıtı bir şey yaptığınız zaman da elenebileceğinizi net olarak görebiliyorsunuz. Benim tahminimce sinema sektörünün yüzde 70'ine hakimler."

Aşık, Filistin'de yaşananları sinemayla anlatmak gerektiğini dile getirerek, yazdığı senaryoların yapımcı desteği eksikliği sebebiyle hayata geçirilemediğini aktardı.

- "Büyük edebi eserler sinemaya uyarlandığında aynı etkiyi vermez"

Sinemada senaryonun önemi de değinen Aşık, "Büyük edebi eserler sinemaya uyarlandığında aynı etkiyi vermez bence. Bunun en büyük örneği Yüzüklerin Efendisi filmleri. Özellikle fantastik filmlerde... Yüzüklerin Efendisi her okuyucunun kafasında farklı bir dünyayı ortaya çıkaran bir eser. Bunun bir sinema filmine dönüşmesi görsel sanat yönetmeninin zihin dünyası, yönetmenin zihin dünyası, kurgucunun ve kameramanın zihin dünyası ile sınırlı bir şekilde dünyaya yansıması demek. Yeni Zelanda'nın verdiği o mekan olmasa belki o görselliği de izleyemeyeceğiz. Dolayısıyla tam olarak yansıtamıyor. Sofi'nin Dünyası kitabını filme çevirsek eminim ki kitabını okumuş olanların kafasındaki şeyi gidermez. Şeker Portakalı gibi bir kitap mesela dönüştürüldü. Film karşılığını veremedi çünkü izlenme sayıları ortada." diye konuştu.

Aşık, genelleme yapmadan konuşunca başarılı örneklerin de olduğunu belirterek, "Hedef, bu kitaplardan ziyade doğru odaklanmak, gerekirse Çağrı filmi gibi bir film yazabilmek. Benim ana hedefim şu durumda çok uzak görünüyor." ifadelerini kullandı.

Yaklaşık bir saat süren söyleşinin tamamı, vakfın YouTube kanalından izlenebilir.

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.