Sapanca Ömerli'de kanser alarmı
Prof. Dr. Güler Aykulu, İstanbul’un en büyük içmesuyu kaynaklarından Ömerli Barajı ile Sapanca'da kanserojen madde olan zehirli bakteri türlerinin tesbit edildiğini açıkladı.
5. Dünya Su Formu’nda sunum yapan Prof. Dr. Güler Aykulu, Soroptimistlerin “Soroptimistler su için elele” (Soroptimists Go for Water) projesi kapsamında temiz suya erişim olanaklarının iyileştirilmesine ilişkin odak program çerçevesinde Marmara bölgesinde bulunan ve öncelikli olarak içme suyu amaçlı kullanılan doğal bir göl Sapanca ve Ömerli Baraj gölünün su kaliteleri ve kirlilik sorunlarını araştırdığını söyledi.
1997 kış aylarında göl suyunda belirli bir renk değişimi göze çarptığını belirten Aykulu, ‘’ Bu sudan alınan örneklerde, Plankthothrix rubescens adlı bir cyanobacteri saptandı. Bunun üzerine çalışmalar yoğunlaştı; göl suyunda bulunan diğer cyanobakteri türleri, zehirli olup olmadıkları ve suya salınan zehir miktarları ölçülmeye başlandı. Bu çalışmalar muntazam olarak çeşitli projeler kapsamında devam etmekte. Gölden su alımı, oldukça yoğundur. Gölün tek çıkışı olan Çark deresinde çekilen su miktarı 10 milyon metreküp/yıl’dır. Son on on beş yılda gölün özellikle güney kesimindeki evsel kaynaklı kirleticilerin kontrol altına alınmasına rağmen Sapanca Gölü’nün tamamında uygulanan yanlış yönetim nedeni ile su kalitesinde önemli miktarlarda düşüş gözlenmiştir. Özellikle gölün batı bölümünden gelen derelerin atık yüklerinin kontrol altına alınamaması, toprak aşınmasının durdurulamaması, aşırı su çekimi, ve iklimsel nedenler gölde öytrofikasyonu (besin tuzlarınca zenginleşme) hızlandıracak etkenler olarak gözükmektedir” dedi.
Prof. Dr. Aykulu, Sapanca gölü ekosisteminin sağlıklı işleyebilmesi için öncelikle gölün hangi amaçla kullanılacağına karar verilmesi gerektiğini belirterek ‘’Önceliğin içme suyu amaçlı kullanım olduğu göz önüne alınarak, sanayi amaçlı kullanım kademeli olarak durdurulmalıdır. Göl için etkin bir yönetim planı ortaya konmalı ve sorumlu kurumlar bu anlamda işlevsel önlemler almalı” şeklinde konuştu.
ÖLÜ BALIKLAR YETKİLİLERİN GÖZLERİNİ AÇTI
1972 yılında Toprak Dolgu bentin yapılmasıyla hizmete giren Ömerli Barajı’nın yüzey alanının 23.5 kilometre kare olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Aykulu, “Havza alanı 621 kilometre karedir. Darlık baraj gölü ile birlikte İstanbul şehrinin yüzde 48’ine içme suyu sağlayan şehrin en büyük su kaynağı Ömerli Baraj Gölü, günde ortalama 872000 metreküp suyu şehre vermektedir. Kömürlük deresi, Göçbeyli deresi, Ozan deresi, Ballıca deresi ve Topçayırlar deresi baraj gölüne su sağlamaktadır. Baraj gölü, sularını Riva deresi yoluyla Karadeniz’e boşaltmaktadır. Baraj gölünde, Paşaköy İleri Biyolojik Arıtma Tesisi bulunmaktadır. 2000’li yılların başında göl suyunda, koyulu açıklı, yeşil renk değişimleri ve kıyıya vuran ölü balıklar görülmüştür. Ömerli Baraj Gölü’nde ani renk değişiklikleri ve kıyılara vurmuş ölü balıkların görülmesi üzerine, göl suyunun fiziksel, kimyasal ve bazı biyolojik özelliklerinin araştırılmasına başlandı ve halen belli aralıklarla bu çalışmalar devam etmektedir” diye konuştu.
KARACİĞERİ TAHRİP EDİYOR KANSER YAPIYOR
Ömerli ve Sapanca’da bulunan ve halk sağlığı açısından tehlikeli olan toksinlerin en önemlilerinden birisinin microcystin olduğunu belirten Prof. Dr. Aykulu, “Sapanca Gölü’nde çoğalan Plankthothrix rubescens ve Ömerli Baraj gölü’nde çoğalan Microcystis aeruginosa’da bulunur. Microcystin, özellikle karaciğerde tahribat yapan ve giderek kansere yol açan bir hepatotoksindir. İçme suyu olarak kullanılan sularda, bu zehiri bulunduran organizmaların varlığı ciddi tehlike oluşturur. 2007 yılı Şubat ayında Sapanca Gölü’nde yapılan bir ölçümde, microcystin miktarı 70 mikrogram/L olarak ölçülmüştür. ADASU’nun Sakarya iline verdiği, arıtımdan geçirilmiş sudaki microcystin miktarı hiçbir zaman 1 mikrogram/L microcystin LR’ın üzerinde olmamıştır. Bununla birlikte göl suyunda kirlenmeye bağlı olarak besin tuzlarınca zenginleşme devam ettikçe microcystin içeren organizmaların aşırı çoğalmaları beklenebilir. Aynı tehlike, Ömerli Baraj gölü suyu için de mevcuttur. İlgili kurumca (İSKİ) bu organizmaların ortadan kaldırılması için suya verilen göztaşı (bakır sülfat) bir süre bu organizmanın dibe çökmesini sağlarken, diğer bazı organizma gruplarının çoğalmalarına neden olmakta, ayrıca tehlikeli organizmanın hücre çeperlerini patlatarak zehirin suya karışmasına yol açmaktadır. Ömerli Baraj gölü için yapılabilecek şeyler var. Bir kısmı da yapıldı. İSKİ, 100 metre sınırını ihlal eden binaları yıktı” dedi.
DETERJAN VE GÜBRE KULLANIMINA DİKKAT
Prof. Dr. Güler Aykulu, vatandaşlara, enerji ve su tasarrufu ile, bilinçli deterjan kullanımı konularında özellikle az gelişmiş yerleşim alanlarında yaşayan kadınlara eğitim verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “ Bu eğitimlerin, ayrıca, aşırı gübre kullanımının önlenmesi ve su havzalarında ağaçlandırmanın önemi konularında yoğunlaşması da gerekmektedir. Unutmayalım ki suları kirletmemek için önlem almak, kirlendikten sonra temizlemeye uğraşmaktan daha kolay ve ucuzdur. Haliç, İzmit körfezi, İzmir Körfezi, Porsuk Çayı ve daha bir çokları gibi” şeklinde konuştu.
Kaynak: