Sandıktan 'Hayır' Çıkarsa...
Adalet-Der Genel Başkanı Avukat Emre Yurtalan ile 12 Eylül’de halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişiklik paketini konuştuk
Hukukçular değişime hazır
Adalet-Der Genel Başkanı Avukat Emre Yurtalan ile 12 Eylül’de halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişiklik paketini konuştuk. Değişiklik paketi hakkında önemli açıklamalarda bulunan Yurtalan, değişikliklerin neler getirdiğini de madde madde açıkladı. YARSAV ve HSYK’nın tutumunu eleştiren Yurtalan, sandıktan çıkacak ‘hayır’ sonucunun nelere yol açacağını da anlattı. Geçici 15. Maddenin kaldırılması ile birlikte darbecilerin yargılanmasının zaman aşımından dolayı mümkün olmadığı yönündeki iddiaları da değerlendiren Avukat Yurtalan, darbe anayasasını savunanların da akıl tutulması yaşadığını söyledi.
İşte O Söyleşi:
Anayasa Değişiklik paketi hakkında neler söylemek istersiniz?
Bu değişiklik paketi, 1982 Anayasasında önemli ve esaslı değişiklikler getirerek, uygulamada yaşanılan aksaklıkların ve hukuk devleti ile bağdaşmayan bazı uygulamaların kaldırılması hedeflenmektedir. 1982 Anayasasının artık tamamen kaldırılması gerektiği açıktır. Ancak bu mümkün değilse bu şekilde bir değişikliğin de muhakkak önemsenmesi ve kabulü için çalışılması gereklidir. Zira artık zaman kaybına kimsenin tahammülü olmaması gereklidir. 1982 Anayasası Türkiye’nin gelişimine en büyük engellerden biri olarak ortada durmaktadır. Bugün muhalefet de dâhil hiçbir kurum, 1982 Anayasasını savunmamaktadır. Bu nedenle değişikliklerle adeta yamalı bohçaya dönen anayasayı en kısa sürede değiştirmelidir. Ama öncelikle bu değişikliklerin hayata geçmesi için gerekenleri yapmak gereklidir.
Sizin oyunuzun rengi ne olacak?
Oy rengi açıklamak ne kadar doğrudur bilmiyorum. Burada sıradan bir siyasi tercihten ziyade Türkiye’nin gelişmesi, hukuk devleti olma yönündeki engellerin kaldırılması, çağdaş ve özgün yapıların kurulması, hak ve özgürlükler lehine düzenlemeler getirilmesi, yargının bir darbe aracı olarak kullanılmasının engellenmesini sağlayacak düzenlemeler bulunmakta ise, tercihinizin rengi elbette ilerlemeden, özgürleşmeden ve gelişimden yana olmalıdır. Benim de öyle olacaktır.
Peki, YARSAV ve HSYK neden karşı çıkıyor?
Demokratik düzende karşı çıkma, muhalefet etme hakkı herkesin vardır. Ancak, burada bir yanıltma ve dezenformasyon varsa bu etik olmaktan çıkıyor. Yargının meclisin aldığı kararları hiçe saymasına, anayasal yetkisini adeta anayasayı tanımayarak aşmasına, anti demokratik kararlar vermesine alkış tutanların, bu değişiklik paketini Anayasa Mahkemesi hukuka uygun bulmasına rağmen hala aynı argümanla yola devam etmeleri ve salt üye sayısının artmasını sivil darbe olarak görmeleri oldukça trajikomik bir durumdur. Yargı maalesef kurum olarak, siyasi ve ideolojik bir kamplaşma alanına dönüştürülmüş, bu konuda birileri ciddi mesafe kat etmiş. Bu hâkimiyetlerini elinden aldırmamak için birilerin çırpınmasını abes görmemek gerekir.
Geçici 15. Maddenin kaldırılması ile birlikte darbecilerin yargılanmasının zaman aşımından dolayı mümkün olmadığı iddiaları gündeme getiriliyor. Durum nedir?
Geçici 15. Madde ile 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemeyeceği, bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamayacağı hüküm altına alınmış idi. Bu düzenleme kaldırılırsa bu hüküm mülga olacak ve şeklen yargı yolu açılacak. Zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tartışmaları hala yapılmakta ve kesin bir sonuçta alınamamakta. Ancak, hukukun temel ilkelerine yollama ile yapılacak yorumlarda, dava açılmasının önünde yasal engel bulunmakta iken zamanaşımın işlememesinin daha doğru bir yorum olduğunu düşünüyorum. Zira bu düzenleme ile darbeciler kendileri hukuka aykırı iş yapmasına rağmen kendilerine hukuki bir zırh bulmuş durumdadırlar. Kaldı ki savcı Sacit Kayasu’nun bu konudaki iddianamesi de zamanaşımını kesecek nitelikte değerlendirilebilir. Bu iddianamenin işleme alınması ile dava açılabilir. Ama neticesi ne olursa sembolik dahi olsa bu düzenleme oldukça önemlidir. Darbecilerin artık korunmadığı bir anayasaya kavuşmak dahi önemlidir.
Sandıktan olası bir ‘hayır’ çıkması nelere yol açar?
Böyle bir sonuç, maalesef özellikle yargı bürokrasisinin daha cesur eylem yapmalarına zemin hazırlayabilir. Değişiklik istemeyen ve mevcut düzeni sıkıntısız gören yapılar maalesef önemli bir kazanım elde ederler. Türkiye’de bırakın yerinde saymayı, bir 10-15 yıl geriye gider.
Bu değişiklik ile neler getiriliyor?
Bu konuda oldukça yazı yazıldı, konuşma yapıldı. Bunların bir kısmı milletin aklında kalıyor, bir kısmı unutuluyor. Birde muhalefetin bu denli karşı çıkmaları eklenince millette bu kadar panik yapacak ne var acaba şeklinde bir durum ortaya çıkıyor. Bunun için anlaşılabilir şekilde önemli değişiklikleri kısaca 11 madde de bunları özetlemeye çalışalım.
1-Kişisel verilerin korunması anayasal düzenleme altına sokularak, kişinin kişisel verilerin saklanmasını, silinmesini, verilerle ilgili ne tür işlemler yapıldığını öğrenme hakkı getiriliyor,
2-Yurt dışına çıkış yasağı, ancak suç soruşturması veya dava sırasında hakim kararı ile alınabilecek,
3-Aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek,
4-Memurlara toplu sözleşme hakkı getiriliyor, anlaşmazlık durumunda Kamu Görevlileri Kurulu nihai kararı verecek.
5-Kamu denetçiliği kurumu getirilecek. Vatandaş ile idare arasında yaşanılan uyuşmazlıkların daha kısa sürede ve yargıya intikal etmeden çözümü sağlanacak.
6-Disiplin cezalarına ve YAŞ’ın ihraç kararlarına yargı yolu açılacak,
7-Askeri yargı ile sivil yargı arasındaki görev ve yetki uyuşmazlığı ortadan kaldırılarak, devletin güvenliği, anayasal suçlar tamamen sivil mahkemelerin görev alanda olduğu belirtiliyor,
8-Anayasa Mahkemesi üye sayısı 17’ye çıkarılıyor. Meclisin ikisi Sayıştay üyelerinin birinin baro başkanlarının göstereceği adaylardan 3 üyeyi seçmesi, Cumhurbaşkanının 4 üyeyi belirli niteliklere sahip kişiler arasından doğrudan, diğer üyeleri de Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri arasından gösterilecek adaylar arasından seçmesi esası getiriliyor. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı getirilerek, AİHM’de biriken ve yüklü tazminat çıkan dosyaların önüne geçilmek istenmektedir.Ayrıca Anayasa Mahkemesinin yüce divan sıfatı ile Meclis Başkanı, Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını yargılamasına ilişkin düzenleme yapılarak, yargılamayan bir makam bırakılmamıştır.
9-HSYK üye sayısı 22’ye çıkarılarak, bunların 10’unun birinci derece hakim ve savcılar arasından yine onlar tarafından seçilmesi esası getirilmekte, 5 üyenin Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasından genel kurullarınca, 1 üyenin Adalet akademisi tarafından, 4 üyenin de belirli niteliklere sahip kişiler arasından Cumhurbaşkanınca seçilmesi esasları getiriliyor.
10-12 Eylül 1980 askeri darbesi ile seçimler sonucu işbaşı yapan hükümete kadar görev yapan konseyin yargılanamayacağı, suçlanamayacağına ilişkin geçici 15. Madde kaldırılıyor.
11-Ekonomik ve sosyal konseye anayasal güvence getirilerek, istişari nitelikte de olsa halkın yönetime katkı yapması sağlanıyor.
Başak Medya Ajans