Radikal'den Baykal'a Bayram Süprizi
Baykal'ı, Radikal gazetesi manşetten vurdu ve CHP liderine şu soruyu sordu: Bu belgenin içeriğinin hiç mi önemi yok?
'İrticayla Mücadele Belgesi'nin orijinalinin 4.5 ay sonra savcılığa gönderilmesini 'mani'dar bulan Baykal, geçen zamanda 'askere sivil yargı düzenlemesi'nin yasalaştığına dikkat çekti
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Adli Tıp Kurumu’nun ‘orijinal’ olduğu yönünde rapor verdiği belirtilen ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ adlı belgeyle ilgili değerlendirmelerinde yine içerik konusuna hiç değinmedi. Altında Kurmay Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzası bulunan orjinal belgenin bir subay tarafından, beş sayfalık ihbar mektubuyla birlikte Ergenekon savcılarına gönderilmesinin ardından yaşananların ‘bir komplonun parçası’ olduğunu ima etmeyi sürdüren Baykal, şöyle dedi: “O ihbar mektubuyla belgeden yola çıkarak çok daha farklı bir siyasi hedefe yönelik bir açılım gerçekleştirilmek istenmiştir. Belge bir albayla ilgiliyken, belgenin yanına bir ihbar mektubu eklenerek olay bir Genelkurmay Başkanı, bir ordu komutanı haline dönüştürülmüştür. CHP de bir büyük ithamın hedefi olarak bu muhbir vatandaş tarafından mektupta ifade edilmiştir.”
Dün CHP İstanbul İl Merkezi’nde parti yöneticileri, ilçe ve belediye başkanlarıyla bir araya gelen Baykal daha sonra gazetecilerin ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’yla ilgili sorularını yanıtladı. Belgeyi savcılığa gönderen muhbirin ihbar mektubunda söz konusu dokümanın 12 Haziranda eline geçtiğini belirtmesine rağmen savcılığa göndermek için 4.5 aylık beklediğini hatırlatan Baykal şu değerlendirmeleri yaptı:
NEDEN BEKLETTİ: Bu tartışmaların sıcak olduğu haziran ayında o belgeyi elinde bulunduran kişinin derhal savcılıklara bu konuyu aktarması ve tartışmalara son vermesi beklenirdi. Nedense o tarihten beri bu belgeyi ortaya çıkarmamayı uygun gördü. Bu ciddi şekilde sorgulanması gereken bir olay. Bekletme kararını o kişi kendisi mi almıştır? Zamanlamayı kendisi mi yapmıştır? Belgeyi elinde tutma kararını tek başına mı almıştır? Çıkarırken de tek başına mı bu kararı vermiştir? Bu 4.5 ayda neler yaşandı? Bu zamanlamanın altında ne yatıyor? 4.5 ayda bir gece yarısı baskınıyla bir kanun (askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören düzenleme çıktı.) Kanunu çıkaran ayrı, bu belgeyi elinde bulunduran ayrı. Bu arada ne oldu diye düşünürken, kanun çıktı.
BELGESİ KADAR KONUŞACAK: İhbar mektubuyla belgeden yola çıkarak çok daha farklı bir siyasi hedefe yönelik bir açılım gerçekleştirilmek istenmiştir. Bunun koordinasyonunun yapılıp yapılmadığı, bunların bir tesadüf olarak mı ortaya çıktığı sorulması gereken bir noktadır. Diyor ki; bu işten Genelkurmay Başkanı’nın haberi vardı. 1. Ordu Komutanı’nın haberi ve talimatı vardı. Bunlar belgeyi aşan iş... Belgeyi elinde bulunduran belgesi kadar konuşacak. O belgeyi vermekle yetinmiyor, belgeyi bizim adımıza yorumluyor. Belgeyle ilgili bir büyük ithamname ortaya koyuyor. Belge bir albayla ilgiliyken, belgenin yanına bir ihbar mektubu eklenerek olay bir Genelkurmay Başkanı, bir ordu komutanı haline dönüştürülmüştür. CHP de bir büyük ithamın hedefi olarak bu muhbir vatandaş tarafından mektupta ifade edilmiştir. Ben bu kişinin CHP’ye yönelik ithamını okuduğum zaman CHP Genel Başkanı olarak bu ithamın ne kadar boş, ne kadar temelsiz, ne kadar siyasi amaçlı olduğunu çok iyi görebiliyorum.
İHBARCI ORTAYA ÇIKSIN: Bazıları ‘Tam Kürt açılımının çıkmaza girdiği noktada bu mektupla gündemi değiştirmeye çalışıyorlar ve açılım politikasının iflas ettiği bir noktayı saklamaya çalışıyorlar’ diye düşünüyor. Bu siyasi gündemi değiştirme ihtiyacı kimi ihtiyacı, AKP’nin ihtiyacı, Başbakanın ihtiyacı. O ihbarı yapan kişinin ihtiyacı ne, o zamanlamayı hangi duyguyla yapıyor? Zamanlamanın ötesinde belgenin hedefini değiştiriyor. Bölgeyi gönderir gibi yaparken üç yazı ortaya koyuyor. Biri belge, diğeri onun kişisel ithamnamesi. Üçüncü de bilmem kimin hazırladığı Bilgi Destek Planı. Bir iken üç çıktı. Kardeşim teker teker, ambale olacağız. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? O belgeden yola çıkarak işi farklı siyasi hedeflere yöneltmek istiyorlar.
YARGIYA GİDECEĞİZ: CHP adına hiç kimse böyle bir çalışmanın (bazı CHP yöneticilerinin üst düzey subaylarla birlikte çalışma yaptığı iddialarını kastediyor) içinde yer almamıştır. Savcı diyor ki; ‘bu belge bize 12 gün önce postayla geldi’. Postaya böyle bir belgeyi nasıl emanet edersin? Bir tane bu. İkincisi yok. APS ile mi, taahhütlü mü gönderdi? Tarihi olabilecek bir belgeyi siz posta puluna yapıştırıyorsunuz ‘ya Allah’ deyip posta kutusuna atıyorsunuz. İyi ki gürültüye gitmemiş. Böyle bir tarihi belgeyi sen olsan teslim eder misin? Ben etmem. İhbarı yapan kişinin kim olduğunun ortaya çıkması halinde CHP’ye yönelik iddiaları ispat hakkını da tanıyarak yargıya taşıyacağız. İthamın hesabını yargıda soracağız.