O yumruk Yılmaz Özdil'i sıyırdı geçti
Ahmet Türk'e atılan yumruk ile ilgili olarak yazan Yılmaz Özdil hakkında, ''kovuşturma yapılmasına yer olmadığına'' karar verildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'e Samsun'da yapılan yumruklu saldırıyla ilgili yazısından dolayı suç duyurusunda bulunulan gazeteci Yılmaz Özdil hakkında, ''kovuşturma yapılmasına yer olmadığına'' karar verdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır Barosu'na kayıtlı 36 avukatın suç duyurusundan sonra başlattığı incelemesini tamamladı.
Savcılık kararında, yazının ''düşünceyi açıklama hakkı ve eleştiri özgürlüğü'' kapsamında bulunduğu bildirildi.
Kararda, şu ifadeler yer aldı:
''Soruşturmaya konu yazı bütünü itibariyle okunduğunda yazar Yılmaz Özdil'in 'suçu ve suçluyu övmek' ya da 'halkı etnik kökene bağlı olarak kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' kastıyla hareket etmediğinin açıkça anlaşıldığı, yazarın ülkede yaşanan çelişkilerin ve farklı uygulamaların altını çizmek maksadıyla kinaye yoluyla kamuoyuna yansıyan bazı olayları karşılaştırdığı, eylemin gazetecilik mesleği gereğinden olarak düşünceyi açıklama hakkı ve eleştiri özgürlüğü kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır.''
Diyarbakır Barosuna kayıtlı 36 avukat, 15 Nisan 2010 tarihinde Ahmet Türk'e yapılan saldırıyla ilgili yazısından dolayı gazeteci Yılmaz Özdil hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu.
Basın Konseyi de yazının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu açıklamış ve Yılmaz Özdil ve Hürriyet Gazetesi hakkındaki şikayetin “yersizliğine” oybirliğiyle karar verilmişti.
İŞTE ÖZDİL'İN O YAZISI
“Kimse kimseye vurmasın.
Kimsenin burnu kanamasın.
Afrika’da açlık olmasın.
Yoksul insan kalmasın.
Nükleer silahlar çöpe atılsın.
*
Uzatabiliriz listeyi...
Söylemesi kolaydır çünkü.
*
Suya sabuna dokunmadan, “sağduyu” çağrısı yapabiliriz mesela... Nasıl olsa, bol keseden yapılan sağduyu çağrıları maaştan kesilmiyor. Veya saldırgan kahveciymiş diye, ne şekerli ne sade bana müsaade deyip, bu mevzunun kenarından kenarından sıyrılabiliriz yılışıkça...
Ya da, entel dantel barlarında kafası karışmış kızlara şirin görünmek için “esefle kınıyorum” da diyebiliriz.
*
Ama...
Bu tür köfte lafların, kafası karışmış kızlar dahil, kimseye faydası olmaz.
*
Soralım dolayısıyla... Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek “demokratik hak” kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye“ırkçılık” oluyor?
*
Mayın demokrasiyse...
Yumruk niye faşizm?
*
Dün seyrediyorum televizyonu, papyonlu bir arkadaş, “İzmir-Bursa hattında, Trabzon-Samsun hattında tehlikeli yapılanmalar var, oralara dikkat” diyordu...
“Hakkâri-Diyarbakır hattı”nda olan ne peki? Oraya dikkat çekmeye gerek yok mu, Allah’ın papyonu?
*
Bir tanesi de “İlk kez bir parti liderine saldırılıyor” diyordu..
Mesut Yılmaz’ın burnunu kırmadılar mı?
Demirel’e yumruk atılmadı mı?
Özal’a ateş edilmedi mi?
Ecevit’e İzmir’de kurşun sıkılmadı mı?
*
Normaldir demiyorum...
Niye “ilk” deniyor?
*
Başbakan geçmiş olsun diye aramış Ahmet Türk’ü, ki aramalı... Peki, Deniz Baykal’a niye geçmiş olsun yok? Taş atmak, yumurta fırlatmak şiddete girmiyor mu? Light linç olur mu?
*
Samsun’da polisler açığa alındı, ki derhal alınmalı... Van’dakiler niye yerinde duruyor hâlâ? Kandil’den gelenlerle otobüsün üstüne çıkıp şehir turu atmadığı için mi suçludur Baykal?
*
Bu kadar soru yeter...
Cevaba gelelim.
*
Açın gazetelerin internet sayfalarını, bu haberin altına yapılan yorumları okuyun...Yumruğunu “adaletin tokmağı” yerine koyup, Ahmet Türk’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu... Çünkü, teröristi meşru hale getiren “açılım” saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da “eşkıyayı kahraman” yapmaya başladı.
*
Hukuku guguk haline getirirsen...
“Ona göre başka, buna göre başka” işletirsen, olacağı budur.”