Nizami İSKENDEROV, Habername'ye konuştu
Özür dileme kampanyası düzenleyenler, hayal kırıklığına uğrayacak.
Özür dileme kampanyası düzenleyenler hayal kırıklığına uğrayacak.
Hocalı Katliamı için de Ermeni Aydınlar Türklerden özür dileyecek mi?
Ermeniler işgal ettikleri Karabağ topraklarından geri çekilsin.
Azerbaycan Milli Meclisi’nin Hukuk Siyaseti ve Devlet Kuruculuğu Komisyonu üyesi ve Parlamento’nun Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu üyesi, İktidar Partisi yetkilisi Nizami ISKENDEROV, Habername yazarı Nigar Almangızı’na konuştu.
- Bir milletvekili olarak Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz?
- Bence bu ilişkileri değerlendirmeye hiçbir ihtiyaç yoktur. İki ülke arasında tarihsel bir yakınlaşma olmuştur ve olacaktır da. Ulu Önder Haydar Aliyev’in dediği gibi: Biz, iki devlet bir milletiz. Aynı milletten olan iki devlet arasında ne problem olabilir ki. Temeli Haydar Aliye tarafından atılan iki devlet bir millet prensibini bugün daha iyi anlıyoruz. Ve Saygıdeğer Başkanımız İlham Aliyev de bu prensiplerin ışığında her türlü fedakarlıktan kaçınmamakta. Türkçe konuşulan devletlerin toplantılarında yaptığı konuşmalarında ve yapılan işlerde bunu ispatlıyor. Şunu kesinlikle belirtmek isterim: Hiçbir güç Türk dili kullanan devletlerin birliğine zarar veremeyecektir. Sonuç olarak, Azerbaycan-Türkiye arasındaki ilişkilerde hiç bir zaman bozulmayacak ve anlaşılmıştır ki, bu yöndeki direksiyon emin ellerdedir.
-Bu soruyu bilerek sordum, çünkü son zamanlarda Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmanın, Türkiye-Azerbaycan münasebetlerine olumusuz tesir edeceğini iddia edenler var. Bu konuda siz ne dersiniz?
- Ben bu meseleye bu şekilde bakmak taraftarı değilim. Aslında Türkiye’nin veya Azerbaycan’ın hangi devletle ilişki kurması gerektiği o devleti ilgilendirir. Bu ilişkilere başka devletlerin karışma hakkı yoktur. Ama bildiğim şudur ki Türkiye defalarca demiştir ki, biz Ermenilerle masa başında görüşüyoruz ki Ermeniler işgal ettikleri Karabağ topraklarından geri çekilsinler. Ermeniler ise ısrarla hala işgal ettikleri topraklardan çekilmediler. Sanki bu yetmezmiş gibi her firsatta Türkün onları soykırıma uğrattığını söylüyorlar.
-Nedense son günlerin müteessir olaylarından biri olan “Özür diliyoruz.” kampanyasını dikkate alıyor musunuz?
-Sadece bu değil. Ermeniler asırlardır yaptıkları cinayetleri, Türk halkının üzerine atmaya çalışıyorlar. Ne yazık ki Ermeni lobisi bu yalanlarına bazı devletleri inandırdı . Hatta işi o kadar abarttılar ki 1992-1993 yıllarında Karabağ’da ve Zengezur’da yaptıkları katliamların resimlerini çekerek, 1905-1918 tarihsel sürecinde yaşananları sözde soykırım dünya kamuoyuna göstermeye çalıştılar, çalışıyorlar. Yani demem şu ki Ermenilerin davranışları bizimkilerden farklıdır. Bu farklar binlercedir. Sadece 1992 Ocak ayının 25 ve 26’sında yaptıkları Hocalı katliamı ile ilgili elimizde olan belgeler, görüntüler, şahitler, Ermenilerin gerçek kimliğini anlatmaya yeter de artar bile.
Tüm bunlar ortada dururken, bu özür kampanyası da nereden çıktı? Benim düşünceme göre bu özür dileme kampanyası ile kendi kendilerine çamur atmış oldular. Bu kampanya ile bir kazanç elde edeceklerini düşünseler de tam tersi oldu. Bakın Türkiye medyasına son iki ayda medya ikiye bölünmüş durumda. İster televizyonlarda, ister gazetelerde bazı yazarlar açıkça Ermenileri savunarak sınırların açılmasını istediler. Öte yandan Ermenilerden özür dileme kampanyasından sonra bu kanaat değişti. Demem şu ki Ermeniler bu şekilde bir adım atmakla iğrenç yalanlarını ortaya çıkarmış oldular. Yine bu günlerde Ermenistan eski Devlet Başkanı Levon Der Petrosyan yaptığı açıklamada, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde Karabağ meselesi çözülmeden, bir iyileşme yaşanmayacağını söyledi ve başta Ermenistan Devlet Başkanı olmakla birlikte pek çok Ermeni lobisinin yanlış siyaset yürütmekte olduğunu belirtti.
-Saygıdeğer Milletvekili, dünyada oluşan ekonomik krizin Azerbaycan’daki etkileri ne olur?
-Büyük devletlerle karşılaştırdığımızda biz bu problemi öyle çok hissetmiyoruz. Tabii ki bu krizlerle birlikte bizde de bazı sorunlar olacaktır. Devletimizin düzgün idare edilmesi, iktisadi meselelerde doğru siyaset izlenmesi, bu buhranın bizim ülkemizde derin izler bırakmadan geçmesine vesile olmaktadır. Bir daha belirteyim ki Azerbaycan bu buhrandan gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda onlar kadar zararlı çıkmayacaktır.
-Tekrar Türkiye gündemine dönersek, bir tarafta terör, bir tarafta Ermeni ve Kürt sorunu, bir baksa tarafta ise siyasi ortamda olan belirsizlikler, bu olayları nasıl değerlendirirsiniz?
-Aslında bugünlerde Türkiye tarihi sınav geçirmekte dersek yanılmayız. Biz bir dönem bu sınavdan geçtik. Akıl ve siyasi tecrübelerle dolu olan Haydar Aliyev’in sayesinde bu dönemi en az kayıpla atlattık. Tarihe baktığınızda görürsünüz; çok değil 1988-1995 yıllarında biz de aynı türden sorunları yaşadık. Bizde durum daha karışıktı. Yani 70 yıl SSCB esareti altında olup bağımsızlık için savaşmak hiç de kolay değildi. Bir yandan Ermeniler bizimle savaşa başladılar, topraklarımızı işgal ettiler. Daha bu azmış gibi ülke içinde de siyasi bunalımlar yaşanıyordu. Azerbaycan’ın değişik bölgelerinde çıkartılan terör olayları gibi. Yine söylüyorum, Haydar Aliyev’in akıllı siyaseti sayesinde bu aşamaları geride bıraktık. Bugün de dünya birliği, Azerbaycan’ın bölgesinde en güvenilir bir devlet olduğunu söylüyor. En sevinilen taraf da Haydar Aliyev’den sonra da devletimiz akıllı kişilere teslim edildi. Son yıllarda Azerbaycan’a yapılan yatırımlar bunu ispatlıyor.
Şimdi düşünüyorum da bu durumda Türkiye Devletini idare eden siyasi iktidar daha sabırlı ve daha akıllı siyasi yol izlemelidir. İç işlerinde birbirleriyle savaşmak, birbirlerinin ana baba, soy kökünü aramak veya birilerini mahkemeye vererek zaman kaybetmektense daha önemli meseleler etrafında düşünmelidirler.
Bir dönem Türkiye’de türban meselesi gündemdeydi ve halkın başını daha önemli meselelerin çözümü ile uğraşmaktansa böyle bir konu etrafında uğraştılar. Aslında bu öyle büyük bir problem değil. Herkes istediği gibi giyinebilir. Biri kapalı giyinir, bir başkası kapanmaz. Düşünceme göre böyle şeylere zaman ayırmaya bile değmez. Özellikle böyle hassas bir dönemde. Ülkelerinde faaliyet gösteren akıllı ve siyaset biliminden anlayan insanlar bir araya gelip bu olaydan çıkış yolunu tartışmalıdır. İlk önce ülkedeki terör sorunu yok edilmelidir. Bu mesele çözülürse, diğer meseleler daha rahat çözülür. Ama inanıyorum ki tarihinde büyük sorunlar yaşamış ve bu sorunların çözümünde layıkıyla üstesinden gelmiş Türk halkı, terör meselesini de çözecektir.
-Son olarak Azerbaycan Anayasasında yapılan değişikliğe bakarsak muhalefet bu değişiklikten endişe duyuyor sizce nedeni nedir?
-Bilmeniz lazım bence endişe edilecek bir durum yok. Yapılan değişiklikler kanunsuz değildir. Dünyanın her yerinde bu tür tecrübelerden istifade ediliyor. Bizim devletimiz tartışmalı ve tehlikeli bir bölgededir. Bundan başka bizim çözüm bekleyen Karabağ problemimiz var. Yani bu problem barış ve diyalogla çözüme kavuşmazsa topraklarımızın özgürlüğü için savaş şarttır. Bu halde biz seçimlerle ilgili ciddi düşünmeliyiz. Seçimlere katılan adayların kısıtlanmaları meselesinin aradan kaldırılmasında hiç bir mahzur görmüyorum.
Bizde şeffaf ve demokratik seçimler oluyor. Geçtiğimiz Ekim ayında yapılan başkanlık seçimlerine uluslararası kamuoyunun vermiş olduğu değer dediklerimi doğruluyor. O seçimlere gözlemci olarak siz de katıldınız. Soruyorum size, herhangi bir kanunsuzluk gördünüz ve duydunuz mu?
-Hayır benim bulunduğum bölgede böyle bir olayla karşılaşmadım.
-O zaman niçin korkalım. Herhalükarda, ülkemizde demokratik seçimler yapılıyor. Kendine güvenen her vatandaş aday olabilir. Ve eğer kazanırsa halkın güvenini sağlarsa, demek ki istediği kadar seçime gidip milletin oyunu alabilir. Tekrar bir daha söylüyorum, yapılan telaş lüzumsuz bir telaştır. Halkımız kimin kim olduğunu en iyi bilendir. Son yirmi yılda bu milleti aldatmanın mümkün olmadığını hepimiz gördük.Ve bugün Azerbaycan halkı da devletin direksiyonunun emin ellerde olduğunu çok net biçimde görüyor ve anlıyor. Komşu devletlere SSCB’den ayrılan devletlere hele Türkiye’ye bakın. Her an biraz önce dediğim gibi terör korkusu, iktisadi ve siyasi bunalımlar yaşanıyor. Çok şükür biz bu tür bunalımları geride bıraktık. Doğrudur bizde de hala bazı sorunlar var. Ama onları da yürütülen akıllı siyaset neticesinde yakın gelecekte çözüme kavuşturacağız.
Bugüne baktığımızda, bir işadamı, bir eleman aradığı zaman zor bulmaktadır. Ama 15 yıl evvel bir müesseseye temizlikçi bile aranırken pek çok kişi sıraya girerdi bu işi almak için. Bizde artık işsizlik problemi kalmamıştır. Azerbaycan Başkanı, geçen beş yıl içinde vermiş olduğu bütün sözleri tutmuştur ve yerine getirmiştir. Bunu o çığırtkanlık yapan muhalefette gayet güzel biliyor. Bu yıl yapılan seçimlerde halkın büyük çoğunluğunun, Azerbaycan Başkanına oy vermesi de onları korkutmuştur. Bundan dolayı çığırtkanlığa başladılar. Ama eminim ki halktan bekledikleri desteği alamayacaklardır.
-Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
-Ben de size ve Habername’nin büyük ekibine teşekkürlerimi bildiririm . Daima Azerbaycan’a yer veriyorlar ve diğer medya organlarından farklı olarak kendi yazarlarıyla da Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının haklı mücadelesini destekliyorlar.
Kaynak: