Nagehan Alçı'yı Akşam'da kim tehdit etti?
Nagehan Alçı, "Eteklerindeki taşları döken gazeteciler"i yazdı. Tepeki Akşam gazetesi içinden geldi. Alçı'yı kovmaya kalkan gazeteci kimdi?
Nagehan Alçı, geçtiğimiz Perşembe günü Akşam gazetesindeki köşe yazısında, "Eteklerindeki taşları döken gazeteciler"i yazdı.
sivil asker ilişkilerinde dengelerin değişmeye başladığını ve taşların yerine henüz oturmadığını ama oturmakta olduğunu anlattı. Komutanların istifası ile birlikte bazılarının "oyuncakları elinden alınmış" çocuklara döndüğünden söz etti.
Aslı Aydıntaşbaş'ı eleştirdi. İstifalardan sonra Aydıntaşbaş'ın yazdıklarını hayretle karşıladığını dile getirdi.
Yazının devamında ise Fatih Altaylı'nın tavını ele alan bir değerlendirme yaptı. Ece Temelkuran'a verdiği desteği anlayamadığını ifade etti.
Ne var ki bu yazısının üzerine gazete içinden hiç tahmin etmediği bir tepki görüyor. Nafehan Alçı, tepkiyi verenin kim olduğunu açıklamıyor. Bu kişinin Akşam’ı “postalcı zihniyetin kalesi gibi görmek ve göstermek” istediğini yazdı.
Rotahaber'in edindiği bilgiye göre, Nagehan Alçı'yı gazeteden attırmakla tehdit eden isim aynı gazetenin köşe yazarlarından Burhan Ayeri idi.
Nagehan Alçı’nın olayı anlattığı yazısının ilgili bölümü:
"Önceki gün, yani perşembe, yukarıdaki satırları yazarken öngörümün şimdiden gerçekleşmeye başladığına şahit oldum. Hakikaten de müthiş bir 'eteklerindeki taşları dökme' dalgası aldı başını gidiyor medyamızda. Kaybetmişlik duygusunun getirdiği gözü dönmüşlük mü desem yoksa askeri vesayetin zayıflamasının verdiği öfke ile mantığı yitirme mi... Bilmiyorum. Ama bazı 'rütbeli kalemler' kendi dönemleri sona erdiği için panikleyip açık açık saldırıya hatta tehdide giriştiler. Hele içlerinden bir tanesi var ki... Beni kendi gazetemden kovmaya kalktı!
***
Ciddiye alıp cevap verdiğim biri değil ama bir zihniyetin deşifresi bakımından önemli bulduğum için bu tavır üzerine iki kelam etmek isterim: Bu gazeteyi, temsil ettiği postalcı zihniyetin kalesi gibi görerek ve göstererek beni kimse korkutamaz. AKŞAM en az onun olduğu kadar benim de gazetem. Şayet değilse, şayet bu gazete demokrasinin değil askeri vesayetin yanında yürüyüp, onun temsilcilerine kol kanat germek istiyorsa ben inandığım yolda yalnız yürümeye devam ederim. Bunun takdiri onun bunun değil, benim ve gazete yönetiminin arasındadır.
***
Beğenmediği görüşü yok etmeye, kovmaya girişmek bu postalcı zihniyetin demokrasi ve fikir özgürlüğü düşmanlığına yakışan bir tavır. Mücadele etmeye çalıştığım, kanımı donduran zihniyet işte tam da bu! Yıllarca bu faşist zihniyetin süngüsünü hissettik ensemizde. Ama o devirler geçti. O zihniyet çoktan tasfiye oldu da her şeyi on yıllarca geriden takip eden bu zat herhalde hala kendini artık tedavülde olmayan Türkiye'de zannediyor. Yazık!"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.