Kürtçe Sorunumuz Yok
‘Kürt açılımı’ konusunda, "2006’da ne söylediysek bugün farklı bir noktada değiliz." diyen Orgenaral Başbuğ, Kürtçe eğitim isteyenlere karşı olmadıklarını açıkca ifade ederken, ‘Bölünecek miyiz?’ kaygısında olanlara da mesaj verdi.
Fikret BİLA'nın röportajı
‘Nerede durduğumuz belli’
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), hükümetin Kürt açılımının neresinde?
Bölücü terörle mücadelede nerede olduğumuz ne düşündüğümüz gayet açık. En açık olan biziz. Nasıl baktığımız açık ve net. Bunu Zafer Bayramı mesajımızda da bugün de söyledik. 2006’da ne söylediysek bugün farklı bir noktada değiliz. Bugün tekrar söyledik. Ben TSK adına konuşuyorum. TSK’nın pozisyonu belli. Bu konuda kafalarda sual kalmaması lazım.
‘Demokratik açılımın çerçevesi’
30 Ağustos Zafer Bayramı’ndaki konuşmanızda çerçevesini çizdiniz. Söyledikleriniz bu çerçeve içinde açılımı desteklediğiniz anlamına gelir mi?
Bu çerçevede gayet tabii...
‘Kürtçe eğitim diye bir sorun yok’
Siz Türkçe eğitime vurgu yaptınız. Mardin’de Kürtçe enstitüsü açılacak. Kürtçe enstitü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Onu siz yorumlayınız. Türkçe resmi dil. Ekonomik dil. Sınırtepe köyünü birlikte gördük. Sınırtepe öyle problemli bir köy değil. Ona rağmen sıkıntıyı gördünüz. Okumak isteyen kızı gördünüz. Bölgede Türkçe okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 20. Hâlâ 5 sınıf aynı sınıfta öğrenim görüyor. Gerçi köydeki bütün öğrenci sayısı 25. Zor tabii. Her 5 çocuğa bir öğretmen veremezsiniz. Eğitim bölgede ciddi sorun.
Kürtçe eğitim diye bir sorun var mı?
Ben olduğu kanaatinde değilim. Kürtçeyi nerede öğrenecek bu insanlar? Anadil nerede öğrenilir? Anadili öğrenmekte engel var mı? Anadil anneden, babadan öğrenilir. Ana babaya Kürtçe öğretme diyen mi var? Kürtçe okuma-yazma diyen mi var? Sorun daha çok yaşlılarda. Gençlerde Türkçe okuma-yazma bilme oranı yüzde 90’ların üzerinde. Gelecek daha iyi olacak.
‘Affa takılmayın’
Açılım konusunda kurumlar arası uyumdan söz ediliyor. TSK’nın pozisyonu, tutumu nedir?
Flu olduğumuzu zannetmiyorum.
Örneğin af konusunda TSK ne düşünüyor?
Affa takılmayalım. Başbakan, İçişleri Bakanı da söyledi. İşte TCK 221 kapsamında teslim olanlar, salıverilenler var. Rakam az diyebilirsiniz. Ama önemsiz de değil.
‘Suriye çok ciddi etkiler’
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, “Silahlarını bırakıp gelirlerse PKK militanlarını affedebiliriz” diyor. Bu, Türkiye’deki terörle mücadeleyi nasıl etkiler?
- Çok ciddi etkiler.
Olumlu mu, olumsuz mu ciddi etkiler?
Olumlu buluyorum. Çok ciddi etkiler. Terörle mücadele bir süreçtir. Bunun bir sihirli formülü yok. Ne kazanırsanız artı hanenize yazacaksınız. Hemen her şeyi sıfırlamak mümkün değil. Suriyeli 1500 diyor, 1000 kişi dahi olsa... Bir kısmı örgütten kopsa, bu terörle mücadelemizi çok ciddi etkiler. Bir de şu var: Hemen sona ermesini beklemeyin. Tıpış tıpış gelecekler, böyle bir şey olmaz. 300-500 ne koparsa kopsun. Terörle mücadelede mucize olmaz. Mucize formül yok. Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığını parçalayamazsanız olmaz. Öncelik yurtiçinde, yurtdışında deniyor; bunlar yanlış. Her fırsattan istifade ederek darbe vuracaksınız. Mutlaka Irak’ın kuzeyindeki varlığının çözülmesi lazım.
‘Her kazanç önemli’
Suriye’nin kararını gelişme olarak nitelediniz. Bunun gibi bu süreçte başka gelişme var mı?
Gelişme var. İstenilen seviyede mi? Hayır. Terörle mücadelenin yurtiçi, Irak ve Avrupa ayağı var. Örgütün Avrupa’dan sağladığı mali desteğin kesilmesi, Avrupa’da siyasallaşması, siyasi faaliyetlerinin önlenmesi gerekli. Her alanda bütün gücünüzle mücadele edeceksiniz. Her kazanç önemli.
‘Ne oluyoruz komutanım?’
“Tedirginlik duyanlar var” dediniz. Tedirginlik duyanlar kimler?
Açık konuşuyorum, halkımızın bir bölümünde tedirginlik var. TV’lerde her şey söyleniyor, söylenmeyen kalmadı. Vatandaş, “Eyvah! Böyle mi olacak!” diye tedirginlik duyuyor. Her söylenene bakacak olursanız... Demokrasidir, her şey söylenir ama insanların genel dengesinin bozulmaması lazım. İnsanlar, her konuşulan, ‘olacak’ diye algılıyor. “Bölünecek miyiz?” diye soruyorlar bize. “Merak etmeyin” diyorum. “Lütfen, seyretmeyin şu televizyonları” diyorum. Bire bir konuştuklarıma söylüyorum. “Her söyleneni ciddiye alırsanız olmaz” diyorum. Asker, sivil, emekli, herkes “Ne oluyoruz komutanım?” diye soruyor. Her söylenen ciddiye alınıyor. Özellikle açık oturumlarda vs.. “O zaman, seyretmeyin, dinlemeyin onları” diyorum.
‘Bir şey pişirmiyoruz’
Bazı yorumcular “Ankara’da bir şey pişiriliyor” diye yazdı? Ne pişiriliyor?
Bizim bir şey pişirdiğimiz yok. Benim insanım iş istiyor, aş istiyor, eğitim istiyor. Kız çocuğunu gördünüz. “İlkokulu bitirdim, liseye gidemiyorum” diyor. Çocuk sayısı çok fazla. Muhtarı gördünüz, 16 çocuğu var. 9 çocuk, 10 çocuk. Batıda yüzde 5 olan problem, burada yüzde 15 oluyor. Güvenlik boyutuyla bakıldığında bu insanlar terör örgütüne açık hale geliyor. Ankara’nın 5 kilometre ilerisinde de aynı sorunlar var ama burada terör sorunumuz var. O zaman bu insanlar terör örgütüne daha açık hale geliyor. Bu sorunları çözerseniz, bu insanlar terör örgütünün istismarına kapalı hale gelir. İnsanları teröre karşı daha dirençli hale getirmeliyiz.
‘Şah’ın ordusu değiliz’
Milli ordu vurgusu yaptınız, neden gerek duydunuz?
Karakolda gördünüz, çocuk Ağrılı ama Ağrı’yı hiç görmemiş. Bizim ordumuzu Şah’ın ordusuyla karşılaştırıyorlar. İran ordusu, Şah’ın ordusuydu. Sovyetler Birliği’nin ordusu kimin ordusuydu? Komünist Partisi Ordusu’ydu, adı Kızıl Ordu’ydu. Türk ordusunu başka ordularla karşılaştırmayın. Türk ordusu milletin ordusudur. Bunu bozdurmayacağız.
‘Afganistan’a muharip birlik’
TSK, Afganistan’daki komutayı yakında alacak. Muharip birlik göndermemiz söz konusu mu?
Kâbil Bölge Komutanlığı’nı 1 Kasım’da alacağız. Türkiye’nin Afganistan’da ISAF 1’den bu yana muharip birliği var. Bu yanlış biliniyor.
Kasım ayında rakamsal artış olabilir mi?
Olabilir.