İstanbul'da tarihi değiştirecek buluş
Marmaray projesi için yapılan kazılar-da tarihi değiştirecek bir keşfe imza atıldı. Yenikapı'da 8.500 yıl öncesine ait 4 iskelet ile ahşap ve seramik eşyalar bulundu.
Bülent GÜNAL'ın haberi
Kazı Başkanı Dr. İsmail Karamut çok heyecanlı... Bu keşif, İstanbul'un ilk yaşam biriminin 2.700 yıl önce değil, cilalı taş devrinde kurulduğunu gösterir diyor
Yenikapı'da 4 yıldır devam eden Marmaray ve Metro istasyonları kazılarında İstanbul'un tarihini sil baştan yazdıracak yepyeni bulgulara rastlandı. Tarih ve arkeoloji çevrelerinde büyük heyecan yaratan bulgulara göre İstanbul'un tarihi bilinenin aksine 2.700 değil 8.500 yıl öncesine dayanıyor. Marmaray kapsamında Yenikapı'da yapılan arkeolojik kazılarda bugüne kadar Theodosius Limanı gün yüzüne çıkarılmış 33 gemi, İstanbul'un Bizans Dönemi'nde yapılan en eski suru, Bizans Kilisesi ve binlerce buluntu ortaya çıkarılmıştı. Ancak son yapılan kazılarda hiç hesapta olmayan ve beklenmeyen tarihi bulgulara rastlandı. Theodosius Limanı'nın altındaki katmanda M.Ö. 6.500'lü yıllara ait olduğu tahmin edilen 4 insan iskeleti ile ahşap savunma silahları, ahşap eşyalar ve kano kürekleri bulundu.
İstanbul'un ilk çiftçileri
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü ve Marmaray Kazı Başkanı Dr. İsmail Karamut Yenikapı'daki kazı çalışmalarında 4 yıl içinde 58 bin metrekarelik alanın kazıldığını söyledi: 4 yıl içinde çok önemli tarihi bulgulara, eserlere ulaştık. 33 gemi çıkartıldı. Ancak 2 ay önce hiç birimizin tahmin etmediği bulgularla karşılaştık. Deniz seviyesinin 6 metre aşağısında, Theodosius Limanı katmanı altında 4 insan iskeleti bulundu. Bu iskeletler M.Ö. 6000-6500 yıllarına ait. Bu müthiş bir keşif. Çünkü İstanbul'un tarihinin sil baştan yazılmasını gerektirecek bir durumla karşı karşıyayız! İstanbul'un çevrelerinde neolotik döneme ait bulgulara rastlanılmıştı ancak tarihi yarımada da ilk kez böyle bulguları çıkardık. Kazılarda ahşap eşyalar, savunma silahları da bulduk. Kazı yaptığımız bölge, Likhos deresinin Marmara Denizi'yle buluştuğu nokta. Belli ki bundan 8-8.500 yıl önce o bölgede bir köy vardı ve o köylüler hayvancılık ve tarımla uğraşıyordu.
Çatalhöyük'le aynı
Marmaray kazılarıyla birlikte bulunan heyecan verici köy, İstanbul'un ilk yaşam merkezi miydi? Dr. Karamut, Evet, olabilir diyor. Peki Marmaray kazılarındaki son buluntuların Neolotik çağa, yani cilalı taş devrine ait olduğundan nasıl emin oldular? İşte Dr. Karamut'un kanıtları: İnsanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçtiği dönemde yani Neolitik Çağ'da kullandığı malzemeleri biliyoruz. Yenikapı'da bulunan malzemeler, özellikle de seramik parçaları, buluntuların Neolitik Çağ'a ait olduğunu gösteriyor. Zaten, Anadolu'daki bu çağa ait olan buluntularla da Marmaray kazılarından çıkan bulguları kıyasladık. Kazı ekibimizde bulunan Neolitik Çağ uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Yenikapı'da bulunan seramik parçalarıyla, Çatalhöyük'teki neolitik çağda bulunan seramik parçaları arasında büyük benzerlikler olduğunu tespit etti.
NEOLİTİK ÇAĞ NEDİR?
Neolitik Çağ (M.Ö 8.000-5.500) ya da diğer adıyla Cilalı Taş Devri'nde önceki devirlere göre daha sert ve daha düzgün taş aletler yapıldı. Topraktan veya kilden yapılan kaplar ateşte pişirildi, bunun sonucunda seramik sanatı başladı. Bu devirdeki insanlar bilgi ve teknikte önceki dönemlere göre oldukça ileri bir düzeye çıktı. İnsanların avcılık ve göçebeliği bırakıp yerleşik düzene geçmesi de bu dönemde başladı. Birbirine yakın aileler topluca bir yerde oturarak köyleri meydana getirdi. Böylece tarihteki ilk köyler kuruldu. Ayrıca insanlar tahıl üretimine de başlayıp, hayvanlar evcilleştirilip, insanlar tüketicilikten üretici duruma geçti. İlk defa ticaret de başladı. Neolitik Devrim, ilk olarak Orta Doğu, Önasya , Uzakdoğu gibi geniş ve düzenli akarsuların yaygın olduğu bölgelerde ortaya çıktı.
-ZEYREK SARNICI'NDA SU KANALI BULUNDU
Fatih Belediyesince Zeyrek Sarnıcı'nda yürütülen restorasyon çalışmaları sırasında 8 metrelik su kanalı bulundu.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Bizans döneminin İstanbul'da bıraktığı önemli su tesislerinden Unkapanı'ndaki Pantakrator Manastırı'nın sarnıcı olan Zeyrek Sarnıcı, Fatih Belediyesince yürütülen restorasyon çalışmasıyla kent turizmine kazandırılacak.
Mülkiyeti bir dönem Piri Mehmet Paşa Vakfı'na ait Zeyrek Sarnıcı, restorasyonu yapılmak üzere Fatih Belediyesince 10 yıllığına kiralandı. Belediyenin girişimi, İstanbul Valiliği, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun izni, İl Özel İdaresi'nin desteğiyle proje çalışmalarına başlandı. 3 yıl önce proje ihalesi yapılan sarnıcın röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri 2006'da onaylandı.
İSKİ ile çevreden gelen atık suların engellenmesiyle ilgili çalışmalar yürütüldü. Restorasyon çalışmaları devam eden sarnıç, turizme kazandırılmak için gün sayıyor.
-İSTANBUL'UN TEK YER ÜSTÜ SARNICI-
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Zeyrek Sarnıcı'nın İstanbul'daki diğer sarnıçlarla kıyaslandığında bir yer üstü sarnıcı olarak ön plana çıktığını söyledi. 12. yüzyıla ait yapının, son 200 yıldır terk edilmiş vaziyette bulunduğunu belirten Demir, sarnıcın turizme kazandırılması için önce mülkiyet problemini çözdüklerini, ardından ihalesini gerçekleştirdiklerini ve uygulama çalışmalarının hala devam ettiğini ifade etti.
Demir, çevredeki pis suların içine aktığı bir yer konumundaki sarnıcı, İSKİ ile birlikte yürüttükleri çalışmalar sonunda temizlediklerini, daha sonraki aşamada buradaki mescidin kazılarını gerçekleştirdiklerini, minaresi dahil temel kazılarına ulaştıklarını ve bununla ilgili proje çalışmalarına devam ettiklerini bildirdi.
Restorasyon çalışmaları sırasında son olarak sarnıcın içinde 8 metrelik bir su kanalının ortaya çıkarıldığını, kanalın yaklaşık 4 metresinin görülebildiğini, kanalla ilgili çalışmaların devam ettiğini kaydeden Demir, sarnıçta aynı özellikte bir su kuyusu daha bulunduğunu, bu kuyunun sarnıcın altındaki ayazmaya ait olduğunu söyledi.
-''SARNICI 2010'A YETİŞTİRECEĞİZ''
''Zeyrek Sarnıcı'nı 2010'a yetiştireceğiz. Uluslararası etkinliklerin sahneleneceği bir yere dönüştüreceğiz'' diyen Mustafa Demir, 2010'dan sonra da değerlendirilmesi konusunda tüm sivil toplum kuruluşlarına ve yatırımcılara açık olduklarını dile getirdi.
Eserin geçmişiyle ters düşmeyecek bir fonksiyonda değerlendirilmesi konusunda katkı beklediklerini belirten Demir, şunları kaydetti:
''Bu tür teklifler olursa değerlendirmeyi düşünüyoruz. Yerebatan Sarnıcı çok etkileyici, Zeyrek Sarnıcı da çok etkileyici bir sarnıç. Üstünde balkon gibi yerler var ve yukarıdan sarnıcın görülebileceği alanlar var. Zeyrek Sarnıcı turizme kazandırıldığında hikayesiyle anlatılması gerekiyor. Zeyrek Sarnıcı projesini, Fatih'e ve İstanbul'a uluslararası katkı sağlayacak projelerden biri olarak düşünüyoruz.''
Vatan-AA
Kazı Başkanı Dr. İsmail Karamut çok heyecanlı... Bu keşif, İstanbul'un ilk yaşam biriminin 2.700 yıl önce değil, cilalı taş devrinde kurulduğunu gösterir diyor
Yenikapı'da 4 yıldır devam eden Marmaray ve Metro istasyonları kazılarında İstanbul'un tarihini sil baştan yazdıracak yepyeni bulgulara rastlandı. Tarih ve arkeoloji çevrelerinde büyük heyecan yaratan bulgulara göre İstanbul'un tarihi bilinenin aksine 2.700 değil 8.500 yıl öncesine dayanıyor. Marmaray kapsamında Yenikapı'da yapılan arkeolojik kazılarda bugüne kadar Theodosius Limanı gün yüzüne çıkarılmış 33 gemi, İstanbul'un Bizans Dönemi'nde yapılan en eski suru, Bizans Kilisesi ve binlerce buluntu ortaya çıkarılmıştı. Ancak son yapılan kazılarda hiç hesapta olmayan ve beklenmeyen tarihi bulgulara rastlandı. Theodosius Limanı'nın altındaki katmanda M.Ö. 6.500'lü yıllara ait olduğu tahmin edilen 4 insan iskeleti ile ahşap savunma silahları, ahşap eşyalar ve kano kürekleri bulundu.
İstanbul'un ilk çiftçileri
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü ve Marmaray Kazı Başkanı Dr. İsmail Karamut Yenikapı'daki kazı çalışmalarında 4 yıl içinde 58 bin metrekarelik alanın kazıldığını söyledi: 4 yıl içinde çok önemli tarihi bulgulara, eserlere ulaştık. 33 gemi çıkartıldı. Ancak 2 ay önce hiç birimizin tahmin etmediği bulgularla karşılaştık. Deniz seviyesinin 6 metre aşağısında, Theodosius Limanı katmanı altında 4 insan iskeleti bulundu. Bu iskeletler M.Ö. 6000-6500 yıllarına ait. Bu müthiş bir keşif. Çünkü İstanbul'un tarihinin sil baştan yazılmasını gerektirecek bir durumla karşı karşıyayız! İstanbul'un çevrelerinde neolotik döneme ait bulgulara rastlanılmıştı ancak tarihi yarımada da ilk kez böyle bulguları çıkardık. Kazılarda ahşap eşyalar, savunma silahları da bulduk. Kazı yaptığımız bölge, Likhos deresinin Marmara Denizi'yle buluştuğu nokta. Belli ki bundan 8-8.500 yıl önce o bölgede bir köy vardı ve o köylüler hayvancılık ve tarımla uğraşıyordu.
Çatalhöyük'le aynı
Marmaray kazılarıyla birlikte bulunan heyecan verici köy, İstanbul'un ilk yaşam merkezi miydi? Dr. Karamut, Evet, olabilir diyor. Peki Marmaray kazılarındaki son buluntuların Neolotik çağa, yani cilalı taş devrine ait olduğundan nasıl emin oldular? İşte Dr. Karamut'un kanıtları: İnsanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçtiği dönemde yani Neolitik Çağ'da kullandığı malzemeleri biliyoruz. Yenikapı'da bulunan malzemeler, özellikle de seramik parçaları, buluntuların Neolitik Çağ'a ait olduğunu gösteriyor. Zaten, Anadolu'daki bu çağa ait olan buluntularla da Marmaray kazılarından çıkan bulguları kıyasladık. Kazı ekibimizde bulunan Neolitik Çağ uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Yenikapı'da bulunan seramik parçalarıyla, Çatalhöyük'teki neolitik çağda bulunan seramik parçaları arasında büyük benzerlikler olduğunu tespit etti.
NEOLİTİK ÇAĞ NEDİR?
Neolitik Çağ (M.Ö 8.000-5.500) ya da diğer adıyla Cilalı Taş Devri'nde önceki devirlere göre daha sert ve daha düzgün taş aletler yapıldı. Topraktan veya kilden yapılan kaplar ateşte pişirildi, bunun sonucunda seramik sanatı başladı. Bu devirdeki insanlar bilgi ve teknikte önceki dönemlere göre oldukça ileri bir düzeye çıktı. İnsanların avcılık ve göçebeliği bırakıp yerleşik düzene geçmesi de bu dönemde başladı. Birbirine yakın aileler topluca bir yerde oturarak köyleri meydana getirdi. Böylece tarihteki ilk köyler kuruldu. Ayrıca insanlar tahıl üretimine de başlayıp, hayvanlar evcilleştirilip, insanlar tüketicilikten üretici duruma geçti. İlk defa ticaret de başladı. Neolitik Devrim, ilk olarak Orta Doğu, Önasya , Uzakdoğu gibi geniş ve düzenli akarsuların yaygın olduğu bölgelerde ortaya çıktı.
-ZEYREK SARNICI'NDA SU KANALI BULUNDU
Fatih Belediyesince Zeyrek Sarnıcı'nda yürütülen restorasyon çalışmaları sırasında 8 metrelik su kanalı bulundu.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Bizans döneminin İstanbul'da bıraktığı önemli su tesislerinden Unkapanı'ndaki Pantakrator Manastırı'nın sarnıcı olan Zeyrek Sarnıcı, Fatih Belediyesince yürütülen restorasyon çalışmasıyla kent turizmine kazandırılacak.
Mülkiyeti bir dönem Piri Mehmet Paşa Vakfı'na ait Zeyrek Sarnıcı, restorasyonu yapılmak üzere Fatih Belediyesince 10 yıllığına kiralandı. Belediyenin girişimi, İstanbul Valiliği, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun izni, İl Özel İdaresi'nin desteğiyle proje çalışmalarına başlandı. 3 yıl önce proje ihalesi yapılan sarnıcın röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri 2006'da onaylandı.
İSKİ ile çevreden gelen atık suların engellenmesiyle ilgili çalışmalar yürütüldü. Restorasyon çalışmaları devam eden sarnıç, turizme kazandırılmak için gün sayıyor.
-İSTANBUL'UN TEK YER ÜSTÜ SARNICI-
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Zeyrek Sarnıcı'nın İstanbul'daki diğer sarnıçlarla kıyaslandığında bir yer üstü sarnıcı olarak ön plana çıktığını söyledi. 12. yüzyıla ait yapının, son 200 yıldır terk edilmiş vaziyette bulunduğunu belirten Demir, sarnıcın turizme kazandırılması için önce mülkiyet problemini çözdüklerini, ardından ihalesini gerçekleştirdiklerini ve uygulama çalışmalarının hala devam ettiğini ifade etti.
Demir, çevredeki pis suların içine aktığı bir yer konumundaki sarnıcı, İSKİ ile birlikte yürüttükleri çalışmalar sonunda temizlediklerini, daha sonraki aşamada buradaki mescidin kazılarını gerçekleştirdiklerini, minaresi dahil temel kazılarına ulaştıklarını ve bununla ilgili proje çalışmalarına devam ettiklerini bildirdi.
Restorasyon çalışmaları sırasında son olarak sarnıcın içinde 8 metrelik bir su kanalının ortaya çıkarıldığını, kanalın yaklaşık 4 metresinin görülebildiğini, kanalla ilgili çalışmaların devam ettiğini kaydeden Demir, sarnıçta aynı özellikte bir su kuyusu daha bulunduğunu, bu kuyunun sarnıcın altındaki ayazmaya ait olduğunu söyledi.
-''SARNICI 2010'A YETİŞTİRECEĞİZ''
''Zeyrek Sarnıcı'nı 2010'a yetiştireceğiz. Uluslararası etkinliklerin sahneleneceği bir yere dönüştüreceğiz'' diyen Mustafa Demir, 2010'dan sonra da değerlendirilmesi konusunda tüm sivil toplum kuruluşlarına ve yatırımcılara açık olduklarını dile getirdi.
Eserin geçmişiyle ters düşmeyecek bir fonksiyonda değerlendirilmesi konusunda katkı beklediklerini belirten Demir, şunları kaydetti:
''Bu tür teklifler olursa değerlendirmeyi düşünüyoruz. Yerebatan Sarnıcı çok etkileyici, Zeyrek Sarnıcı da çok etkileyici bir sarnıç. Üstünde balkon gibi yerler var ve yukarıdan sarnıcın görülebileceği alanlar var. Zeyrek Sarnıcı turizme kazandırıldığında hikayesiyle anlatılması gerekiyor. Zeyrek Sarnıcı projesini, Fatih'e ve İstanbul'a uluslararası katkı sağlayacak projelerden biri olarak düşünüyoruz.''
Vatan-AA