'Güneşi Gördüm', Oscar'ı kazanacak
Sinema eleştirmeni Ali Murat Güven, 'En İyi Yabancı Dilde Film' klaskamında Mahsun Kırmızıgül'ün 'Güneşi Gördüm' filminin yüzde 75 ihtimâlle Oscar'ı kazanıcağını söyledi.
'Güneşi Gördüm', yüzde 75 ihtimâlle Oscar'ı kazanacak
Türkiye'nin Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (popüler adıyla "Oscar") ödüllerinin 2009 yılı "En İyi Yabancı Dilde Film" (Best Film in a Foreign Language) dalındaki resmî aday adayını belirlemek üzere oluşturulan 13 kişilik ulusal jüri geçtiğimiz ayın sonlarında toplandı ve yapılan oylamaların ardından, yönetmenliğini Mahsun Kırmızıgül'ün üstlendiği "Güneşi Gördüm" adlı yapıtta karar kılındı.
Ulusal jürinin kararını açıklamasından itibaren de sinema kamuoyu ikiye bölündü; anılan filmin aday gösterilmesini olumlu bulanlara göre sayıca daha fazla gibi görünen bir grup "bunun yanlış bir tercih olduğunu; ne Kırmızıgül'de ne de 'Güneş'i Gördüm'de böyle bir sanatsal potansiyel bulunmadığını" dillendiren muhalif yorumlar yapmaya başladı. O zamandan beri de jürinin kararı çeşitli platformlarda hararetle tartışılıyor.
Konunun buraya kadarki bölümünü zaten her ortalama sinemasever medya organlarından takip etmiş durumda… Benim bu bildik tartışmaya katkım biraz daha farklı bir cepheden olacak.
Şimdi anlatacağım ayrıntıları nereden ve nasıl öğrendiğimi sormayın lütfen; yalnızca sözlerime kulak verin yeter… Sektörde geçirdiğim uzun yıllardan sonra, takdir edersiniz ki benim de kulağım yeteri kadar kesikleşmiş durumda…
Ulusal jüri, Türkiye'nin 2009-Oscar adayını belirlemek üzere bir araya geldiğinde, bu topluluğun -sinema çevrelerinde saldırgan üslûbu, geçimsizliği ve kırıcılığıyla nâm yapmış- bir üyesinin masaya savurduğu ilk cümle şu oldu:
"Adaylar arasında Atalay Taşdiken'in 'Kız Kardeşim'i, Mahsun Kırmızıgül'ün 'Güneşi Gördüm'ü, diğer tarafta da Çağan Irmak'ın 'Karanlıktakiler'i var. 'Karanlıktakiler' gibi bir film karşımızda dururken, bu toplantıda bana 'Kız Kardeşim' ve 'Güneşi Gördüm'ü savunacak olanların sinema bilgisinden kuşku duyarım! Oscar'a mutlaka 'Karanlıktakiler', hadi o da olmazsa Derviş Zaim'in 'Nokta'sı gönderilmelidir. Seçelim bunlardan birini, olsun bitsin!"
Bu aşırı özgüven yüklü cümlelerin sahibini, sektördeki bir çok insan gibi ben de hiç sevmem. Ki kendisini sevmemek için yalnızca genel değil, aynı zamanda özel nedenlerim de var ve bu durumu geçmiş bazı yazılarımda açık açık dile getirmişimdir. Ancak, kibirle kuşatılmış lüzumsuz bir tartışmaya girmemek için, mâlûm şahsın adını burada tekrar anmamayı uygun görüyorum. Öte yandan, çok fazla bıdı bıdı ederse de anarız olur biter!
Bu sinema adamı, kendi sosyal çevresinde bile "sabır kredisi"ni nicedir tüketmiş olmasına karşın, her tarafı yapış yapış komplekse bulanmış muhafazakâr belediyecilerin ve "Bizden adam çıkmaz" felsefesine meftun İslâmcı allame takımının câmiâda düzenlenen irili ufaklı her sinema etkinliğine bayıla bayıla davet ettiği egzantrik bir simâdır. Kendisi, anılan etkinliklerin hepsine büyük bir keyifle katılır, ancak söz sırası ona geldiğinde de dindar yönetmenlere ve onların ortaya koyduğu ahlâkçı sinemaya alaycı bir dille hakaret eder. Yüzleri köseleye dönmüş durumdaki bazı tipler de onu pişkinlik içinde dinleyip, çıkışta kendisine bu "sıvama"nın ücretini zarf içinde takdim ederler.
Velhasıl, kesintisiz biçimde her şeye muhalefet olmayı bir hayat tarzına dönüştürmüş olan mâlûm beyefendi, daha bismillah der demez Oscar jürisindekileri bu şekilde psikolojik baskı altına almaya, onların sinema bilgisini yapacakları tercihler üzerinden tartmaya kalkınca, jürinin pek çok üyesi böylesi bir yaklaşıma haklı olarak tepki gösterdi. O dakikadan sonra da bütün oturumlara bu çiğ yaklaşımın gölgesi vuracaktı..
Adamımı yıllardır dikkatle gözlediğim ve artık çok iyi tanıdığım için benim açımdan hiç sürpriz olmayan bu çıkış kurul üyelerinin midesini fena hâlde bulandırmakla kalmadı, oyların da ciddi bir biçimde bölünmesine yol açtı. Sonuç itibarıyla "Güneşi Gördüm", ancak 6'ncı turda ve Irmak'ın "Karanlıktakiler"ine karşı 7'ye 6 gibi kılpayı bir oyla ipi göğüsledi.
Kaynak: