Gandi değil, solun Demirel'i
Prof. Dr. Nevzat Tarhan'dan çok tartışılacak Kemal Kılıçdaroğlu yorumları... Kılıçdaroğlu gerçekte nasıl biri?
Murat MENTEŞ'in röportajı
Asimetrik Savaş-Politik Psikoloji adlı
Deniz Baykal’la ilgili teşhisiniz nedir?
Deniz Baykal’a,
Deniz Baykal’ı
Baykal’ın, Nesrin Baytok’un ve her ikisinin de eşlerinin psikiyatrik yardım almaları gerek. Eğer yardım almazlarsa,
Baykal’ın
Bu tip
Olay tümüyle iftira olabilir mi?
Masum bir
GERÇEĞİ GÖRME OLGUNLUĞU
Baykal, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için ‘Şeytan ittifakı’ dedi. Neden?
Acı bir gerçekle yüzleşmemek için, kimi
CHP bu skandaldan sonra nasıl bir döneme girecek?
Bence yükselişe geçecek. Kucaklayıcı bir
Memnuniyetsizler... Kim onlar?
Bir iktidar uzun sürdüğü takdirde ister istemez bazı memnuniyetsizler oluşur. Fakat halkın ne istediğini gerçekten anlamaya çalışmalı. Bazı
Resmi ideoloji nedir?
Resmi ideoloji totaliter çünkü tek tip
Resmi ideoloji ile demokrasi arasındaki zıtlık...
Demokrasi, rızaya dayalı yönetim demektir. Resmi ideoloji, halkın rızasını yönetim denkleminden çıkarıyor.
Peki biz komple rol mü yapıyoruz? Demokrasicilik mi oynuyoruz?
Evet. Türkiye, rızaya dayalı yönetim
Ergenekon nedir?
1800’lü yıllarda Tanzimat ile
Ergenekon tasfiye ediliyor mu?
Hayır. Şu andaki tutuklamalar Ergenekon’un iskeletini, çatısını sarsmıyor. Mesela, 2003’te Balyoz planı yapılırken toplantıya katılanlar, aslında kendilerine verilen emri yerine getirdi. Asıl sorumlular I. Ordu Komutanı ve onun kurmay başkanı ve
Anayasa
Mevcut anayasa militarist. Mükemmel anayasayı elde edemesek de ona giden
‘Militarist anayasamız
Bu, 1960’lardan bu yana yaşanan bir problem. Biz itaat ve sadakati yücelten bir toplumuz. Orduya da kutsallık atfetmişiz. Bu kutsallıkları da sorgulamamışız. Bundan ötürü yeryüzü tanrıları oluşturulmuş. Demokratik işleyişin oluşması için
ATATÜRK’ÜN YASI TUTULAMADI
Prof. Dr. Vamık Volkan “Türkiye Osmanlı’nın ve Atatürk’ün yasını tutamamıştır” diyor. Ne demek bu?
İnsan, babası öldüğü zaman bir üzüntü yaşar. Yas tutamazsa, sürekli huzursuz olur. Babasıyla anlaşamıyorsa ‘Baba ben seni seviyorum ama başka bir hayat istiyorum, başka işler yapacağım’ der. Yoksa babasını reddetmez. Biz Osmanlı’yı reddettik. Mezar taşları bile parçalandı. Bu, siyasi tarihimizde büyük bir huzursuzluk ve sıkıntı getirdi. Osmanlı’yı yok saydık.
Atatürk’ü de mi yok saydık?
Atatürkçüler, onu dogmalaştırıp kutsallaştırarak, dokunulmaz, eleştirilemez hale getirerek yasının tutulmasını engelledi. Böylece kendilerine de bir kutsallık avantajı sağladılar. Atatürk, kurucu liderimiz olarak büyük bir değere sahip. Fakat kutsal değil. ‘Atatürk ölmedi’ demek, kendinizi değişime kapamaya varmamalı.
HEM DİNDAR HEM MODERN
“Atatürk, yapmak istediklerini Türkiye’de değil de Suudi Arabistan’da ya da İran’da yapmaya kalkışsaydı başarılı olamazdı” diyorsunuz. Nasıl yani?
Türk toplumu yeniliğe açıktır. Burada İslam’ın kültürel yorumu farklıdır. Kendi kültürünü koruyarak modernleşmeyi talep ediyoruz. İran ya da Suudi Arabistan’da selefi yorumlar fazla. Değişime değil, sürekliliğe yöneliyorlar. Toplum değişikliğe açık olmazsa, lider bir şey yapamaz.
Başörtüsü sorunu neden hala var?
Başörtüsünü radikal bir sembol olarak kullanan çok az sayıda insan olabilir. Fakat başörtüsü yeni ortaya çıkmış bir şey değil. Milyonlarca insan için, inancın bir gereği ve belirtisidir. Başörtüsü sorunu, başörtüsüne siyasal anlam yüklenmesi sorunudur. Başörtüsü sosyolojik bir olgudur, siyasi değil. Alkol de tıbbi bir konudur, siyasi sembol değildir.
Başörtüsüyle moderneşilebilir mi?
Modernite denince, dinden uzak olmayı anlıyorlar. Bir insan hem dindar hem modern olabilir. Bu anlaşıldığı anda, Türkiye çok daha modern bir ülke olacak.
Türkiye’de lider sorunu yok ‘liderin çevresi’ sorunu var
Türkiye’de bir lider sorunu var mı?
Lider sorunundan ziyade ‘liderin çevresi’ sorunumuz var. Çevre, lideri hemen bozuyor. Lider, çevresindekilerin aşırı övgülerinden etkilenerek kendisini eleştiriye kapatıyor.
Başbakan Erdoğan’ı mı kastediyorsunuz?
Bir tek o değil fakat Kürşad Tüzmen ‘Başbakan kendini camdan at derse atarım’ diyor. Kendisini eleştirenleri çizeceği düşünülen lider, karizmatik liderdir, bilimsel lider değildir.
Üç lider çeşidinden söz ediyorsunuz: Klasik, karizmatik ve bilimsel. Nedir bunlar?
Klasik lider, mevcut sistemi en iyi şekilde uygular, yapıyı korur. Soldaki liderlerin çoğu, İsmet İnönü ve Deniz Baykal klasik liderlerdir.
Karizmatik liderin hitabeti iyidir, ikna gücü yüksektir, gol atmaya çalışır; Ecevit ve Erdoğan gibi... Karizmatik lider, kendisi iş başında yoksa sistem yürüyemez. Halbuki, sistemin onsuz da çalışmasını sağlayabilmelidir. O zaman bilimsel lider olur.
Liderliğin en temel şartı nedir?
Liderin sevgi ve güven oluşturması şarttır. Aksi takdirde en fazla geçici lider olur.
Dersim’e, çarşaf açılımına önce sahip çıktı, sonra dönüş yaptı
Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mahatma Gandhi’nin en önemli özelliği dürüstlüğü, tek başına da kalsa kendi doğrularının arkasında durabilmesiydi. ‘Gandi’ lakaplı Kılıçdaroğlu, Dersim konusuna önce sahip çıktı, sonra dönüş yaptı. Çarşaf açılımına da öyle... Bu gibi durumlar Gandiliğe aykırı. Şu aşamada Gandi Kemal’e ‘Solun Demireli’ diyebiliriz. Herkesin hoşuna gidecek şeyler söyleyip kendi bildiğini uygulayabilir.
Kılıçdaroğlu gibi yeni bir liderin bile nasıl böyle çelişkileri oluyor?
Siyasetçiler politik doğrularla hareket ediyor. Kısa vadeli başarıları çok önemsiyorlar.
Siyasetçiler özel hayatlarında çok düzenli olmak zorunda mı?
Bizim milletimiz seçim sandığına, kutsal bir göreve gider gibi gider. ‘Türkiye’yi en iyi kim yönetir?’ sorusu olur zihinlerde. Dolayısıyla siyasi temsile aday olanların, kendilerini bir tür politik evliya, sosyolojik ermiş gibi konumlamaları icap eder.
Silahlı Kuvvetler içinde yaşam tarzımı uygun bulmayan varmış
Sizin bir ordu mensubu olarak yaşadıklarınızdan bahsedelim mi?
1995’te GATA’da doçenttim. Aniden Çorlu’ya veteriner kliniğine tayin edildim. Ben mahkemeye verdim, kazandım ve GATA’ya döndüm. Tekrar Çorlu’ya tayin edildim, bu defa hastaneye. Gene mahkemeye başvurdum ve geri döndüm. Hastane Komutanı Çetin Harmankaya’ya çıktım. Bana ‘Nevzat, mahkemeyi kazandın, tekrar olsa gene kazanırsın, fakat bu defa seni Şırnak’a gönderecekler’ dedi. ‘Kusurum neymiş?’ diye sordum. ‘Silahlı Kuvvetlerde emir komuta zinciri dışında bir odak var ve onlar senin yaşam tarzını beğenmiyorlar’ dedi. O zaman Susurluk olmamıştı, ‘derin devlet’ tabiri yoktu. Benimle birlikte 35 hekimin tayini çıkmıştı.
Bir bakıma, bizzat ordu sizi askerlikten soğutmuş, öyle mi?
Kuleli Askeri Lisesi mezunuyum. Orduya 13 yaşında girdim. 30 yıl görev yaptım. Ben ordunun evladı konumundayım yani. Komutan beni çağırsa, dövse gıkımı çıkarmam. Fakat ‘Sen bu ülkenin iyi evladı değilsin, düşmanısın’ gibi görmesi, tamamıyla paranoyak bir algıdır, hazmedilemez bir yargıdır. Hayır, askerlikten soğumadım. Orduyu seviyorum, iyiliğini istiyorum. Kendi gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Ordu benim ordum, onurunu kurtarmasını istiyorum. TSK’yı bu zihniyet temsil edemez.
Sizin yaşam tarzınızda ne vardı ki beğenilmiyordu?
Eşim tesettürlüydü. O da geçen sene rahmetli oldu... Başörtüsü, irtica etiketi yapıştırmak için yetiyor.
Son kitabı politik psikoloji üzerine
1996-1999 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve Adli Tıp Kurumu’nda bilirkişilik yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türkiye’nin ilk nöropsikiyatri hastanesi NPİSTANBUL’un Yönetim Kurulu Başkanı. İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfı’nın da (İDER) Başkanı olan Prof. Tarhan’ın kitaplarından bazıları: Psikolojik Savaş, Gri Propaganda (2002), Makul Çözüm, Aile İçi İletişim Rehberi (2004), Evlilik Psikolojisi (2006), İnanç Psikolojisi (2009) ve Türkiye’de yaşanan asimetrik savaşın psikolojik arka planını gözler önüne seren Asimetrik Savaş-Politik Psikoloji (2010).
Politik psikoloji çalışmaları ise 1970’lerde başladı. Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın ‘İsrail’le olan problemlerimizin çoğu psikolojik’ demesi üzerine ABD’de bu konuyla ilgili olarak psikiyatrlara görev verildi. Politik psikoloji de bilimsel disipline dönüştü. Özellikle siyasi liderlerin hangi psikolojik süreçler içinde karar aldıklarını inceleyen bir disiplin...
Star gazetesi-Pazar