Evliyim ama nefsine hakim değilim
Evli olduğum halde nefsime hâkim olamıyorum. Bir çocuğum var. Psikolojim bozuk, ibadet etmek istiyorum ama günahlar beni ibadetten uzak tutuyor.
Mehmet Paksu cevaplıyor
Evliyim ama nefsime hakim olamıyorum
Ben 2006 yılında tövbe edip namaza başladım. 2.5 yıl kıldım, fakat şimdi kılamıyorum. Kendi işyerimiz var, Burada kızlar çok açık saçık, bakmadan geçemiyorum. Evli olduğum halde nefsime hâkim olamıyorum. Bir çocuğum var. Psikolojim bozuk, ibadet etmek istiyorum ama günahlar beni ibadetten uzak tutuyor. İmanımı çok zayıf hissediyorum. Günahlardan uzak durmam için burayı terk etmem gerekiyor. Allah dostlarının yanına gitsem halim düzelir mi?
İlk ibadete başladığımda namaz vakitlerini kollardım, şimdi ise kılamıyorum. Ben Allah'a kul olmak, imanlı, huzurlu yaşamak istiyorum. Kalbim mühürlenir diye korkuyorum. Çok zor durumdayım. O yüzden gitmek, kurtulmak istiyorum. Aile bireylerimden buradan kurtulmak isteyen yok. Bir annem namazını kılar. Bir nevi hicret edeceğim. Gitmem için ailemin rızasını almam gerekir mi? (Rumuz: Erkoç)
Çevreniz ne kadar uygunsuz olursa olsun, namazı terk etmeye sebep olmamalı. Çünkü namaz en olumsuz ortamlarda ve zor şartlarda bile kılınır ve kılınmalıdır.
Namaz kılmaya devam ederseniz, günahlardan, kötülüklerden, kalbinizi, kafanızı karıştıran hallerden korunmaya çalışırsınız.
Şimdi ruhunuzu, kalbinizi şeytanın elinden çekip kurtaran ve manevi bir silah olan abdesti, namazı bir kenara koymuş, kendi sınırlı gücünüzle mücadele ediyorsunuz.
Oysa gücü her şeye yeten, kuvvet ve kudreti sınırsız olan Allah'ın rahmet kucağına kendinizi atsanız, şahsi gücünüz birden bine çıkar. Bu da kulluk görevini aksatmamak, vaktini, zamanını şaşırmadan ibadetlere ağırlık vermekle mümkündür.
Günahlar ibadetleri değil, ibadetler günahları engellemeli, günahlara karşı direnme gücünüzü arttırmalı ve karşı durmanı güçlendirmelidir.
Bunun için ailenizi, işinizi, gücünüzü bırakıp bir tarafa çekip gitmeyi çare olarak görmek yerine, çalıştığınız yer madem kendi işyerinizdir, kendinize göre bir konum belirler, kendinize bir "sit alanı" oluşturursunuz.
Mücadeleden kaçmak kolaycılıktır
Bu arada çalışanların arasından bazılarıyla samimiyet kurar, onlarla birlikte hareket edersiniz. Böylece bulunduğunuz ortamı kendi lehinize çevirirsiniz.
Bulunduğunuz ortamı manevi yönden eksik/noksan görüyorsanız, çekip gitmek yerine orada kalarak fark ettiğiniz eksikleri, noksanlıkları tamamlarsınız. Mücadelede kaçmak kolaycılıktır, "gemiyi değil de kendini kurtaran kaptan olmak" yerine zora talip olun, zorlukları aşmaya çalışın.
Bir de eşiniz, çocuğunuz ve kurulu bir yuvanız var. Gideceğiniz, "hicret" edeceğiniz yerde siz rahat etseniz bile, ailenizi rahat ettirebilecek misiniz? Üzerinizdeki bu sorumluluğu taşıyabilecek, onların hakkını gözetebilecek, verebilecek misiniz?
Bunun için sakin bir köşeye sığınmak, inzivaya çekilmek yerine, bulunduğunuz mekânı manevi bir inziva haline getirin. Hicret mi edeceksiniz, Peygamberimiz'in buyurduğu gibi asıl hicret, haramdan, günahtan ve Allah'ın yasakladığı şeylerden, helale, iyiye, iyiliğe ve Allah'ın emirlerine hicret etmektir.
Onların bana yaptıklarını unutamıyorum
Ben 2 senelik evliyim. Bu süre eşimin ailesiyle birlikte yaşadık. Şimdi ayrıldık ama yaptıklarını hiç unutamıyorum. Eşimi de çok seviyorum. Bana yardımcı olur musunuz? (Rumuz: Gülden)
"Bir göz hatırı için çok gözler sevilir" demişler. Madem eşinizi çok seviyorsunuz, onun hatırına, bir yerde onu memnun etmek ve sevindirmek için yakınlarını da sevmeye çalışırsınız. Tam sevemeseniz dahi bunu dışarı vurmazsınız. Hele hele aleyhlerinde konuşarak, nefret edercesine
konuşmazsınız. Çünkü nefret, düşmanlık ve haset öncelikle size zarar verir, moralini bozar, canınızı sıkar, kalbinizi daraltır. Karşı tarafa hiçbir zarar vermez.
Bunun için düşmanlık duymak, nefret etmek istiyorsanız öncelikle düşmanlık duygusuna düşmanlık edin, nefret duygusuna nefret edin, o duyguları yok etmeye çalışın, yerine sevgi, şefkat ve merhamet gibi içinizi açan, kalbinizi ferahlandıran duygulara yer verin.
Diğer yandan iki sene boyunca size "çektirmiş" olsalar bile, artık onlar geride kalmış, maziye karışmış. "Zeval-i elem lezzettir" demişler. Acının, sıkıntılı günlerin geçmesi, bitmesi ve geride kalmış olması insana lezzet verir.
Unutmak, içinizden silmek, kalbinizden kazıyıp atmak size lezzet verir, mutluluğunu arttırır. Yuvanıza, eşinize ve çocuklarınıza karşı daha neşeli, daha sevinçli ve daha sevimli olursunuz.
Evliyim ama nefsime hakim olamıyorum
Ben 2006 yılında tövbe edip namaza başladım. 2.5 yıl kıldım, fakat şimdi kılamıyorum. Kendi işyerimiz var, Burada kızlar çok açık saçık, bakmadan geçemiyorum. Evli olduğum halde nefsime hâkim olamıyorum. Bir çocuğum var. Psikolojim bozuk, ibadet etmek istiyorum ama günahlar beni ibadetten uzak tutuyor. İmanımı çok zayıf hissediyorum. Günahlardan uzak durmam için burayı terk etmem gerekiyor. Allah dostlarının yanına gitsem halim düzelir mi?
İlk ibadete başladığımda namaz vakitlerini kollardım, şimdi ise kılamıyorum. Ben Allah'a kul olmak, imanlı, huzurlu yaşamak istiyorum. Kalbim mühürlenir diye korkuyorum. Çok zor durumdayım. O yüzden gitmek, kurtulmak istiyorum. Aile bireylerimden buradan kurtulmak isteyen yok. Bir annem namazını kılar. Bir nevi hicret edeceğim. Gitmem için ailemin rızasını almam gerekir mi? (Rumuz: Erkoç)
Çevreniz ne kadar uygunsuz olursa olsun, namazı terk etmeye sebep olmamalı. Çünkü namaz en olumsuz ortamlarda ve zor şartlarda bile kılınır ve kılınmalıdır.
Namaz kılmaya devam ederseniz, günahlardan, kötülüklerden, kalbinizi, kafanızı karıştıran hallerden korunmaya çalışırsınız.
Şimdi ruhunuzu, kalbinizi şeytanın elinden çekip kurtaran ve manevi bir silah olan abdesti, namazı bir kenara koymuş, kendi sınırlı gücünüzle mücadele ediyorsunuz.
Oysa gücü her şeye yeten, kuvvet ve kudreti sınırsız olan Allah'ın rahmet kucağına kendinizi atsanız, şahsi gücünüz birden bine çıkar. Bu da kulluk görevini aksatmamak, vaktini, zamanını şaşırmadan ibadetlere ağırlık vermekle mümkündür.
Günahlar ibadetleri değil, ibadetler günahları engellemeli, günahlara karşı direnme gücünüzü arttırmalı ve karşı durmanı güçlendirmelidir.
Bunun için ailenizi, işinizi, gücünüzü bırakıp bir tarafa çekip gitmeyi çare olarak görmek yerine, çalıştığınız yer madem kendi işyerinizdir, kendinize göre bir konum belirler, kendinize bir "sit alanı" oluşturursunuz.
Mücadeleden kaçmak kolaycılıktır
Bu arada çalışanların arasından bazılarıyla samimiyet kurar, onlarla birlikte hareket edersiniz. Böylece bulunduğunuz ortamı kendi lehinize çevirirsiniz.
Bulunduğunuz ortamı manevi yönden eksik/noksan görüyorsanız, çekip gitmek yerine orada kalarak fark ettiğiniz eksikleri, noksanlıkları tamamlarsınız. Mücadelede kaçmak kolaycılıktır, "gemiyi değil de kendini kurtaran kaptan olmak" yerine zora talip olun, zorlukları aşmaya çalışın.
Bir de eşiniz, çocuğunuz ve kurulu bir yuvanız var. Gideceğiniz, "hicret" edeceğiniz yerde siz rahat etseniz bile, ailenizi rahat ettirebilecek misiniz? Üzerinizdeki bu sorumluluğu taşıyabilecek, onların hakkını gözetebilecek, verebilecek misiniz?
Bunun için sakin bir köşeye sığınmak, inzivaya çekilmek yerine, bulunduğunuz mekânı manevi bir inziva haline getirin. Hicret mi edeceksiniz, Peygamberimiz'in buyurduğu gibi asıl hicret, haramdan, günahtan ve Allah'ın yasakladığı şeylerden, helale, iyiye, iyiliğe ve Allah'ın emirlerine hicret etmektir.
Onların bana yaptıklarını unutamıyorum
Ben 2 senelik evliyim. Bu süre eşimin ailesiyle birlikte yaşadık. Şimdi ayrıldık ama yaptıklarını hiç unutamıyorum. Eşimi de çok seviyorum. Bana yardımcı olur musunuz? (Rumuz: Gülden)
"Bir göz hatırı için çok gözler sevilir" demişler. Madem eşinizi çok seviyorsunuz, onun hatırına, bir yerde onu memnun etmek ve sevindirmek için yakınlarını da sevmeye çalışırsınız. Tam sevemeseniz dahi bunu dışarı vurmazsınız. Hele hele aleyhlerinde konuşarak, nefret edercesine
konuşmazsınız. Çünkü nefret, düşmanlık ve haset öncelikle size zarar verir, moralini bozar, canınızı sıkar, kalbinizi daraltır. Karşı tarafa hiçbir zarar vermez.
Bunun için düşmanlık duymak, nefret etmek istiyorsanız öncelikle düşmanlık duygusuna düşmanlık edin, nefret duygusuna nefret edin, o duyguları yok etmeye çalışın, yerine sevgi, şefkat ve merhamet gibi içinizi açan, kalbinizi ferahlandıran duygulara yer verin.
Diğer yandan iki sene boyunca size "çektirmiş" olsalar bile, artık onlar geride kalmış, maziye karışmış. "Zeval-i elem lezzettir" demişler. Acının, sıkıntılı günlerin geçmesi, bitmesi ve geride kalmış olması insana lezzet verir.
Unutmak, içinizden silmek, kalbinizden kazıyıp atmak size lezzet verir, mutluluğunu arttırır. Yuvanıza, eşinize ve çocuklarınıza karşı daha neşeli, daha sevinçli ve daha sevimli olursunuz.