Engin Ardıç, Ahmet Altan'a fena çaktı

Engin Ardıç, Ahmet Altan'a fena çaktı

Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, Taraf yazarı Ahmet Altan'a üstü kapalı bir şekilde 'eşek' dedi.

Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, bugünkü yazısında Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan'a üstü kapalı bir şekilde 'eşek' dedi.

Solcu yazarları eleştirdiği 'Hepten eşek olmayan her solcu' başlıklı yazısında, isim vermeden Ahmet Altan'a çakan Ardıç, yazısına "Hani şu 'çaresiz, sıkıntılı ve derbeder' olduğu söylenen iktidar partisi var ya..." diyerek başladı ve bu sözlerin sahibini isim vermeden 'hepten olmasa da biraz eşek' ilan etti.

Engin Ardıç isim vermedi ancak, bu sözlere, Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan'ın üç gün önce kaleme aldığı 'Roller değişirken' başlıklı yazısında yer verdiği gözlerden kaçmadı. Altan 18.03.2011 tarihli yazısında aynen şu ifadeleri kullandı; "İktidara geldiğinden beri AKP’yi hiç bu kadar çaresiz, sıkıntılı, derbeder görmemiştik..."

Yazdığı yazılarla özellikle solcu kesimin büyük tepkisini çeken Ardıç'ın kullandığı bu tanımlamaya Ahmet Altan'ın nasıl bir cevap vereceği merak konusu oldu.

İşte Engün Ardıç'ın Ahmet Altan'a dolaylı yoldan eşek dediği o yazızı...

Hepten eşek olmayan her solcu!

Hani şu "çaresiz, sıkıntılı ve derbeder" olduğu söylenen iktidar partisi var ya...

Başbakan bir arkadaşı mahkemeye verip elli bin lira tazminat istediği için arkadaş da kılçığını böyle atmıştı hani...

Ana muhalefet partisi de öyle "derli toplu ve aklı başında" önerilerle gelmiş ki, şuncağızı vakitlice akıl edip söyleyebilseymiş vallahi bu seçimi kazanması işten bile değilmiş...

İşte o çaresiz, sıkıntılı ve derbeder iktidar partisi geçen gün meclise bir yasa tasarısı sundu. Derbeder olduğundan, kanun yapmaktan başka bir işe yaramıyor garibim.

Bu işin "formalite" yanı tabii, meclis çoğunluğu onda olduğuna göre tasarı çatır çatır yasalaşacak. (Sıkıntılı çoğunluk... "Endişeli modern" ya da "huysuz liberal" gibi bir şey...)
Bu yasaya göre, "sıkıyönetim mahkemeleri" tarihe karışacak.

Sıkı durun, yanlış işitmediniz: Sıkıyönetim olsa bile, sıkıyönetim mahkemesi diye bir şey olmayacak!

Kaldı ki, öyle "ota bota" da sıkıyönetim ilan edilmeyecek.

Kendini çok kurnaz sanan bazı basın çakalları bunu da denediler, iki yıl önce güneydoğuyu bahane edip hükümeti sıkıyönetim ilanına zorlamaya kalktılar. Hele bir kere ipler askerin eline bir şekilde geçsin, gerisi kolaydı... Hükümet bu ucuz numarayı yutmadı tabii.

Çok yakında çıkacak olan yeni kanuna göre, asker olmayan kişiler de askeri mahkemelerde asla yargılanamayacak! (Savaş durumu hariç... Sıkıyönetim demedik, savaş dedik.)

Askeri mahkemelerin ve askeri savcıların bütün işlemleri de Milli Savunma Bakanlığı'nın "gözetimine tabi" kılınıyor, yani sivil otorite devreye giriyor, askeri yargının "kendi başına buyruk" ayrıcalığı sona eriyor.

Bu yeni kanun, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa referandumuyla gerçekleşen değişiklikler yönünde. Çünkü mevcut durum anayasaya aykırı kaldı.

Hani şu "ayıların oylarıyla" yapılan değişiklik canım...

Oyu ne yazık ki sosyete zillileriyle eşit olan dağdaki çoban ve kısa bacaklı kıllılar böyle uygun görmüşlerdi.

İmdi... Hepten eşek olmayan her solcu, sıkıyönetim mahkemelerinin kaldırılmasını alkışlar.
Sivilin asker tarafından yargılanamayacak olmasını da alkışlar.

Çünkü yakın tarih boyunca bundan çok çekmiştir ve nihayet aklı başına gelmiştir.

Aklı başına gelmemiş olan ne mi yapar?

Birtakım dolandırıcılara sahte anketler yaptırıp yayınlayarak "AKP seçimi kazanamıyor, CHP-MHP koalisyonu görünüyor" yalanını kaktırmaya çalışır mesela... Çok değil, hepi topu iki buçuk ay sonra madara olacağını bile bile...
Eşeğin "şeddelisi" de ona buna yumurta atar. Liberallere atar, demokratlara atar, solculara da atar. Adalet Ağaoğlu'na bile atmaktan utanmaz.

Bu yazı kısa oldu, çünkü uzun lafa gerek yok. 

ROTAHABER

Etiketler :