Enerji Bir Sen'den Sivil Muhtıra
Enerji Bir Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul, referanduma sayılı gün kala klasgazete.com’a konuk oldu.
Enerji Bir Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul, referanduma sayılı gün kala klasgazete.com’a konuk oldu. Sorularımızı cevaplandıran Tonbul, anayasa değişiklik paketine tam destek verdiklerini ve sandıkta ‘evet’ oyu kullanacaklarını açıkladı. Tonbul, ‘evet’ nedenlerini ise şu şekilde sıraladı:
-Toplu sözleşme hakkı için ‘evet.’
-HSYK ve AYM’nin yapısına dokunulduğu için ‘evet.’
-Darbecilere zırh olan geçici 15. Madde kaldırılıyor diye ‘evet.’
-Kınama ve uyarma gibi disiplin cezalarına karşı yargı denetiminin işletileceği için ‘evet.’
İŞTE O RÖPORTAJ:
1-Anayasa Referandum sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye bugün tarihi bir fırsatın eşiğindedir. Demokratikleşme ve özgürlükler gibi artık dünyanın önünde saygıyla eğildiği bu önemli kavramları kendi topraklarında hayata geçirme fırsatını yakalamıştır. Bunun geri dönüşü yoktur ve olmayacaktır. O yüzden referandum sürecini önemsiyoruz sandıktan EVET çıkması içinde var gücümüzle çalışıyoruz.
2-Süreç başladığı andan itibaren diğer sendikaların sergiledikleri tavır hakkında neler söylemek istersiniz?
Diğer sendikalar anlaşılmaz bir tavır içinde. Bakıyorsunuz 12 Eylül’ün silindir gibi ezip geçtiği bilmem kaç yıllık sendikalar kalkmışlar Hayır diye bağırıyorlar. Genel Başkanları öldürülmüş ve 12 Eylül işkence tezgâhlarından geçmiş sendikacılar bunlar. Niçin hayır diyorlar çünkü ideolojik bakıyorlar. Birde kendi saltanatlarının bitmesinden endişe ediyorlar. Varlığını muhalif olmaya borçlu olanlar, millet adına, temsil ettiği işçi ve memurlar adına söyleyecek sözü olanlar bu kadar keskin bir tavır içine girmezler. Memur konfederasyonları yıllardır özlemini çektikleri toplu sözleşemeye, toplu sözleşme hukukuna geçmeleri konusundaki ifadeleri görmemezlikten gelerek daha doğrusu kendilerine sağlanan faydalardan ziyade Anayasa Mahkemesi ve HSYK’da yapılacak değişiklikleri bahane ederek toptan hayır kampanyalarını düzenlemelerini anlayamıyorum.
3- Referandumda EVET diyeceğini açıklayan ilk sivil toplum kuruluşlarından birisiniz. Neden EVET?
İnsanı merkeze alan bir sendikacılık anlayışını benimsiyoruz. Üyelerimizle empati yapıyoruz. Bizde onların içindeyiz, onlarla birlikte yaşıyoruz bırakın bir vatandaş olarak EVET demeyi bir memur sendikası olarak EVET deme zorunluluğumuz olduğuna inanıyorum ayrıca Memurların bu anayasa paketine evet demesi için çok önemli gerekçeleri olduğunu belirtmek isterim. Bir; çalışma hayatı boyutu ile toplu sözleşme hakkı ilk kez bu pakette yer alıyor İki; memura uyarı ve kınama cezası veriliyordu. Bu kararlar yargıya kapalıydı. Bu paket sayesinde ilk defa bu kararla yargıya açılabilecek. Üç; her memur ve her vatandaş, darbe anayasası ve Kenan paşa ile avanelerini koruyan geçici 15. maddesi bu paketten çıkarılıyor. Dört; Yargı reformu sayesinde HSYK ve YARSAV gibi kapalı devre çarpık demokrasi ile temsilden, 12 bin hakim ve savcıyı kapsayan geniş ve demokratik temsili hedefleyen bir yargı reformunun başlangıcı var. Anayasa Mahkemesi'nin bir siyasi partinin siparişlerini karşılıyor olmak veya kendilerini atayan Ahmet Necdet Sezer gibi nesli tükenmekte olanların devamı değil, hukukun üstünlüğünü sağlayacak yargı reformuna gidişte de önemli bir yol haritası var. Dolayısıyla, evet demek çok kolay. Evet demek için yüzlerce sebep var. Ama hayır diyenler kime destek olmuş olacak? bu soruya cevap aramak lazım. Bunun için PKK hayır denmesini istiyor.. ETÖ hayır denmesini istiyor.. Ve buna bağlı paralel bazı sendika ve siyasi partilerde hayır denmesini istiyor.. Hatta, Hayır'da Hayır vardır diye bütün ömrünü dine kapalı bir şekilde yaşayanların, dini bir kavramdan medet umması da bir amuda kalkma halidir. Amuda kalkanların Türkiye'nin geleceğini doğru okuması mümkün değildir. Önce ayakta durup Türkiye'ye öyle bakmak lazım."
4- Hayır Cephesine nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de devletin nimetleri üzerine oturan ve bu hakkın kendilerine tahsis edildiğine inanan bir sınıf var bunlar, cumhuriyetin, demokrasinin, siyasetin, toplumun kendi tekellerinde olduğuna inanıyor. Bu yüzden kendilerinin dışında kalan hemen herkes “öteki”dir ve rejim için birer tehlikedir. Hayattan ve dünyadaki gelişmelerden uzak, dar kalıplara kendilerini hapsettikleri için alışılageldikleri üstün sınıf, otoriter sınıf ve gardiyan psikolojisinden kurtulamadılar. Bu yüzden de demokratik hak ve özgürlüklerin belli sınıfların tekelinde olmayacağına dair yeni zihniyet ve bilincin toplumda gelişmesi, bunları rahatsız ediyor. Bu zihniyet sürekli ülkeyi bir korku ve yasaklar imparatorluğuna dönüştürdüğü içindir ki onların gözünde Türkiye, etrafı düşmanla çevrili ve her an içten ve dıştan işgale hazır bir ülke konumundadır. Aslında bugün anayasadaki kısmi değişimlere bile karşı çıkmaları bu korkunun sunucudur.