"Son iki sezonumu Fenerbahçe'de sakat sakat oynadım. Kulüp ne olduğunu bulamadı. Dünyanın her yerinden doktorlar geldi. Bana kortizon iğnesi verdiler. Bu yüzden kaslarım eridi. Doğru teşhis koyulsaydı çok daha iyi yerlere gelebilirdim"

Türk futbolunda iz bırakmış isimlerden biridir Elvir Boliç... Ülkemizde birçok takımda forma giyen Bosna Hersekli futbolcu kariyerinin zirvesine Fenerbahçe'de ulaştı. Golcü oyuncu Sarı-Lacivertli forma ile Süper Ligde 100 gol barajını aşan ilk yabancı olarak adını tarihe yazdı. Boliç, şu sıralarda Bosna-Türkiye arasında mekik dokuyor. Çünkü çok sevdiği istanbul'dan bir türlü kopamıyor. Öyle ki 4 gün önce iki kız çocuğu Eda ve Elisa'nın ardından üçüncü kez baba olan Boliç'in eşi istanbul'da doğum yapü. Bu kez bir oğlu olan Boliç, bebeğine Berk ismini verdi. Biz de Boliç ile evinin olduğu Kemerburgaz'da buluştuk ve kendisiyle geçmişi ve bugünü ile ilgili kısa bir söyleşi yaptık..

* Öncelikle Boliç şimdilerde neler yapıyor?

Bosnada inşaat işleriyle uğraşıyorum. 25 senemi futbolun içinde geçirdim. Biraz futbolu özlemek için uzaklaştım. Ama şimdi bu heyecan bana yeniden yavaş yavaş gelmeye başladı. Zamanı geldiğinde tekrar futbola döneceğim. Teknik direktörlük yapabilirim.

* Yıldız futbolcuların teknik direktörlük hayatında başarılı olamamaları konusunda ne düşünüyorsunuz?

Evet bu, dünya futbolunda da böyle. Nadiren bazılan çıkıyor, iyi futbolcu olmak hocalık için dezavantaj gibi gözüküyor. Bence daha az futbol oynamış ya da hiç oynamamış teknik adamlara bakarsanız daha hırslı oluyorlar.

Trabzon baskı altında

* Şampiyonluk yansı başa baş gidiyor. Fenerbahçe geçen sezon son maçta yıkıldı. Bu sezon şampiyon kim olur?

İki takımın da 5'te 5 yapacağını düşünmüyorum. Ama Fenerbahçe'yi biraz daha önde görüyorum, isteğim bu olduğu için galiba böyle düşünüyorum. Senelerdir şampiyon olamaması Trabzonspor'da baskı oluşturabilir.

* Futbolculuk geçmişine bakınca, duyduğun bir pişmanlık ya da keşke yapabilseydim dediğin bir olay var mı?

Tek üzüntüm sakatlığımın bana büyük sorunlar yaşatması oldu. Fener'de son 2 senemi sakat sakat oynadım. Bu sakatlığın ne olduğunu çözülmemesine hâlâ şaşkınım.. Dünyanın geldi ama bir türlü teşhis koyamadılar. Bana kortizon iğnesi vurdular. Bu yüzden kaslarım eridi. Sakatlığım teşhis edilse belki de farklı yerlerde olurdum. Yani o dönem Fenerde çok geriledim.

* Fener'den sakatlık yüzünden mi koptunuz?

Evet öyle söylenebilir. Daha sonra İstanbulspor'a gittiğimde ameliyat oldum. Depar atıp koşmaya başladım. Hatta o dönemde takımın başında Aykut Kocaman vardı. Bana 'Sana ne oldu. Bu yaşta nasıl böyle depar atabiliyorsun" deyip çok şaşırmıştı.

* Oğlunun futbolcu olmasını istermisin?

Bir yandan futbolcu olmasını çok isterim bir yandan da hiç istemem. Futbolculuk gerçekten zor bir iş. Ama o yapacaksa bir şey diyemem.

* Türkiye'ye bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi yabancı futbolcu sence kim?

Alex ve Hagi ön plana çıkıyor. Bireysel olarak Alex'in daha etkili olduğunu düşünüyorum. Hagi ise tam bir takım oyuncusuydu.

* Alex'in artıları neler?

Herkesten önce düşünüyor. Herkesin görmediğini görüyor. Ben Fener'de Okocha ile oynadım. Alex ile oynasaydım çok farklı olurdu. Bir forvet için onunla oynamak büyük bir avantaj. Keşke iyi zamanımda Alex gibi bir oyuncu yanımda olsaydı. Fenere bu tipte başka oyuncu gelmedi.

* Türk vatandaşı olma durumu var Alex'in. Kendisine isim öneriniz var mı?

İsim konusunda bir şey söyleyemem. Ama vatandaşlık alması Türk futbolu adına sevindirici. Tabii bunun bir yararı yok Neticede Milli Takım'da oynayamayacak Yine de güzel bir olay.

"Enver Cansun" ismini sevmedim

* Siz Galatasaray'a geldiğinizde Türk vatandaşı oldunuz. Hangi ismi almıştınız?

Bana o dönemde Galatasaray'da "Enver Cansun" ismini verdiler. Ama ben bu ismi pek sevmedim. Nüfusa ismimi Elvir Boliç diye kaydettirdim. Yani kimliğimde ismim Enver Cansun değil Elvir Boliç.

Türk futbolunda sabır eksik

Türk futbolundaki yanlışlar neler?

Türk futbolunda sabır yok. Misimoviç gibi oyuncuya 8 milyon euro para verip alıyorsun 4 maç oynamadan yolluyorsun. Sonra başka bir yabancı futbolcu Türkiye'ye gelmek istemiyor. Ya da gelince teminat mektubu istiyor. Buradaki beklentiler çok farklı. Mesela Beşiktaş Schuster'e Türk futbol sistemini anlatmalıydı. İspanya kafasıyla gelince sıkıntı çekti. Orada stres yok. Schuster'in davranışları normaldi ama Türkiye'de zorlandı.

Başkanlar fazla heyecanlı

* Başkanlarla aran nasıldı?

Ben Aziz başkanı biliyorum. Türkiye'de başkanlar kendi görevlerinin üzerine çıkıyorlar. Çok heyacanlılar. Soyunma odasına bir başkanın girmesi sadece Fenerbahçe'de değil her takımda oluyor. Altay ile 1-1 berabere kalmıştık.1995-96 sezonunda Ali Şen maç sonunda soyunma odasına girdi. Bu bir puan bizi şampiyon yapacak dedi. Herkes çok şaşırmıştı. Bunu hiç unutmuyorum. Biraz daha yurtdışına bakmak bu tip şeylerden uzaklaşmak gerekiyor.

Bugun.com.tr