CNN Türk Ayşenur Aslan'ın işine son verdi
Ayşenur Aslan'ın Cumhuriyet'e verdiği röportajın ardından ara verilen Medya Mahallesi'nin akıbeti belli oldu
Akif Beki ile CNN Türk'te yayınlanan Medya Mahallesi'nde gündemi değerlendiren Ayşenur Arslan'ın Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajın ardından işine son verildi. CNNTürk Genel Müdürü Barış Tünay "Ayşenur Arslan ile ayrılık kararı doğrudur" dedi.
KANALIN İMAJINA ZARAR VERDİ
Medyayı bir pavyon gibi gören ve kendisini "medya pavyonunun son bakiresi"olarak tanımlayan Ayşenur Arslan, Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda Akif Beki'yi hor görmek isterken aslında CNN Türk'ün duruşuna ve programının imajına zarar verdi. Ayşenur Arslan'ın işine bu nedenle son verildi.
EN SERT ELEŞTİRİ CUMHURİYET YAZARINDAN
Programın bittiğinin duyulmasının ardından ise en sert değerlendirme Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine G .Kırıkkanat twitter'dan yaptı. Kırıkkanat, twitter mesajında,"TV'lerde palyaçoların yanına gazeteci diye oturmayı reddetmekte ne kadar haklı olduğum, Ayşenur Arslan'a yapılan muameleyle doğrulandı. Televizyonlarda adam gibi adamlar adam olmayanların yanına çıkarak onları meşrulaştırmasaydı, bunlar yaşanmazdı" yorumunu yaptı.
İşte Ayşenur Aslan'ın işine mal olan o röportajdan ilgili kısım:
Ayşenur Arslan, Cumhuriyet'e verdiği mülakatta, programa Akif Beki'nin nasıl dahil olduğunu anlatmış ve şunları söylemişti:
"- Programınız “tatil”e girince el çektirilmiş, sürülmüş gazeteciler arasındaki yerinizi alacağınızı düşünmüştük...
- Öyle gibiydi.
- Neyse ki döndünüz. Ama yalnız değilsiniz. Akif Beki’yle program yapmama şansınız var mıydı, diye sormayacağım, saflık olur. Ben, sinirlerinizin bozulacağını bildiğiniz halde neden kabul ettiğinizi merak ediyorum; geçiminiz bu işe bağlı olduğundan mı, her şeye rağmen laf söylemeye devam etmek gerektiği inancından mı?
- Bunların hepsi ve hiçbiri. Aslında bana o dönem, çok açık şekilde Medya Mahallesi bitti deyip başka şeyler önerdiler. Yapmam, dedim. O zaman CNN Türk’teki varlığımın gereksizleşeceği söylendi. Tamam, dedim. Yani işsizliği, ekrandan uzak kalmayı göze almıştım. Programın iki kişilik hali de bundan sonra ortaya çıktı. Programa çıkmadan sekiz gün önce Akif Beki ismi geldi. Onunla ilgili çok bilgim yoktu, bir iki kere program yapmıştık, o kadar. Ekrana çıkabileceğim isim olabilir diye düşünmüştüm.
- Başka isim önerilmiş miydi?
- Bazı isimlere hayır demiştim. Aslında programı iki kişiyle yapmayı kabul edip etmeme konusunda hem kendimle çok mücadele ettim, hem yakınımdakilere çok danıştım. Herkes, “Bir şeyleri dile getirmek için ekranda olmalısın” dedi. Yaptığım işi bir misyon olarak görmüyorum. Hiçbir siyasi aidiyetim de yok. Yalnız bu mesele beni aşıp neredeyse misyona dönüşecek bir hal aldı, zamanla. Çünkü adalet arayışı medya tarafından görülmüyor ya da çalakalem yürütülüyor. Ben de bütünüyle yapamıyorum ama en azından, evimde, kanalda cezaevinden gelen yüzlerce mektup var, -sonradan örgütsel doküman yerine geçer mi bilmiyorum tabii- bunlar insana vicdani bir yük getiriyor.
- O halde bitti dendiğinde bir rahatlama olmuştur…
- İtiraf edeyim, oldu. Kolay kolay veremeyeceğim bir kararı benim adıma birileri vermişti ve sırtımdaki yükü benden almışlardı. Çünkü maalesef ben bu iş diye düşünüp onu işte bırakabilen biri değilim. Tek tek o insanlar ve çektikleri benimle yaşıyorlar neredeyse, o kadar ağır bir yük ki anlatamam."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.