Chomsky'nin Obama'ya bakışı

Chomsky'nin Obama'ya bakışı

Barack Obama’nın başkanlığı ABD için yeni bir başlangıç olacak mı?

Yeni başkan kendisinden beklenen değişimi ve umudu ne ölçüde gerçekleştirecek? Dünyanın cevabını merakla beklediği sorulara Noam Chomsky olumsuz yanıtlar veriyor. Amerikalı siyaset uzmanı ve dilbilimci Chomsky, Obama’ya yüklenen anlam nedeniyle oldukça tepkili. Chomsky, Obama’nın beklenen değişimi gerçekleştiremeyeceğini ve kendisine inananları hayal kırıklığına uğratacağını söylüyor.

»Jimmy Carter, George Bush, Bill Clinton, W. Bush ve Barack Obama. Bu isimler umut ve değişim için size bir anlam ifade ediyor mu?

Hayır, tam tersi. Saydığınız tüm bu beş isim birbirinin birer kopyası. Aralarında kesinlikle bir fark yok. Sadece birini -Jimmy Carter- saydığınız isimlerin biraz dışarıda tutabiliriz. Carter demokratların kongresine konuşmacı olarak çağrılmadı. Çünkü Carter’ın söyleyecek çok şeyi vardı ve bu gerçekler birilerini rahatsız edecekti.

»Ne ima etmeye çalışıyorsunuz?

Carter, başkanlık görevinden ayrıldığından beri demokrasi, özgürlükler ve insan haklarının gelişmesi için çalışıyor. Galiba birileri bu kavramlar üzerine yapılacak konuşmaları dinlemek istemedi.

»Obama insan haklarına saygılı olacağını açıkladı. Bunun yanında Irak’taki işkenceleri destekleyen CIA emeklisi John Brennan’ı terörle mücadelenin başına getirdi. Obama bir şahin mi yoksa bir güvercin mi?

ABD’nin imajını ve saygınlığını yerle bir eden Bush ve kadrolarından kim seçilirse seçilsin -Mc Cain hariç- tüm başkanlar uzak durmaya çalışırdı. ABD’nin dış politikasında şüphesiz ki bir değişiklik olacak. Bill Clinton döneminin merkezi politikalarına geri dönülecek. Bu nedenledir ki Obama, Clinton döneminin birçok ismine kadrosunda yer verdi. Brennan’dan daha önemli isimler var. Mesela Joe Biden. Biden, senatodaki Irak savaşı savunucularının önde geleniydi. Ya da Obama’nın genelkurmay başkanı Rahm Emanuel gibi. Emanuel, Irak savaşının sözcülerindendi ve aynı zamanda derin Washington’un ta kendisiydi. Obama’nın arkasında yatırım bankaları, finans ve endüstri sanayi bulunuyor. Bu göstergeler Obama’nın kimlere sadakat göstereceğine işarettir. Obama’nın farklı olacağı kuru bir söylentiden ibaret.

»Demokratların kendi içindeki farklılığından korkuyor musunuz?

Wall Street gazetesi Rahm Emanuel’e parti içinde silahlanma harcamalarının azaltılması yönündeki tartışmaları sordu. Aldığı yanıt Obama’nın pragmatik davranacağı ve kendisini bu yöndeki radikal eleştirilere karşı koruyacağı şeklinde oldu. Bunun yanında Obama’nın en önemli ataması ekonomi alanında oldu. Clinton döneminin Beyaz Saray sekreteri Laurence Summers ve Robert Rubin ile mali krizi aşmaya çalışacak. Obama uluslararası ilişkilerde Dennis Ross ve Daniel Kurtzer gibi İsrail Şahinleri ile birlikte hareket edecek. Bu isimler ABD-İsrail ilişkilerini düzenleyen ABD-İsrail Halkları Dayanışma Komitesi (AİPAC) ile birlikte güçlü bir lobi oluşturuyor.

»ABD ile İsrail arasındaki ilişkileri belirleyen en önemli uluslararası lobiden bahsediyorsunuz?

Obama her konuştuğunda Kudüs’ün İsrail’in bölünmez başkenti olması gerektiğini söylüyor. Filistin konusunda Bush’un politikalarının da çok ötesinde şeyler söylüyor. Bu yönüyle BM kararlarını ihlal ediyor. Filistin ve İsraillilerin birlikte yaşayamayacaklarını söyleyip ayrılıkları körüklüyor. Oysa Birleşmiş Milletler kararlarında birlikte yaşam vurgulanıyor. Bu nedenle Obama, BM politikalarının da gerisinde. Obama’nın web sayfasına girerseniz Ortadoğu konusundaki yaklaşımını görürsünüz. Filistinliler görmezden geliniyor, Filistinlilere hiçbir rol biçilmemiş. Obama, Gazze saldırılarındaki suskunluğunu resmen göreve başlamamasına dayandırdı, oysa aynı Obama Mumbai saldırılarında farklı tepki verdi.

»Obama’nın başkanlığını nasıl görüyorsunuz?

Bugüne kadarki tüm işaretler Obama’nın Bush’un ikinci iktidarı döneminde uyguladığı politikaların bir benzerini sürdüreceğini gösteriyor. Bush ilk döneminde aşırı sağ bir politika gütmüş fakat ikinci döneminde gelen tepkiler üzerine geri adım atarak daha merkezi politikalara imza atmıştı. Obama’nın çalışma arkadaşları henüz çok fazla şey açığa vurmadı. Dikkatliler. Vitrinde birlik, değişim, umut gibi kulağa hoş gelen söylemler kullanılırken, arka planda ise Bush dönemi politikalarına devam edilecektir.

»Fakat Obama hiç değilse Guantanamo’yu kapatacak!

Obama daha önce yaptığı açıklamalarda dikkatli ve yavaş gideceğini açıklamıştı. Ülkemiz için kocaman bir utanç abidesi olan bu merkezi Mc Cain de kapattırırdı. Bu utancın sorumlusu cumhuriyetçiler dönüp arkalarına bakarlarsa Guantanamo’da ve başka cezaevlerinde ne tür miraslar bıraktıklarını görür. Burada Donald Rumsfeld’i tek başına suçlamak kolay. Fakat bu kararları o tek başına almadı ki. Bu utanç politikalarından dolayı hiçbir sorumlu bir tahkikata uğramadı. Olayın gerçek failleri cezalandırılmadı.

»Obama’nın yemin törenine Rick Warren gibi çok sayıda önemli evangelist lider katıldı. Ne anlama geliyor bu?

Warren, evangelistlerin doğal lideri konumunda. Her iki ABD’liden biri dünyanın ancak bir-iki bin yıllık bir geçmişe sahip olduğuna inanıyor.

»Obama’nın kararları üzerinde din ne derece etkili olacak?

ABD’nin kuruluş hikâyesinden bu yana politikaları hep öngörü üzerine kuruldu. Yapılan her şey tanrının isteğine yoğruldu, tanrı istedi diye gerçekleştirildi. ABD kendi içinde kutsal bir devlet vurgusunu işledi. Kızılderilileri öldürmeleri dahi tanrıya atfedildi. Başkandan başkana bu durum süregeldi. Tanrının misyonu yerine getirildi anlayışı egemen kılındı. 30 yıl öncesine kadar hiç kimse ABD politikalarını eleştirmeyi aklından dahi geçirmezdi. Geçmişte partiler kendilerine oy toplamak için dini öğelere ağırlık verirdi. Kendilerinin seçilmesini tanrının buyruğuymuş gibi sunarlardı. Birçok başkan din konusunda benim gibi düşünürdü fakat seçim dönemlerinde halka yaranmak için dinsel öğelere başvurdu. Kendilerini inançlı biri gibi sundu. ABD seçimleri birer pazarlama operasyonudur. Her yıl halkla ilişkiler endüstrisi en iyi reklam çalışmaları için ödül verir. 2008 ödülünü Obama’nın seçim kampanyası kazandı. Seçim çalışmaları kozmetik ürünler gibi pazarlanır oldu. Ha diş macunu almışsın ha başkan seçmişsin.

»Yeni başkan, bir sosyal hareketlilik ile değil, profesyonel bir reklam kampanyasıyla geldi. Kimdir Obama?

Obama kendisini belirsizlikler içinde bırakmaya meraklı. Başlangıçta kendisiyle birlikte yeni bir sayfa açılacağını söyledi. Seçim çalışmaları döneminde bu vaadini günbegün uygulamaya başladı. Kendisiyle ilgili beklentilerin canlı kalması için çabaladı. Irak savaşına karşı duruşuyla ABD’li solcular Obama’yı destekledi.

Şimdi karşı mı peki? Obama için Irak savaşı sadece stratejik bir hataydı. İlkeli biri savaşın toptan yanlış olduğunu söyler, sadece stratejik gerekçelerle karşı durmaz. Stalingrad savunmasından sonra Nazi subayı ‘daha fazla uzağa gitmek hata olurdu’ demişti.

»Obama’yı Nazi generaliyle mi karşılaştırıyorsunuz?

Hayır, ama Obama’nın savaş karşıtlığı ilkeli olmaktan başka her şeydir. Bizim için neyin iyi olduğuna kendi karar veriyor. Bizim askerleri savaş bölgelerine ve Gazze’ye göndermek istemeyebileceğimizi anlayamıyor.

»Obama yönetime gelir gelmez İsrail-Filistin sorunuyla karşılaştı. Nasıl davranmalı?

ABD ilk olarak kendisini dünyadan izole eden kararlar almaktan vazgeçmeli. Politik çözümlerin bulunması için olası politikalar üzerinde durulmalı.

»Hamas’ın roketli saldırıları da suç!

Doğru suç ve politik olarak da aptallık. Ama bu İsrail’in Filistin’e saldırması için bir haklılık vermiyor. Roketlere karşılık İsrail inanılmaz bir koz elde ediyor. Bu konuda uluslararası bir çözüm kabul edilmeli ve Filistin devletinin kuruluşu ilan edilmeli.

»Söylediklerinizde ciddi misiniz?

İsrail’in 2000 yılında Lübnan’dan geri çekilmesiyle birlikte Hizbullah roket saldırılarını durdurdu. 2006’ya kadar bir tek roketli saldırı dahi gerçekleştirilmedi. Hamas’ın saldırıları İsrail’in suç işlemesi için bir bahane oldu.

»Hamas lideri Halid Meşal İsrail saldırılarını Holocaust olarak değerlendirdi. Bu karşılaştırmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu değerlendirme çok anlamsız. Srebrenica’yı soykırım olarak görebiliriz, ama Gazze’yi Srebrenica ile karşılaştıramayız. Gazze’yi olsa olsa Varşova gettolarında yaşananlarla kıyaslayabiliriz.

»Siz genç bir Siyonistken de İsrail ve Arapların ortak yaşayacağı bir federasyonu savunuyordunuz...

O zamanlar, 1940’lar ve sonrasında 1967’lerde bu fikir gerçekçi bir vizyondu. İsrail devleti federasyonu destekliyordu ve gerçekleşmesi için de çaba gösterdi. Bugün İsrail derin devletinin bu fikre karşı olduğunu biliyoruz.

»Uluslararası barış gücü Gazze’ye gitmeli mi?

Askeri birliklerin İsrail’e konuşlanması gerekiyor. İsrail saldırgan ve Gazze’yi kuşatmış durumda.

»Gençliğinizde İsrail’de yaşadınız mı?

Eşimle ben İsrail’de yaşamak için çok düşündük. Fakat gelişmeler planladığımız gibi olmadı. Her şey planladığımızdan farklı gelişti. Bugün ABD’de yaşayan Yahudi gençler İsrail’e sırt dönüyor. İsrail devletinin politikalarında değişiklikler yapması lazım, gençleri ve dışarıdaki Yahudileri tekrar kazanabilmesi için.

»Yazılarınızda entelektüel savunmadan bahsediyorsunuz. Nasıl olacak bu? Hepimiz Marx okumalı mıyız?

Bilmek istediğinizin birçoğunu -örneğin İsrail’in saldırıları üzerine- medyada bulabilirsiniz. Ama önemli olan bu bilgilere doğru bakabilmeyi bilmektir. Çoğu insan şöyle düşünüyor: Bir devlet saldırıya uğruyorsa kendisini savunabilir. Peki, soruyorum size. Nazi Almanya’sı partizanlara karşı savaşırken haklı mıydı?

»Ama İsrail Nazi Almanya’sı değil ki!

Elbette değil. Ama önemli olan prensiplerdir. İsrail bir saldırgan devlet.

»Siz medya dünyasının vicdanısınız. Entelektüeller ne yapmalı, ödevleri neler?

Entelektüeller bir avuç konformizm uğruna iktidarlara teslim oluyor. İktidarları destekliyor. Tarih yazacak olanlar entelektüellerdir ama onlar çoğunlukla yanlış yolu tercih ediyor. Söylem ve uygulamalar birbirini tutmuyor.

Hans Morgenthau bu nedenle haklı olarak entelektüelleri iktidar gücünün sözcüleri olarak isimlendiriyor.

»Ama onurlu entelektüellerden de bahsedebiliriz. Anna Politkowskaja’yı ve diğer Rus gazetecileri bir düşünün!

Eleştiren insana İncil’de beri tahammül edilmemiştir. İncil incelendiğinde görülecektir ki peygamber o dönemde de krallara karşı gelmiş, onlara itiraz etmiş, kralların vicdanlarıyla hareket etmelerini istemiş… Bugün biz onları eleştirel entelektüeller olarak tanımlıyoruz. Peygamberler eleştirel tutumlarından dolayı çöle sürüldü ya da hapse atıldı. Yüzyıllar sonra itibarları iade edildi. Ama yaşadıkları dönemde değil, çok sonraları. Muhalif entelektüeller çok kötü muamele gördü her zaman, tarihsel bir gerçek bu. Günümüzde de bu durum devam ediyor. Rusya’da da böyle Batı dünyasında da benzer bir durum söz konusu. 1989’da El Salvador’da 6 Hıristiyan entelektüel din adamı ABD destekli ölüm tugayları tarafından öldürüldü. Kimin aklına geliyor bugün öldürülen o insanlar. Oscar Romero bugün kimin aklında?

»Kendinizi peygamber gibi mi hissediyorsunuz?

Geçmişte peygamberlerin yaptıkları bizim bugün yaptıklarımızdan pek de farklı değil. Sevgiyle ülkelerine hizmet ediyorlardı.

»Chomsky’nin Amerikan rüyası nasıl görünüyor aradan geçen 70 yıla rağmen?

Ütopyalara ve rüyalara çok fazla inanmam. Ama ABD’nin daha fazla demokratikleşmesini isterdim. ABD halkının hükümetlere karşı hissettiklerini açıkça dile getiremediklerine o kadar eminim ki. Halkın kendi öz bilinciyle seçimleri yapmasını isterdim, seçim kampanyalarına seçim endüstrisine teslim olmadan halkın başkanları seçmesini çok isterdim. Doğrudan demokrasi yerine endüstri demokrasisi geldi. Medyanın ekonominin, sanayinin tutsağı olmuş bir demokrasi.

»Peki nasıl olmalı?

ABD ileriye doğru atılmış bütün adımlar yukardan hediye edilmedi, aşağıdan mücadeleler ile kazanıldı.

»Babanız Ukrayna’dan, tüm dünyanın en muhafazakâr ülkesi olarak tanımladığınız ABD’ye göç etmiş. ABD’yi seviyor musunuz? Burada yaşamaktan ve ABD’li olmaktan gururlu musunuz?

Sevgi iki insan arasında olur. Bir insanla herhangi bir soyut nesne arasında olmaz. Yönetim biçiminizden çocuklarınızdan gururlanabilirsiniz. ABD’nin özgürlükçü yapısından dolayı mutlu olabilirsiniz. Ama gurur duyuyor muyum? Hiç böyle bir şey demedim. Ama elbette mutluyum, insan haklarının geldiği aşamadan, düşünce özgürlüğünün kat ettiği gelişmelerden. Gurur farklı bir şey.

»ABD’li olmaktan mutlu musunuz?

Elbette yoksa başka burada nasıl yaşayabilirim ki.

»Siz dilbiliminde devrim gerçekleştirdiniz. ABD’nin en ateşli muhaliflerindensiniz. Onlarca kitap yazdınız. Toplantılar, paneller, yazılar, konuşmalar… 100 yaşınıza basacağınız 2028’de sizden geriye neler konuşulmasını isterdiniz?

Eğer kibirli bir alçakgönüllülük olarak değerlendirilmeyecekse: Öldükten sonra nasıl anılacağım umurumda değil.

Kaynak: www.merkur.de/interview/wer ist Obama?