Birand Aydın Doğan'ı kandırıyor

Birand Aydın Doğan'ı kandırıyor

Birand'ın köşe yazıları öteden beri rezaletti, iyice berbatlaştı. Yalandan yazıp, duruyor.

Birand miadını tamamladı...

"Adam"ı seviyorum da, yine dayanamayacağım. Konumuz, Mehmet Ali Birand...

Öncelikle TV haberciliğine başladığımda, birlikte çalışmasak da tarzıyla, haberciliğiyle örnek aldığım tek isimdir.

Hâlâ da Birand'lı Kanal D Ana Haber'i diğerlerine tercih ederim. Birand'ı hem haberci hem de insan olarak çok severim.

Ama gelin görün ki, Birand fikren yaşlandı. İş yapmadan ya da "hep bana hep bana" tarzı işlere daha çok vakit ayırarak, çalışıyor görüntüsü vermeye başladı. Başka işlerden çalışmaya vakti kalmadı.

Birand'ın köşe yazıları TV'ciliğinin tersine öteden beri rezaletti, iyice berbatlaştı. Yalandan yazıp, duruyor. Belki sadece telifi için, bilemiyorum!

TV'de ise yılların sağladığı karizma kadar, "muhabir ruhu"nun sağladığı avantaj ve karşısında doğru dürüst hard-news'çu anchor rakip olmamasından ötürü hâlâ iyi durmayı başarıyor.

Ama nafile!

Birkaç yıl önce Birand'a çok ama çok kızdım. Aleyhinde yazılar yazdım.

Ama sonra çok üzüldüm...

Çünkü fark ettim ki, hatalarını bilerek değil, "dünyadan bihaber" olduğu için yapıyor. Zaten yıllar önce beni kızdıran hatasına uyandı çünkü artık kendi başlarına gelmeye başladı. Çapı yetmediğinden "bugün bana yarın sana"yı göremedi.

Ama çok geç ve ben artık Birand'a kızmıyorum, üzülüyorum!

Mesela artık biliyorum ki, Birand'ın gazete okumaya, TV seyretmeye kısacası dünyada ne olup bittiğini öğrenmeye ayıracak vakti yok. Bu yüzden haber toplantılarına "yüzeysel" bilgi sahibi olarak giriyor ya da canlı yayında konuğundan bir şey duyduğunda normal gazetecinin 20 yıldır bildiği şeyi gerçekten ilk kez duyduğundan "yalandan" değil, gerçekten şaşırıyor.

Bütün bunları fark ettiğim gün, Birand'ı çocuk oyunlarındaki gibi "aldan buldan" ilan ettim ve rahatladım. Artık ne yaparsa yapsın kızmıyorum, varlığı bile "eski günlerinin hatırına" bana huzur veriyor.

Birand'ı Birand yapan, yeni yeteneklerin kompleksiz önünü açmasıydı. Mesela Uğur Dündar hep kendisini sevdi, Birand ise yanındakilerin parlamasına hoşgörüyle baktı. Zaten akıllı adamın yapması gerekeni yaptı. Çünkü bu alemde "ne kadar star yaratırsanız, kendiniz de yönetici olarak o kadar starlaşırsınız" kuralı geçerlidir.

Ama günümüzün Birand'ının artık Uğur Dündar'dan farkı kalmadı. Tek derdi kendi koltuğunu korumak oldu.

Biz buna "fikri yaşlılık" diyoruz.

Doğan grubu başına gelenlere baktığında, hükümeti suçlamadan önce, aynada kendisine de bakmalı.

Birand'a kuruluşunu beceremediği CNN Türk'ü tekrar nasıl teslim ettiğini masaya yatırmalıdır. Sorun, grubun her yüzeyine nüfuz eden "dinozorlaşma sorunu"dur.

Yöneticilikte kendisine bile hayrı olmayan "içi geçmiş Birand'a kanal teslim eden bir yapı", zaten intiharı göze almış demektir. Başkalarının düşmanlığına ihtiyacı yoktur.

Birand'ın habercilik finali rahmetli Bülent Ecevit'in siyasi finaline benzeyecek gibi görünüyor.

Birand, Aydın Doğan'ı kandırıyor...

Mehmet Ali Birand önceki gün Posta'daki köşesinde şöyle yazmıştı:

"Doğan medya grubuna kesilen yaklaşık 3 milyar dolarlık cezanın içerideki olumsuz yankılarını bir yana bırakın, ben size bugün uluslararası alanda, Türkiye'ye nasıl büyük zarar vermeye başladığını anlatmak istiyorum..."

Arkadan da sallayıp duruyor.

Aydın Doğan'ı şiddetle uyarmak istiyorum. Bu tipik bir "patrona yalakalık" ve "AB nezdinde ben gerekli girişimlerde bulunuyorum" yazısıdır ve palavradır.

Birand'ın gücü yetmez...

AB veya ABD asla Türkiye'deki medya-hükümet kapışmasıyla, üzerine gidip, baskı yapacak kadar ilgilenmez...

Emin olun Aydın Doğan'ın başına gelen haksızlık kimsenin umurunda değildir.

Örneklemek gerekirse...

Benzerlerini Putin Rusya'da, Berlusconi İtalya'da yapıyor.

Yaptıkları sadece gazetelere haber oluyor. AB raporlarına cümle olarak giriyor. Ama kimse elini taşın altına koyup, yabancı ülkedeki medya iktidar ilişkilerine burnunu sokmuyor. Putin de, Berlusconi de bildiğini okumaya devam ediyor...

Yani umurlarında değil.

"Aydın Bey bunları belki bilmez" diye de, grup içindeki biraz yurtdışı tozu yutmuşlar "gazlama" yapıyorlar.

Hepsi palavra!

Bunlara inananın başına daha çok gelecek var demektir!

İnanıyorum ki, o grupta hâlâ en aklı başında olan Aydın Doğan'dır. Tabii, yöneticileri onun da aklını başından almazlarsa!

Hakan Aygün Bugün

Etiketler :