Beşiktaş'ta bir hamam vardı!
Mimar Sinan'ın inşâ ettiği hamamı benzin istasyonuna çeviren zihniyet...
Beşiktaş Hamamı’nın bânisi Sadrazam Rüstem Paşa’nın kardeşi Kaptan-ı Derya Sinan Paşa’dır.
(+) |
Kabri Mihrimah Sultan Camii haziresindedir. Caminin yapım tarihi 1555 olduğuna göre hamam da bu tarihlerde yapılmış olmalıdır. Beşiktaş Hamamı, Beşiktaş’ta, Barbaros Bulvarı ile Beşiktaş Caddesi’nin birleştiği yerdeki Barbaros Anıt Parkı’nın karşısındaki Sinan Paşa Külliyesi’nin bir parçası idi.
Yakup Ağa Hamamı’na benzer
Mimar Sinan’ın eseri olan hamamın erkekler kısmı geniş ve sekiz köşeli göbek taşı etrafında dört halvet ile üç sofadan mürekkepti. Bu tariften yola çıkan bazı araştırmacılar eseri Mimar Sinan’ın Samatya’da 1547 yılında yaptırdığı Yakup Ağa Hamamı’na benzetir. Denize doğru uzanan erkek ve kadınlar hamamlarından, erkekler bölümüne yapının arkasından, kadınlar bölümüne ise ona dik olan batı cephesinden giriliyordu.
Mimar Sinan Hamamı yıkılarak yerine benzin istasyonu yapıldı
1957 yılında Tophane-Beşiktaş yolu genişletilirken yıkılan hamam arsasının bir kısmı yola giderken, bir kısmının üzerine de benzin istasyonu yapılmıştı. Hamama, Beşiktaş İskele Hamamı dendiği gibi, Beşiktaş Deresi’nin üstündeki taş köprünün başında olduğu için bir vakit Köprü Hamamı da denmiştir.
Hamamcıların büyük can kaybı verdikleri bir mekândı
Reşat Ekrem Koçu, 1811 yılında çıkan bir yangının sabahında, müthiş bir yağmurun sele dönüştüğünü ve hamamı su bastığını söyler. Hamamın erkekler kısmında kalan bazı çalışanlar dışarı kaçarken, bazıları ise kapıları kapatıp yüksekçe bir yere çıkarak yağmurun dinmesini beklerler. Ancak yağmur şiddetini artırınca sel, hamamın kapısını kırarak içeriye dolar. Bu durumda içeride kalanların hepsi maalesef boğularak ölür.
Kör kazmanın kullanıldığı büyük vandal akını
Yıkılarak ortadan kaldırılan hamama çok üzülen Reşat Ekrem Koçu isyanını şöyle dile getirir: “Menderes imarı adı verilen ve Türk İstanbul’unun üzerinden korkunç bir tayfun, barbar Vandal akını gibi geçen kör kazmanın kurbanı sanat şaheseri bir yapı; yıkılması için zannederiz ki salahiyetli bir kuruldan yahut ilmî otorite bilinen bir şahıstan, fâni ceberûta hasisi pis kaygularla, zelil inkiyadın eseri bir höccet alınmış olacaktır. Bir dâhinin eseri olan bu hamam, yıktıranı ve yıkılmasına cevaz vereni, verenleri, o tüyler ürpertici vandalizmin yok ettiği ecdad yadigârı yüzlerce yapı ile beraber kıyamete kadar lanetle andıracaktır.”
Behçet Ünsal, hamamın yıkılması kararının alındığı Anıtlar Yüksek Kurulu’nun üyesi olarak konuyla ilgili kurulda yapılan tartışmaları isim vererek açıklar. Kendisiyle birlikte birçok kişinin, eserin yıkılmamasını savunduğunu, ancak kurul başkanı Tahsin Öz’ün ve yanındakilerin hamamın kıymetsiz bir yapı olduğu iddiasıyla yıkım kararını bir oy çokluğuyla aldırdıklarını söyler.
dunyabizim.com