Sezai ÇİÇEK
Yazılarıma aziz okuyucularımdan gelen mektuplar….
Yazılarıma aziz okuyucularımdan gelen mektuplar….
Bu çağda da mektup yazan okuyucu mu varmış demeyin hemen. Okuyucu mektupları dediysem bir nevi onlardan gelen olumlu ya da olumsuz mesajları kast ediyorum elbette!
Zaman zaman yazdığım ve çoğu kere içerik itibariyle. konudan konuya atladığım gibi bir izlenim sezilen yazılarıma, farklı şekillerde tepkiler verildiğini müşahade ediyorum. Öyle değişik yorumlar var ki bunlar bir yazı konusunu aşacak kadar geniş olmakla birlikte biz hülasa etmeye çalışalım.
Hülasa etmek dedimse, malumunuz her bir yazımızda günden güne konuşmalarımızda daha az yer işgal eden kelimeleri kullanıyorum cümlelerimde. Eleştirildiğim konulardan birisi de bu şekilde yazı yazmam (yazı yazmak da ne demekse, tıpkı bizim Çoğulhan kasabasında komşularımızın arazide ekili tarım ürünlerini sulama işi için “su sulamak” demeleri gibi bir şey) zaten.
Nitekim okuyucularımdan Süleyman bey, “Yahu kardeşim nedir bu yazılardaki üslubun öyle. Sanki ansiklopedik notlar okuyor gibi oluyor insan. Şu konuları herkesin rahatlıkla anlayacağı şekilde yazıpta bize detay bilgi vermesen olmaz mı yani” diye sitem ediyor ki haksız da sayılmaz hani! Neyse paragrafın başına dönecek olursak, yeni ve genç okuyucular için izah sadedinde yazalım bari “hülasa etmek” özetlemek demek…
Efendim tek muteriz okuyucum Süleyman bey olsa iyi, hele bir de Üveys kardeş var ki adeta “böyle dost düşman başına diyesi geliyor insanın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.