xxx12
Türkiye'de Müslümanlığın ideoloji partisi neden yok?
Girizgâh
Siyasi tarihimizin açıklayıcı model oluşturabilecek doğru aksını keşfetmek isteyenler için muhafazakâr modernleşme ile laik modernleşmenin iktidar çekişmesi imdada yetişir kuşkusuz, ama bu, özgürlük ve adalet davasına inanmış ideolojik mukavemetin, neden her defasında laik modernleşmeye karşı muhafazakâr modernleşmenin siyasal sığınağına koştuğunu anlamamızı kolaylaştırmaz.
Anglo-Saksonist ve Frankofonist liberal demokratların teşvik ettiği seküler kayıtsızlığa kulak asmayarak bu dünya ve ötesinin bütünlüğünü bozmayan güçlü hassasiyetle sorunlara çözüm aramayı usül seçmiş mücadele geleneği, neden kendi sözünü kendi siyasal diliyle ve araçlarıyla ifade etmek yerine, muhafazakâr modernleşmenin koruyucu kanatları altına sığınarak kendince sivil faaliyet enstrümanı gördüğü dernekçilikten fazlasına zihin yormaz?
Muhafazakâr modernleşmeciliğin yüz yıllık mücadeleden sonra laik modernleşmeyi altetmeyi başardığı mevcut koşullarda Müslümanlık içinde kapitalizme doğru yelken basmış temayülün ufuk çizgimizi karartan görüntüsüne rağmen de mi özgürlük ve adalet davası, kendi ideolojik kimliğiyle bayrak açacağı bir siyasi partiye sahip olmak yerine Müslüman kapitalizmi ve modernleşmesinin şemsiyesine medyun olarak gölgeli alanda gizliden gizliye kendini varetmeye çalışacaktır?
Tespit
Gizli bilgi veya komplo teorisi değildir: Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kimlik karnesinde pekiyilerle dolu not kutucukları küresel siyasi ve mali iradeyle tam uyum, mutabakat ve amaç birliğinden oluştuğuna ve iktidar partisi, kendi hüviyetini modernleşmeciliğin sağ ve muhafazakâr tarafına sağlam basmakla güvenceye aldığını düşündüğüne göre özgürlük ve adalet ideolojisinin, bu türden bir kitle partisi içinde kendi sözünü telaffuz edebileceğine verilecek en küçük ihtimal bile imkansız iyimserlikten kaynaklanıyor olabilir.
Son dönemde genel başkanlık düzeyinde öne çıkan farklılık imasına rağmen, politik genetiğindeki Abdülhamitçi modernleşmeciliği teşrih ve teşhir edemeyen Saadet Partisi'nin de özgürlük ve adalet davasının siyasal dili, üslubu, örgütü ve ideolojisine umut vadedemeyeceği anlaşılmıştır. Saadet Partisi de, bütün o “küresel iradeye uyumluluk” ya da “küresel hegemoniye muhaliflik” analizlerine karşın, liberal kayıtsızlığın teşvik ettiği söyleme uyarak ideolojilerin öldüğünü, sağ-sol kategorilerinin tarihin çöplüğünde aranması gerektiğini, yani ideolojik ayrışmaların anlamından ziyade, politik, pratik ve fiili olanın sunduğu karşıtlık imkanlarından çıkış bulmamız lazım geldiğini öğütlüyor. Ne Erbakan'ın, ne de Kurtulmuş'un Saadet'inde, masadaki sorunun tahlili bahsinde, mensubiyet listesine muhafazakârlardan sağcılara ve liberallere kadar geniş bir yelpazeyi not edebileceğimiz Abdülhamitçi siyasi gelenek ile, kendi yolunu ayırmış birkaç grup dışında sosyalist seçeneklerden sosyal demokratlara ve ulusalcı laiklere kadar tüm skalanın toplaştığı İttihat Terakkici siyasi geleneğin karşıtlığına ilişkin tek bir ipucu bile göze çarpmıyor.
Teklif
Şu halde, ne Abdülhamitçi ve muhafazakâr modernleşmeci, ne de İttihat Terakkici ve laik modernleşmeci olmayan özgürlük ve adalet ideolojisinin mukavemet dünyası, neden kendi siyasi partisini kurup kendi siyasi hüviyetini inşa etmek ve muhafazakâr hayat felsefesinin yarattığı çalkantı ve sarsıntıya karşın ayaklarını sımsıkı basabilen asil ve asıl kuvvet olduğunu tebliğe muhatap herkese göstermek yerine, sağ, muhafazakâr ve liberal kitle partilerinde maya tutmaya rağbet göstersin?
Özgürlük ve adalet davası, kitle partilerinin amaç, hedef, usül, yöntem ve araçlarından farklı bir üslup izleyecek ve iktidara erişme uğruna elindeki herşeyi pazarlığa tabi kılıp piyasaya sürmeyecek bir ideoloji partisine sahip olmalı ve bu parti vesilesiyle, her halükarda ahlaken ve vicdanen doğru olanı dile getirebilen 'hayırlı topluluk'un sâdık haberleri ve güvenilir davranışlarıyla halkın İslam'a ve onun iddialarına olan itibar, saygı ve inancını tazelemelidir.
Siyaseten doğruların karanlık, soğuk ve tekinsiz koridorlarında yolunu kaybetmemek ve her pazarlıkta parlayıp sönen anlık ışıldamaların kâzib aydınlıklarında muvazaalı, usulca ve sözde belli etmeden yol almaya çalışma zavallılığına düşmemek için Müslümanlığın ideoloji partisine ihtiyaç vardır.
Özgürlük ve adalet davası, bugüne kadarki siyasi tecrübeye bakarak dernek, vakıf girişimlerine sarılıp sivil toplum içinde durduğuna ve böylece siyasetin rekabet dünyasından uzak durmakla temiz kaldığına kendisini ikna etmekten vazgeçmeli ve siyaset alanında bir gövde oluşturmanın mücadeleye katacağı etki, güç ve muhtevanın yüksek manasına nüfuz edebilmelidir.