Mehmet Y. ULUTAŞ

Mehmet Y. ULUTAŞ

Trump’ı Anlamak!

Yazıya konuyla bağlantısı olduğunu düşündüğüm bir fıkra ile başlamak istiyorum. Fıkra bu ya adamın biri yolda giderken eski bir lamba bulmuş. Onu biraz kurcalayınca içerisinden sihirli bir yaratık çıkmış ve:

- Dile benden ne dilersen!

- Bana evimden başlayıp Aya kadar giden bir otoban yap.

- Bu ne biçim dilek? Makul bir şey istesene!

- Öyleyse bana kadınları anlama yeteneği ver.

- Abi otoban kaç şeritli olsun?

İşte Trump da aynen böyle anlaşılması çok güç bir lider. Bir gün bir şey söylüyor ortalığı birbirine katıyor, ertesi gün sözünden dönüyor veya sözlerini yumuşatıyor. Bir sonraki gün bazı ülkeleri ilhak etmek istediği gibi inanılması güç şeyler söylüyor. Beyaz Saray’da müttefik ülke liderine ayar veriyor, koltuğunu devraldığı eski ABD Başkanına aptal diyor, vesaire vesaire.

Aslında Trump bizzat birinci ağızdan işittiğim anekdotlara göre böyle gelgitleri olan birisi değil. Ama TV ekranına çıktığında veya gazetecilerle konuşurken, güçlü görünmek adına, bazılarına itici gelebilecek farklı bir karakter ortaya koyuyor ve bir şovmene dönüşüyor. Oysa günlük hayatında ailesiyle yakından ilgilenen, yardımsever, hassas ve fakat aynı zamanda dik duran ve dilinin kemiği olmayan bir fıtratı var. Habis ruhlu bir adam değil.

Trump pazarlık ve anlaşma yapma konusunda uzman olduğunu her fırsatta dile getiren deneyimli bir tüccar. Deneyimli diyorum çünkü batıp çıkmış bir ticaret adamı.

ABD politikalarını sadece Başkan’ın belirlemediği ve mevcut müesses nizamın ana hatları çizdiği herkesin malumu. Trump’ın kişiliğinden ve kurulu düzeni yıkacağına dair verdiği seçim vaadlerinden ötürü müesses nizamı biraz olsun değiştirme ihtimali var.

Gelelim Türkiye - ABD ilişkilerine…

Donald John Trump ile Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 yıllık bir geçmişleri olması ve birbirlerini artık daha iyi tanımaları TC için ciddi bir avantaj. Bu yakın ilişki Türkiye’nin ABD ile temas halinde olacağı bölge konuları olan Ukrayna savaşı, Yunanistan’a kurulan yeni ABD üsleri, Yunan adalarının silahlanması, Suriye, ve Filistin gibi meseleler için çözümler üretilmesinde fayda sağlayacaktır.

Ama ABD Başkanı kim olursa olsun Türkiye güçlü olmaya, kararlı durmaya, ekonomisini güçlendirmeye, kendi göbeğini kendi kesen, eli güçlü, dik duran ama diklenmeyen, milli duruşunu muhafaza eden, ve diğer müslüman ülkelere rol model olan bir devlet olmaya devam etmeli. Neticede bir devletin dış politikası o ülkenin çıkarları üzerine kurulmuştur. Şahsi dostlukların politikalara etkisi vardır ama çok da değildir.

Önümüzdeki dört (4) sene içerisinde dünya siyasetinin çok enteresan ve renkli geçeceğinden hiç şüphem yok. Gelişmeler hakkındaki yorumlarımı sizlerle düzenli olarak paylaşmayı hedefliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum