Haşim AKIN
Tefsir Mukabelesi
Bizim topraklar Ramazan ayında mukabele ile ayrı bir canlılık ve neşe yaşar. Gerçi son iki yılda corona salgını nedeniyle camilerde yaptığımız toplu ibadetler, eski neşesiyle yok. İki yıldır buna hasret kaldık.
Ancak ailelerde, radyo, televizyon internet gibi imkânlarla Kur’an sesi yeniden yankılanıyor. Annem ve babam gibi evde kalemli Kur’an kullananlar da başka bir teknolojik çözümün sahibi... İmkânı olan saatlerde camiler gene mukabele sesleri ile neşelenir. Kur'an okumasını bilen her Müslümanın bu ay takip ettiği bir hatim programı vardır. Kimi bitirir, kim yarı yolda dökülür. Ancak bir azimle “Bismillah...” der ve başlar.
Burkina Faso’da bu şekilde mukabele okunmaz. Buradaki Müslümanların Kur'an-ı Kerim’le olan iştigali, Kur'an'a olan yakınlıkları daha farklıdır. Büyük camilerin ekserisinde tefsir dersleri vardır. Kiminde sabah, kiminde öğle veya ikindi dersler başlar. Cemaat kadını ve erkeği ile dinlemeye gelir. Oturup dinleme şeklinde bizdeki gibi kurallar yoktur. Canı nasıl isterse, nasıl kendini rahat hissederse öylece oturur, hatta uzanarak da dinleyebilir.
Birçok Müslümanın düzenli olarak takip ettiği tefsir hocaları vardır. Bu münasebetle birçok kurum daha kısa mesai uygulamasına gider. Bu tefsir mukabelesi burada iki kişi tarafından icra edilir. Birisi o gün tefsiri yapılacak surelerin metnini okur. Diğeri ise bunu yerel dilde halka açıklar. Biraz önce öğle namazı için gittiğim camide namazdan sonra cemaat da çıkmamıştı ve ben camiden ayrılırken tefsir mukabelesi başladı. Elbette bu ders, saatlerce sürer. Bazı hocalar bir şekilde Ramazan içinde bu dersi bitirir. Bazıları kalan bir kısmını Ramazan'dan sonra tamamlar. Bazıları bir sonraki yıl kaldığı yerden devam eder. Anlaşabildiğimiz ortak bir konuşma dili olmadığı için mukabelenin hiç birini takip edemiyorum.
Ancak Kur'an ayı olan Ramazan'ı değerlendirme, Kur'an'la olan münasebeti artırma, bir de buna ilave olarak onu anlama faaliyeti tüm dünyaya örnek verilebilecek bir ibadettir. Böylesi numune bir faaliyetin adresi burada...
Ramazandan birkaç ay önce yolumuzun düştüğü ücra bir köyde, bir hoca efendiyle tanıştırdılar bizi. Evine ziyarete gitmiştik. Bahçesinde geceleri öğrencilerin ortaya ateş yakıp çevresinde halaka halinde Kur'an okudukları bir medresesi de vardı. (Evindeki beni çok etkileyen o manevi atmosferde bir çay içeceğiz inşallah) Mesela bu hoca o köyde yıllardır bulabildiği cemaate tefsir mukabelesi yaparmış. Burada bir âlimin ilmi kariyeri ifade edilirken onun ramazanda tefsir dersi yapmasından bahsedilir. Yani bu onun için bir kariyer göstergesidir.
Burkina Faso’da bu ibadet yukarıda da söylediğim gibi iki kişi tarafından yapılır. Hemen komşumuz olan Mali’ye geçince (beş yıl önce bir ramazanda burada bulunmak nasip olmuştu) orada üç kişi bulunur. Bunlardan birisi tefsiri yapılacak olan ayetleri tek tek okur. İkinci Hoca, tefsirini yapar. Yanında oturan üçüncü şahıs ne yapar? O da cümlelerde nokta ve virgüllerin konulacağı boşluklarda sürekli olarak onu “Evet, doğru, gerçekten, aynen...” gibi ifadelerle tasdik eder. Adamın görevi budur.
Bu bir hitabet kültürüdür. Sadece tefsir dersinde değil bunun dışındaki vaaz ve benzeri konuşmalarda da gene kürsüye iki kişi çıkar. Birisi konuşur, öbürü de onu tasdikleyerek ortama katkı sağlar. Bizdeki alışkanlıklara göre biraz garip olduğunu, ilginç bulduğunuzu hatta gülümsediğinizi biliyorum. Ama olayın kültürel boyutuna kilitlenip kalmayın.
Bunu bir örnek olarak Türkiye ya taşımak harika bir teklif olur. Düşünün bir kere; “Ramazan'da bazı büyük camilerde konunun uzmanı hocalar, bir Ramazan'da Kuran'ın tamamını bitirememiş olsalar bile belirli bir yere kadar tefsir dersi yapıyorlar.”
Hayali bile güzel değil mi?
Konya’nın yeni il müftüsü muhterem hocam buna ilk başlayan il olur diye bir duygu var içimde...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.