A. Kadir AYGAN
SEÇİM ÖNCESİ DERİN PİTBULLAR İŞBAŞINDA
Pitbul köpeği;sahibi tarafından boynuna tasma takılarak zincir veya iple bağlandığı zaman kimseye zarar veremez. Ancak; sahibi onu serbest bıraktığı zaman ne kadar azgın ve saldırgan oldunu yaşanan örneklerle bilmekteyiz.
Pitbul sahipleri, kendilerini savunmaktan aciz gördükleri anda,son çare olarak köpeğni karşısındakinin üzerine saldırtır.Köpek te köpekliğini yapar, sahibine olan sadakatini göstererek, hedefe saldırır.
Bahsetmek istediğim Pitbul köpeği, 1970 li yıllarda Ankara'nın Tuzluçayır semtinde doğdu. Çubuk barajındaki bir ''piknik''te doğumu kutlandı.1978 yılında ise, yetişkin bir Pitbul olarak Diyarbakır'ın Lice ilçesi-Fis köyü'nde kamuoyuna resmen tanıtıldı.12 Eylül 1980 Faşist Askeri Darbesi'nin zeminini hazırlamak için sahipleri tarafından ''sağ''a, ''sol''a saldırtıldı.Pitbul görevini layıkıyla yerine getirdi.
Tüm şartlar mevcudiyetini bulunca, planlanan darbe yapıldı.Darbeden kısa bir süre öncesinde, Pitbul geçici olarak, Suriye'nin başkenti Şam'a gönderildi. Orada emniyette olacaktı ve yeni planlar için yedekte bekletilecekti.Pitbul burada da boş durmadı,sahibinin uluslarası dostlarıyla ilişkiler kurdu,birçok yeni pitbul'u bir araya getirdi.
1980-1990 arası dönemde Pitbul'un başı Şam'da bağlı iken, ayaklarını Kuzey-Irak'a uzatı ve buradan, Türkiye sınırları içerisindeki bazı hedefleri tırnaklarıyla yaraladı.Çünkü; sahibinin ''teröre karşı mücadele'' bahanesiyle Kürt coğrafyası'nda bazı icraatler gerçekleştirmesi gerekiyordu.Siyasi ve eknomik alanda bire bin katması gerekiyordu. Askeri helkopterle, askeri ve resmi araçlarla uyuşturucu taransferi gerçekleştirmesi gerekiyordu.Olağanüstü Hal'i uygulamak, binlerce köyü boşaltmak-yakmak, binlerce insanı faili mechul yapmak hangi gerekçelere dayandırılacaktı?Pitbul'un saldırıları olmasaydı ''Derin'' sahip bunları hangi gerekçe ve bahaneyle gerçekleştirecekti?
Derin sahibin o dönemdeki kirli işleri ziyadesiyle kamuoyuna yansıdı.
Netice de;Ortam müsait olunca Derin sahip, Pitbul'un başını Şamdan geri aldı ve Marmara'nın güvenli bir adasında onu bağladı.Bağladı bağlamasına da, Pitbul oradan havlayınca Kuzey Irak'da gövdesi ve Türkiye'deki pençesi zaman zaman sivil ve resmi hedefleri yaralamaya devam etti.
Yukarıdaki satırlarda ''EZOP'' diliyle sizlere bir gerçeği anlatmaya çalıştım.
1970 li yıllarda bazı hain amaçlarla Derin devlet tarafından oluşturlan terör örgütü PKK,sahiplerinin de beklemediği bir ahtapot gibi her tarafa zehirli kollarını sardı.Sahipleri bu örgütü yakın hedeflerini gerçekleştirmek için oluşturmuşlardı. İçine de, TSK dan bazı istihbaratçı ajanlarını yerleştirmişlerdi. Örneğin; Pilot Necati, Kesire Yıldırım(Öcalan),Halil Hoca(Enver....),Kadri (soyadı Çelik olması gerekir)astsubay....Sahiplerinin tahmin ettiğinden fazlaca bir genişlemeye ve etkinliğe kavuşunca sahipleri, Süleyman Demirel'in ağzından itiraf etmek mecburiyetinde kaldılar''keşke devlet Öcalan'ı
Ankara'dan İstanbul'a bırakmasaydı,işini Ankara'da bitirseydi..''
PİTBUL(PKK)'Yİ ,CHP VE DERİN DEVLET EZELDEN BERİ KULLANIYORDU.
1980 öncesi ve 1990 lı yıllarda ne amaçla ve nasıl kullanıldığını ''Ezop dili''yle kısaca anlatmaya çalıştım.
Yıllar öncesinden başlayan kirli şer ittifakları bugün peyderpey ortaya çıkmaktadır.
PKK-CHP ''ittifak''ı yeni değildir. Buna ittiffak denilemez. Çünkü; PKK'nın CHP tarafından kullanılmasıdır. Bu kullanma/kullanılma 1980 öncesinden başladı.CHP mitinglerinde meydanlara kalabalıkları toplayanlar yine PKK'lılar idi.Ülkücü gençlerin CHP'lilere saldırılarında PKK'lılar kendilerini bir fedai yerine koydular.CHP'lilere kendilerini siper edip Ülkücülerle çatıştılar.Bunun karşılığında karakola/nezarete düşen PKK'lıları CHPli başkan ve milletvekilleri kurtardı.CHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemlerde, birçok PKK'lıyı devlet kurum ve kuruluşlarında, kilit mevkilerde işe aldılar.
Özellikle Ankara'daki bazı Alevi kökenli CHP milletvekilleri başkentte PKK'ya her türlü sorunlarında yardımcı oldular.Şahsen bu konularda tanık olduğum birçok örnek vardır.
Emin olmadığım, tanık olmadığım mevzularda kimseye ''iftira'' atmak edep ve terbiyemle bağdaşmaz.
Derin'lerin kaset operasyonuyla CHP'ın başına getirilen K.K. 'ın Hakkari mitinginde meydanları dolduran kalabalıklar PKK/BDP 'nın hile ve tehditle topladığı insanlardı.Bu gerçeği başka kaynaklardan da teyid ettirdim.O kalabalık Kılıçdaroğlu için oraya gitmemişti.PKK/BDP'liler her tarafa haber salarak;''yarın meydanda hepinizi görmek istiyoruz. Çok önemli konular konuşacağız'' demişlerdi.
PKK/BDP'nın amacı; CHP'yi Kürt coğrafyasına taşımaktır.
Örgütte hakim mevkilerde bulunanlar; CHP'yi kutsayan, Ergenekon devşirmesi alevilerden oluşmaktadır.
Japonya doğumlu,ASAB başkanı ve MHP'nin yönetiminde yer alan Prof.Dr. Ümit Özdağ,daha düne kadar AK Parti hükümetini Terörist başıyla
müzakere yürütmekle suçlamıştır.''yavuz hırsız'' misali, terörist örgütle girdiği kirli ilişki ve pazarlıkları örtbas etmek için dikkatleri başka taraflara çekmiştir.Görülüyor ki(belgelerle) Ümüt Özdağ'ın kendisi defalarca terörist örgütle görüşmüş ve kirli pazarlıklar yapmıştır.
Bugün MHP genel başkanının Diyarbakır'a gidip miting düzenlemek istemesi boşuna değildir.Biliyoruz ki; MHP Diyarbakır'da, JİTEM/ERgenekon desteğiyle sadece levhasını asabilmişti. Anlaşılıyor ki, MHP genel başkanı A.Öcalanı ipten kurtarmanın kredisinden ve Özdağ'ın PKK ile gerçekleştirdiği gizli/kirli ilişkilerden cesaret almaktadır.
Pitbul(PKK)dan zarar gören, korkan ''Kürt muhallefeti''nden bazıları da şer ittifakındaki yerlerini aldılar.Yıllardır PKK'ın zülmune uğrayan,''hain'',''ajan'',''işbirlikçi'' olarak adlandırılan PKK dışındaki Kürt ''siyasetmedarları''ve bazı oluşumlar, seçim arefesinde, kritik bir dönemde PKK'nın emrine girdiler. Bu çevreler, PKK'nın Kürt halkını yıllardır derinlerin çıkarı için,bir kum torbası gibi kullandığını idrak edemiyorlar mı?
Yakın zaman kadar, PKK'yı''Derin güçlerin taşeronu ve piyonu'' olarak gören bazı Kürt aydını,parti ve sivil toplum kuruluşu birden bire PKK'ya yanaştılar.Bu yanar-döner çevrelere sormak gerekir; ''ne değişti ki?'' Halbu ki; hergeçen gün,PKK/BDP-derin devlet ilişkileri gün ışığına çıkmaktadır.
DERİN ŞER GÜÇLERİNİN KORKUSU, SEÇİM VE SONRASI
Saflar ve niyetler netleşmiştir.
Seçim sonrasını zorlu ve çatışmalı bir süreç izleyecektir.
BDP-MHP,askersiz bir sivil(demokratik)anayasanın yürürlüğe girmesinden korkmaktadır.Türkiye bir demokrat ve sivil anayasaya kavuşursa, kandan ve çatışmadan beslenen bu kesimin elindeki istismar kozları alınmış olacaktır.
BDP ve Kandil'dekilerin son günlerde''asarım'', ''keserim'' tarzında tehditler savurması, İmralı'daki tarafından medya'ya servis edilen''kıyamet'' senaryolarının altında Sivil bir anayasanın yapılmak istenmesi yatmaktadır.Bu şer güçleri zaman zaman huzur ortamını bozmak, Ergenekon davasında gelinen aşamayı sekteye uğratmak için doğuda-batıda çatpat sesleri çıkartmaktadırlar.
Hain plan ve emmellerinin en büyük göstergesi ise; Sayın başbakan'a, Kastamonu ve Şırnak yolunda kurulan hain tuzaklardır.
Bir taraftan''büyük medya'' ile, bir taraftan da piyon ve tetikçiler vasıtasıyla Hükümete ve halka karşı sinsi bir psikolojik savaş yürütülmektedir.
Zamansız ve olmadık yerlerde girişlen terör eylemleri, Kandil-Silivri ve İmralı'nın planları gereği ve talimatları doğrultusunda yapılmaktadır.
Yıllardır ülkede estirilen terörden ve akıtılan kandan beslenenler kolay kolay bu ''yaşam kaynakları''ndan vazgeçmeyeceklerdir. Bunlar; terör ve kan üzerinden büyük bir ekonomik ve mali güce sahip oldular.Ülke topraklarını hergün bombalayan, devamlı operasyonda olan bir ordu ortalıkta görünmeyince asalak kesim rahatsız olmaktadır.
BDP, demokrasi ve özgürlükler söz konusu olduğunda acaip kıvırıyor. Demokrasi ve özgürlükler konusunda tartışmaların, çözüm önerilerinin gündeme geldiği dönemlerde cıngar çıkatmaktadır.
İmralı'daki terörist bir taraftan,''görüşmelerim devam ediyor, görüşmelerden bir sonuç çıkmazsa iç savaş çıkacak'' diyor,diğer taraftan kimlerle görüştüğünü açıklamıyor. Böylece; Mevcut Hükümeti ve devletin istihbarat teşkilatını töhmet altında bırakıyor.Silivri dekilerin avukatlığını yapanlara ''görüyor musunuz, bu hükümet teröristbaşıyla pazarlık yapıyor'' demek gerekçesini veriyor.
Aslında 30 yıldır aynı şer mihraklarıyla görüşüyor.Terör örgütü ve lideri, Rahmetli Turgut Özal dönemi hariç, hiçbir zaman normal, yasal devletle görüşmedi.Görüştüğü ve akıl danıştığı kişiler;Ergenekon sanıkları Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, MHP'li ve derin Ümit Özdağ, Alevilerin derin
kesiminden bazı şahsiyetlerdir.
Mevcut hükümet bugüne kadar attığı adımlarla doğru yolda olduğunu göstermiştir.''Çılgın proje'' denilen projenin kısa vadede Türkiye'ye getircebileceği faydala olmasa da uzun vadede Ülkeye çok büyük yararlar sağlayacaktır.
Özellikle sağlık alanında atılan adımlar halk tarafından takdirle karşılanmakta ve karşılanmaya devam edecektir.
Yasadışı, illegel çıkar amaçlı ve terör örgütlerine karşı takındığı onurlu tutum ve cesareti takdire şayandır.
Bu mantıklı ve inançlı cesaretin seçim sonrasında, sivil anayasa hazırlanmasında da gösterilmesi gerekir.
Pitbul'un ipi ele geçirilmişken, br daha kaçmasına fırsat verilmemesi önemlidir.
Ülke ve halk yararına atılan adımlarda, emin, cesur ve tavizsiz davranmak önemlidir.
Vatandaş olarak herkese büyük görevler düşmektedir; İyiyi, güzeli kötüden ayırmak hepimizin insani görevidir.
Futbol takımı tutarcasına Parti tutmak gericiliğ ve cahilliğnden sıyrılmalıyız. ''Sezar'ın hakkını Sezar'a vermeli'' yiz.
Her kim ki; bu ülkenin, halkın yararına bir çivi çakmışsa ona sahip çıkmalıyız. Boş vadler ile gerçekleşebilecek vaadler arasındaki farkı görmeliyiz.
Terörün ve teröristin sonu yoktur. Haramın bina olmaz..Bunlar birgün tarihin çöplüğüne gömülecektir.Yine yüzyüze bakacak olanlar bizleriz.
Tarihi birgün yaklaşıyor.12 Haziran,ülkeniz ve kaderiniz açısından, gelecek nesilleriniz açısından hayati bir öneme haizdir.
Elinizi vcdanınıza koyun ve öylece sandık başında görevinizi yapın.
Kandan, terörden ve kardeş kavgasından beslenen şer odaklarının tarihin çöplüğüne gömülmesi, Türkiye de daha da aydınlık bir dönemin başlaması umut ve dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.