Teslime Gülsen NURDOĞAN
Resulullah Efendimiz'in Cuma Günleri
Bugün Cuma… nurlu bir sabaha daha uyandık. Ama kıymetini bilene, şükrünü eda edene kıymetlidir Cuma. Güneşin Dünya üzerini aydınlattığı en hayırlı gün Cuma günüymüş. Az önce dingin bir su sesi gibi ezan okundu. "Essalatü hayrun minen nevm. Namaz uykudan hayırlıdır." dendi. Biz de bu sesi duyduk uyandık. Uykunun esiri iken vücudumuza enerji serpildi. Göz kapaklarımız otomatik bir makine gibi açıldı. Sonra kalbimiz ve beynimiz ezana tabi oldu.
Ezandan önce de sela vardı. Bu sabah bana Seladaki, "Seyyidel evveline vel ahirîn." cümlesi çok dokundu. "Evvelin ve ahirinin seyyidi sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem…" dedim ve cümleme nokta koyamadım. O Seyyidel mürselin, yaratılmışların en şereflisi, o güzeller güzeli, o pür edep Efendimiz dünyamıza teşrif etseydi dilimiz lal olur, gönlümüz pür iman olurdu. Bizler onun suretini görmedik ama vasıflarını kitaplardan okuduk. Her anını kaydetmiş sahabeler. Kirpiğini oynatmasını dahi. Öyle ki onun yüzünü uzun uzun seyredenler olmuş. Bunlardan birisi de Sevban radıyallahü anh imiş. O kadar çok bakmış ki Resulullah'ın yüzüne, sonunda Peygamberimiz aleyhisselam sormuş, "Niye bakarsın Sevban?" diye. "Efendim, canımın içi Peygamberim, sevgimden hasretimden bakıyorum. Ya bu yüzünü bir daha göremezsem diye endişeleniyorum. Cennete gitsem bile sen Cennetin neresinde olursun, ben neresinde olurum? Seni bir daha göremem diye korkuyorum!" demiş. Sevgili Peygamberimizin kitaplardan okuduğumuz evsafını düşündüğümüzde Sevban'ın bu hasretini daha iyi anlıyoruz. İnsanoğlu yaratılışı itibariyle iyi olanı seviyor. 'İyi' kavramı ise merhametli olmayı, nazik ve hoşgörülü olmayı içinde barındırıyor. Hz. Muhammed aleyhisselam beğenilecek her güzel vasfa sahip idi. Bu yüzden özündeki 'insan' cevherini yitirmeyenlerin gönlü Resulullah'a aktı durdu. Ve kıyamete kadar da böyle devam edecek.
Bugün Cuma fakat aynı zamanda bu akşam kandil gecesi de. Sevgili Peygamberimizin doğduğu gün, 12 Rebiülevvel bugün. Süleyman Çelebi rahmetullahi aleyh, yazdığı Mevlid kasidesinde;"Ol Rebiülevvel ayın nicesi/12. gece isneyn gecesi" diyerek buna vurgu yapmış. Bu yıl Süleyman Çelebi yılı aynı zamanda. Allah derecesini yüksek eylesin.
Efendimiz aleyhisselam cuma günleri boy abdesti alırdı. Her zaman temiz ve nezih olan Peygamberimiz cumaları temizliğe daha da ihtimam gösterirdi. O her zaman güzel koku kullanırdı. Fakat cuma günleri daha çok önemserdi güzel kokularla kokulanmayı. Yanından ayırmadığı misvakıyla dişleri pırıl pırıldı. Aişe validemiz Peygamberimizin dişlerini vasf ederken adeta aralarından ışık fışkırdığını söylerdi. Efendimizin Allah'ın kudsiyet atfettiği her şeye hürmeti vardı. Cuma günlerine hürmeti de bu yüzdendi. Hz. Peygamber buyurur ki: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet de cuma günü kopacaktır” (Müslim, “Cumʿa”, 18)
Sadaka vermek, hasta ziyareti yapmak, kabirleri ziyaret etmek sevgili Peygamberimizin cuma günleri daha ziyade yaptıkları şeylerdendi. Tırnak temizliği, vücut temizliği yapılarak cumaya hazırlanılmış olurdu. "Cuma müminlerin bayramıdır." buyurmuştu. Evs İbni Evs radıyallahu anh`den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26) Ebû Hüreyre radıyallahu anh`den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.” (Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26)
Cuma; toplamak, bir araya getirmek anlamındaki cem kökünden türeyen bir isimmiş. Müslümanlar cuma günü toplanıp namaz kılıyorlar ya! Cuma da toplantı günü anlamına geliyormuş. İşte o toplanma, cuma gününe ad olmuştur. Sevgili Peygamberimiz; Allah’ın cennette cuma gününe tekabül eden ve 'yevmü’l-mezîd' denilen günde kullarına kendisini ziyaret fırsatı vereceğini, bunun için onlara tecelli edeceğini bildirmiş. (İbn Kayyim el-Cevziyye, I, 369-372, 408-410) Başka bir hadisinde de bu günde yapılan duaların kabul edileceği bir icâbet saati bulunduğunu haber vermiştir. Cuma günü camiye gidip hutbe dinleyen ve namazı kılan kimsenin o gün ile daha önceki cuma arasında işlemiş olduğu günahların affedileceğini bildirmiş. (Buhârî, “Cumʿa”, 6, 19; Müslim, “Cumʿa”, 26) Bu günü önemsemeden üç cuma namazını terkeden kimsenin de kalbinin mühürleneceğini söylemiştir. (Ebû Dâvûd, Salât, 204).
Kurban bayramı arefesinin cumaya rastladığı senedeki Hac, 'hacc-ı ekber' (büyük hac) olarak anılır. Cuma birçok İslâm ülkesinde halen tatil günüdür. Osmanlı Türkiyesi’nde Tanzimat’tan 1935 yılına kadar hafta tatili cuma iken bu tarihten itibaren pazar gününe alınmıştır.
Sevgili Peygamberimiz, cuma günleri bazı dua ve surelerin okunmasını tavsiye etmiştir. Kehf suresi, Yasin ve Duhan sureleri bunlardan bazılarıdır. Ayrıca okunmasını tavsiye ettiği şöyle de bir duası vardır. Ey Gani, ey Hamid, ey Mübdiu. Ey Muid, ey Rahman ve Vedud olan Allah’ım! Beni helalinle iktifa ettir. Haramlara düşürme, Fazlınla ihsan ederek beni Senden başkasına muhtaç etme. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.