Recep KOÇAK
Ramazan'dan Bize Kalan
Seçim günü oy verme işlemi devam ederken kaleme aldığım yazımda seçim sonuçlarını “Olanda hayır vardır” diye özetlemiştim. Ak Parti’nin oy kaybedeceği anlaşılmıştı, hissedilmişti. Ama hükümeti tek başına kuramayacak kadar oy kaybını çoğu tahminci gibi ben de öngörememiştim.
Ak Parti’nin kimi tavırlarına, çevrelerinde olumlu izlenim bırakmamış, sevilmeyen bazı kişileri ısrarla aday göstermesine kızıp uyarmak isteyen seçmenlerden MHP’ye oy verenlerin bile böyle bir sonuç beklemedikleri anlaşılıyor. Onların bazıları yakın çevrelerine itirafta bulunup, “Ben, nasıl olsa Ak Parti yine tek başına hükümeti kuracak kadar oy alır, diye düşünüp uyarmak istemiştim, şimdi pişmanın” dedikleri biliniyor.
Ak Parti tek başına hükümet kuramadı ama hala Türkiye’nin en büyük partisi ve üretilecek çözüm formüllerinin merkezinde yer almak zorunda. Ak Parti’siz çözüm arayanların elleri koynunda kalmış durumda.
Bu Ramazan iftar sofralarının birinci konusu hükümet meselesi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun seçimlerin ardından, “Herkes rahat olsun. Bu ülke hükümetsiz bırakılmaz. Her şey kontrol altında” mealindeki açılamaları hem vatandaşı rahatlattı, hem de piyasaları normal seyrine döndürdü.
Suriyelileri yük olarak gören ve yüzünü ekşitenler mübarek Ramazan ayının merhamet ikliminde bile merhamet damarları çalışmaya başlamamış olanlardır. Komşumuzda yangın var ve oradan bazı insanlar canlarını kurtarmak için kapımızı çalmışlarsa, bize yakışan, “Ne halin varsa gör!” demek değildir. Bize yakışan Türkiye’nin yaptığıdır. “Gel kardeşim, misafirim ol. Ülkende yangın söndüğünde yuvana dönersin” demektir.
Bazı vatandaşların gözünü Tayyip Erdoğan nefreti öylesine bürümüş ki, bütün bir geçmişini, ecdadının tüm canlılara merhametle yaklaşan uygulamalarını ve tarihini unutmuş halde konuşuyor, Suriyelilerin varlığını sorguluyor.
Bize bu ayadan kalan evimizde birlikte iftar yaptığımız misafirlerimizin duasıdır. Verdiğimiz fitreler, zekatlar ve sadaklarla güldürdüğümüz yüzlerdir asıl kazancımız.
Deniz Feneri, İHH, Kızılay, TİKA, Diyanet Vakfı, İlim Yayma, Ensar, TÜRGEV, Cansuyu, Yardımeli, Genç Tebessüm ve Yedi Hilal gibi kuruluşlarımızın açtıkları iftar sofraları, yüreklerine dokundukları yetim ve yoksulların yüzlerine yansıyan tebessümdür ülkemizin zenginliği.
Fildişi Sahili’nde Deniz Feneri’nin iftarında misafir edilen bir çocuk, “Böyle bir sofrada ilk defa yer aldım, Türkiye’ye teşekkür ederim” diyordu. Tayland Patani’de, Bosna’da, Makedonya’da, Sri Lanka ve iftar sofraları açılan diğer ülkelerde ülkemizin hayırseverleri şükranla yad edildi. Son yıllarda Türkiye’nin şefkatli dokunuşu ve merhamet eliyle yüreklerine sürur konulan kardeş yüreklerden kopan samimi dualardır, bu Ramazan’dan geriye kalması gereken.
Hükümet kurulur. Yüzde 41 mutlaka ağırlığını hissettirir. Olmazsa seçimler yenilenir. Ak Parti’yi uyarmak için başka partilere oy veren ama dozu kaçırdığı için sonuçlara üzülenler geri döner. Türkiye’nin çıktığı kalkınmacı ve mazlum coğrafyalarla kardeşçe ilgilenen yürüyüşünden dönüş olmaz.
Ak Parti de diğer partiler de 7 Haziran’ın muhasebesini ciddi bir biçimde yapmalıdırlar. Bu muhasebeyi eksik yapanlar yenilenecek bir seçimde yerinde sayacaklardır.
Deniz Feneri iyilik hareketi 1996 Ramazanında çıktığı yolculuğun 20. durağındaydı. 20 Ramazan’dan beri milyonlarla yüreğe dokunuldu. 60 ülkede yardım faaliyeti yapıldı. Ülkemizin en ücra köylerinde yaşlıların, kimsesizlerin, yetim ve yoksulların elinden tutuldu. Deniz Feneri programını izlerken gözyaşı döken milyonlarca insan yüreklerindeki merhametin nasıl yeşerdiğini unutmadı. Onlara ekran başında yaşatılan duygu asla unutulmayacak. Onlardan birisi, yaşlı bir amca geçenlerde Çorum’da çıktı karşıma. “Deniz Feneri’ni ağlayarak izledik yıllarca” derken yine ağlıyordu.
20. yılına erişmiş Deniz Feneri iyilik hareketi başka başka iyilik hareketlerinin doğmasına da vesile oldu. Açılan bu çığırdan nice iyi insanlar yürüdü, nice dernekler, vakıflar kuruldu, nice kuruluşlar da kendine çeki düzen verdi, yoluna daha güçlü devam etti.
Deniz Baykal, TBMM’ye Başkan seçilmemeliydi. Çünkü onun Deniz Feneri’ne verdiği zararı yakından bilenlerdenim. Bir iyilik merkezine bu kadar zarar veren insanın o koltukta işi olmamalı. O yüzden İsmet Yılmaz’ın seçilmesine sevindim, yeni görevinde başarılar diliyorum. MHP Lideri Bahçeli’ye teşekkür ediyorum, Devlet’e yakışır olgunlukta davrandığı için.
Türkiye’nin yanı başında yangın sürüyor. Ülkemizin yükselişi engellenmek isteniyor, ayağına çelme takılıyor. Ama Türkiye her geçen gün daha fazla mazlum coğrafya ile ilgileniyor, büyük bir umutla gözünü bize dikmiş milyonların hayır duasını alıyor. O dualara “amin” diyelim. İyilik yürüyüşümüzde ayağımızı gazdan çekmeyelim. Allah her şeye Kadir’dir. O bize Vekil’dir, kâfidir.
recep.kocakk@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.