Atila ALTUNTAŞ

Atila ALTUNTAŞ

MİNARE YASAĞINDAKİ DERİN ŞÜPHE !..

Tüm dünya’da Müslümanların tepkisini çeken ve İslam Dünyasında yankılara neden olan  İsviçre’deki minare yasağı,  bu  ülkede yaşayan Müslümanların yol açtığı problemlere bir tepki mi? Yoksa Avrupa Derin Devletinin  zaten iç dünyasında  var olan faşist eğiliminin   Avrupa’da   hızla artan Müslüman nüfusa karşı, İsviçre üzerinden yaptıkları bir balans ayarı mı?

 Avrupa’nın sosyolog ve siyaset bilimcilerinin kısa bir süre önce sessiz, sedasız yaptıkları nüfus araştırmasında öyle bir rapor ortaya çıktı  ki; şimdiden Avrupalıları derin, derin düşünmeye sevk etti.

 Ortaya çıkan  rapor; İngiltere ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde  iltica ve çeşitli şekillerde göç yolu ile Avrupa Birliğini doldurmakta olan Müslüman nüfusun önümüzdeki 20 yıl içerisinde kıtanın karakteristik özelliğini değiştirecek nitelikte olduğu gerçeği.

 1998 yılında İspanya’da nüfusun sadece %3,2’si yabancı Müslüman ülkelerde doğmuş nüfustan oluşmakta iken, 2007 yılında bu rakam %13,4 seviyesine çıkmıştır. Avrupa’nın Müslüman nüfusu son 30 yıl içerisinde 2 kattan fazla artmış olup 2015 yılı itibariyle yine 2 kat daha artacağı ön görülmektedir. Avrupa’da son zamanlarda yeni doğan bebeklere en çok konulan isimler arasında, Muhammet, Âdem, Eyüp, Mehdi, Fatma, Emine ve Hamza yer almaktadır.

 Aynı rapora göre; Avrupa’nın beyaz nüfusunun düşük doğum oranı, Müslüman nüfusun kat be kat fazla doğum oranı ile karşılaştırıldığında, Avrupa kültür ve sosyal hayatı olarak tanımladığımız yaşamı radikal bir şekilde değişebilecek ve  bu karışık nüfus yapısı, eğitim, iş hayatı, sanat, politika ve daha birçok konuda kritik etkilere yol açabilecek nitelikte…..

 Daha birçok ilginç tespitin yer aldığı bu rapor Avrupa’nın derin devletini kara, kara düşündürüyor. Belki de İsviçre’de onaylanan minare yasağının ardında bu raporun etkisi vardır.

 Eğer Avrupa’nın derin güçleri yasak alanlarını genişletir ve Müslümanların özgürlüklerini kısıtlamaya kalkarlarsa büyük bir hata yapmış olurlar.

 Medya dilinde şöyle bir deyim vardır. ‘’Reklamın iyisi, kötüsü olmaz.’’ Minare yasağı başka ülkelere de taşınır, yasak alanları genişletilirse, dünya kamuoyunun birinci gündemi hep İslam olur ki ( Amerika’da 11 Eylül saldırısında olduğu gibi, 2007’de Danimarkalı bir karikatüristin peygamberimize yaptığı çirkin hakaret gibi ) gündemi İslam meşgul eder  ve  bu da İslam’ın lehine bir durum oluşturur.

 11 Eylül’ü hatırlarsak; İkiz kulelere yapılan saldırıdan sonra pek çok Amerikalı ve Avrupalının İslam ve terörü aynı cümle içerisinde sıkça telaffuz ettikleri sır değil. İntihar saldırısında bulunan uçaklar sadece ikiz kuleleri değil, Amerikan ve Avrupa halkının İslam’a karşı ılımlı düşüncelerini de yerle bir etti. Dünya’da Müslüman terörist avına çıkıldı ve her Müslüman potansiyel bir terörist olarak görüldü. Amerika bahaneyi bulup Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına otursa da ülkesinde ve dünya’da şaşırtıcı bir gelişme oldu.

 11 Eylül’den sonra Amerika’da araştırma yapan yazar ve teolog Dr. Furkan Aydıner,  11 Eylül’de uçaklar sadece Dünya Ticaret Merkezi  kulelerine değil, insanların zihinlerinde  ve gönüllerinde yükselen İslam kulelerine de çarptıklarını belirtiyor. Aydıner, bir anda İslam hakkında bilgi edinmeye,araştırmaya  ve  İslam’ı müspet algılamaya başlayan  bu insanlar  İslam’a girmeye başladılar. Ve  11 Eylül’den sonra İslam’a girenlerin sayısında artış olduğunu ifade ediyor.

 İslam’a öfke duyan birçok insan da ‘’ İslam nasıl böyle bir vahşete kaynaklık edebilir?’’diye sorgulamaya ve İslam hakkında araştırmaya başladı diyen. Aydıner, ‘’Yapılan bu araştırmaların amacı İslam’ın ne kadar şiddet yanlısı bir din olduğuna dair deliller bulmaktı.  Merak duygusuyla internette, ‘Bu İslam nasıl bir terör dinidir’ diye araştırırken İslam’ın hakiki yönünü öğrenip birçok kişi Müslüman oldu’’ diyor.

 11 Eylül ve karikatür krizinden sonra İskandinav ülkelerinde de son yıllarda Müslüman olan kişilerde gözle görülür bir artış yaşandı. Danimarka’da 2006 yılının en çok satan  ikinci kitabı Kuran’ı Kerim oldu.

 Son yıllarda İslamiyet’in Danimarka’da yükselen eğilim olduğunu söyleyen, Kopenhang Üniversitesinden Tina G. Jensen ve Kate Ötergard, İslamiyet'i kabul eden, 300 genç arasında bir araştırma yaptık. Araştırma sonucu, ülkede haftada 5-10 gencin Müslüman olduğu, son birkaç yılda Müslüman olan Danimarkalı sayısının da 5 bini bulduğunu tespit ettik. Niçin ve Nasıl Müslüman oldunuz? Sorusunu sorduğumuzda genelde Amerikan ve Danimarka medyasının İslam’ı karalamaları Müslümanları terörist gibi göstermelerinden dolayı gençlerin İslam’a merak sarıp internetten araştırdıkları ve İslam’ın güzel yüzünü görüp Müslüman olduklarını tespit ettik’’ diye konuştular.

 İsveç'te de, durum farklı değil. Ülkede İslam’a girenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Son bir kaç yılda İslam'ı seçenlerin sayısının 5 bine yakın olduğu,  bunların büyük çoğunluğunun da kadınlardan oluştuğu kaydediliyor.

 Helene Benauda, İsveç Müslüman Konseyi başkanı olarak, İsveç'te Müslüman olan önemli şahsiyetlerden biri. İsveç’te 6 bine yakın İsveçli Müslüman var diyen Benauda, ‘’son yıllarda İsveç’te Müslüman olanlarda bir artış var. Yaptığımız araştırmalara göre bunun ana nedeni her gün medyada İslam adına karalayıcı haberler çıkıyor. Doğal olarak İsveçliler de ‘Bu nasıl bir dindir’’ diye araştırıyorlar, bu araştırmanın sonucunda birçoğu İslam’ı seçiyor.’’diye konuştu.

  Sonuç olarak;  Müslümanlar mensubu oldukları dini iyi temsil edemeseler de, İnkarcılar  Allah’ın nurunu söndürmek isteseler de Allah nurunu tamamlayacak ve Avrupa  ( Roma ) yeniden ikinci kez  fetih olunacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum