Madımak niçin müze olacak?

Bütün tarafların talepleri herkes için hak ve hürriyet olmalı iken, "sana olmasın, bana olsun" davası demokrasi ile bağdaşmaz.

Bir hakkın veya özgürlüğün kullanılması kamuya, ülkenin birlik, huzur ve güvenine zarar veriyorsa o hak istenemez ve kullanılamaz.

Bu ilkeler açısından "Madımak Oteli'nin müze yapılması talebine bakalım.

Burası müze olacak, peki burayı ziyaret edenlere ne anlatılacak? "Filan kesim, filan kesimi yaktı" denecek, değil mi?

Ve her yıl müzenin yanı başında ve içinde yapılacak anma merasimleri geçmişte kalması gereken acıları tazeleyecek, ayrımcılık ve bölücülüğü körükleyecek, bir kesimi diğerine karşı tahrik edecek…

Bunların kime ne faydası var?

Gidenler geri mi gelecek, bu faaliyetler benzeri olayları engelleme bakımından faydalı mı olacak?

Hayır.

Bir kere şunu bir daha hatırlayalım:

Çorum, Maraş, Madımak ve benzeri olaylar, yıllarca kavgasız gürültüsüz bir arada yaşaya gelmiş insanlarımızın işi ve eseri değildir. Birileri gelmiş, olayları başlatmış, fitneyi ateşlemiş, insanlarımız birbirine girince de sıvışıp gitmişlerdir.

Bu birilerinin kimler olduğu da zaman içinde anlaşılmaya başlanmıştır.

Unutmayalım ki, Madımak olayında ölenlerin arasında Sünniler de vardır.

Sivas'tan, Madımak'tan üç gün sonra, Erzincan Başbağlar'da, hiç bir şeyle alakası olmayan 36 masum vatandaş kurşuna dizilerek öldürülmüş, bunu da diğer kesimin yaptığı zannı uyandırılmaya çalışılmıştır.

Bir heykel Başbağlar'a, bir heykel veya müze Çorum'a, bir diğeri Maraş'a mı yapılmalı?

Benim bir yakınım, Çorum olaylarında, –maalesef- iki kesimin yerlerini ayıran sınırda gece yürürken karşıdan açılan bir ateşle öldürüldü. Biz de onun öldüğü yere bir müze mi yapalım, bir heykel mi dikelim?

Yoksa bu fitnelerin kökenine inip, olaylara doğru teşhisler koyup, bir daha tekerrür etmemesi için meşru, makul ve etkili tedbirler mi alalım?

Elbette ikincisini yapalım

Bunun da ilk adımı, insan haklarına, hukuka ve ülkenin selametine uygun, bunlarla çelişmeyen hak ve hürriyet taleplerinde her kesimin diğerine destek vermesidir.

Taleplerin karşı tarafı incitici, hak ve özgürlüklerine zarar verici olmamasıdır.

Ben şuna inanıyorum:

Ülkemizde haklı talepleri olan Alevî vatandaşlarımız vardır ve bunların haklı taleplerine cevap verilmelidir.

Ama bir de Alevîliği ve haklı talepleri –yanına haksız olanları da katarak- istismar eden, aslında Alevî de olmayan kimseler vardır; bunlara karşı hepimizin uyanık olmamız, oyuna gelmemek için olanca dikkat ve gayreti sarf etmemiz gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar