xxx43
Lânet Olsun!
Dana eti diyerek ehlî (evcil) domuz, yaban domuzu, eşek etinden et mamulleri üretenler, bunları (etiketlerde açıkça belirtmeyerek, haber vermeyerek) Müslüman halka yedirenler, sizlere lanet ediyorum.
Bu yaptığınız büyük bir zulümdür. Çünkü dinimiz domuzu, eşek etini haram kılmıştır. Hiçbir gerçek Müslüman domuz ve eşek eti yemek istemez.
Bu yaptığınız insan haklarına aykırıdır.
Ahlâka ve vicdana aykırıdır.
Kazanç hırsı sizi çılgına çevirmiş ki, bu alçaklığı yapıyorsunuz.
Sakın böyle bir şey yoktur demesin kimse. Ülkemiz bir yığın ehlî domuz çiftliği ile dolmuştur. Avcılar cayır cayır domuz vurmaktadır. Zaman zaman gazetelerde, tv'lerde domuz ve eşek etli haberler okuyoruz.
Devlet ve Belediyeler bu konuda vazifelerini yapmıyor. Sorumlulara teessüf ediyorum.
(Bu yazının tabiatıyla, helâl dana ve koyun eti kullanan firmalarla ilgisi yoktur. Yukarıdaki yazı herkesi töhmet altında bırakabilir diyenler çıkacaktır. Peki soruyorum, böyle bir kötülük karşısında ben ne yapayım? Benim devlet gibi, belediyeler gibi, güçlü kuruluşlar gibi gıda denetim laboratuarlarım yok, böyle laboratuarlarda tahlil yaptıracak param da yok. Elbette halkı uyarmak, kötüleri kınamak için bu yazıyı yazmaya mecburum. Devlet devlet olsun, Belediye Belediye olsun bu rezilliğe son versin. Bu konuda vebal Devletin ve Belediyelerin üzerinedir. Böyle bir şey yoktur diyenlere soruyorum: Yok da, bunca domuz çiftliğinin domuzu, bunca avlanmış yaban domuzu, bunca eşek ne oluyor?..)
* (İkinci yazı)
KIRK DAKİKA FAZLA ORUÇ TUTMUYORUZ
İmsakiyeler yanlışmış, kırk dakika fazla oruç tutuyormuşuz... Kim diyor bunu? Aykırı bir ilahiyatçı. Doğru mudur dediği? Kesinlikle doğru değil.
Namaz vakitlerini, fecri, sahuru, imsakı hesaplayan alimlere muvakkit denir. Şer'i vakitleri hesaplamak kolay bir iş değildir. Hele ikindi vaktini. Bu memlekette yüzlerce yıldan beri namaz vakitleri, bilen kişiler tarafından titizlikle, kılı kırk yararak hesaplanmakta, halka bildirilmektedir.
Müslüman kardeşlerime, evkat-ı şer'iye konusunda güvenilir takvimlere uymalarını tavsiye ederim.
İsmini vermeyeceğim, bir muhaddis taslağı Ramazan'da güneş batmadan iftar edilebileceğine fetva vermişti. Böylelerine uyanlar birkaç dakika, bilemedin kırk dakika için 16 saatlik oruçlarını ziyan etmiş olurlar.
Namazın şartlarından biri vakittir. Oruç da böyledir. Ramazan ayında tutulacak, imsakta yeme içmeye son verilecek, güneş batıncaya kadar da oruçlu kalınacaktır.
Dinî ve dünyevî konuların hiçbirinde aykırı ilâhiyatçılara, şazz görüş ve fetvalara, yersiz ictihadlara uymamalıyız. Dinimizi muteber ilmihal kitaplarından öğrenmeliyiz.
Bugün ülkemizde neo-haricîler vardır.
Dinimizi değiştirmek isteyen reformcular vardır.
BOP'çular vardır.
Vehhabîler vardır.
Selefîler vardır.
Ilımlı İslâmcılar vardır.
Diyalogçular vardır.
Daha düzinelerce bid'at cereyanı vardır.
İtikad, ibadat, abdest, namaz, oruç, zekât gibi konularda bunlara uyulursa ibadetlerimiz boşa gidebilir.
Bazı bid'atçiler abdest alırken, ayakları yıkamayıp ince naylon çorap üzerine mesh edilebileceğini iddia ediyor. Hanefî mezhebinde böyle bir şey yoktur.
Bazıları kimseye haber vermeden mut'a nikahı yapıp karı koca hayatı yaşıyor. Dinimizde böyle bir şey yoktur.
Bazıları midye, istiridye, deniz böceği yeme caizdir diyor. Hanefî mezhebi bunların yenmesine cevaz vermiyor.
Bazı bid'atçiler İstanbul'da tesettür yoktur diyor. Vardır ve Kitapla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sâbit bir farzdır. İnkâr eden kâfir olur.
Bazı bid'atçiler cuma namazından sonra son sünnet, zuhr-i âhir namazı ve vakit sünneti yoktur diyor. Vardır vardır vardır. Açın Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslâm İlmihalini ve var olduğunu görün. Ömer Nasuhi'ye mi güveneceğiz, yoksa aykırı ilâhiyatçıya mı?
Maalesef aykırı ilâhiyatçılar Müslüman halkın kafasını karıştırıyor. (Eskiden tağşiş-i ezhan denilirdi.)
Birtakım aykırı ilâhiyatçılar, müteşabihatı lügavî mânâsına alarak Allahü Teâlâ'ya zaman, mekân, cihet, inmek çıkmak, insanlar gibi eli, ayağı, yüzü olmak gibi noksan sıfatlar izafe ediyor. Bu gibi inançlar sahih değildir.Küfre kadar gidebilir.
Aman oruç tutan sevgili kardeşlerim... Günde onaltı saat Allah rızası için aç susuz kalıyorsunuz. Kırk dakika kazanacağım diye aykırı ilâhiyatçılara kurban olmayın. Şer'î vakit takvimlerine uygun olarak kırk dakika daha aç ve susuz kalın ve ibadetiniz inşaallah makbul olsun.
Cenâb-ı Hak bizlere birlik beraberlik, akıl fikir vicdan iz'an, akl-ı selim nasip buyursun.
*(Üçüncü yazı)
GÜZELLİKLER GÖRMEK İSTİYORUM
Sokağa, caddeye çıktığım zaman güler yüzlü, nurlu çehreler görmek istiyorum.
Her biri birbirinden güzel ve sanatlı evler, apartmanlar, iş yerleri görmek istiyorum.
Güzel ve terbiyeli çocuklar görmek istiyorum.
Güzel kaldırımlar görmek istiyorum.
Şehre güzelliğin hakim olmasını istiyorum.
Kılık ve kıyafetlerin, ucuz da olsa güzel olmasını istiyorum.
Gazete kulübelerinde güzel gazeteler, güzel dergiler görmek istiyorum.
Güzel sokaklar, güzel caddeler, güzel meydanlar görmek istiyorum.
Lüks, yeni ve pahalı olmaları önemli değil, güzel otomobiller görmek istiyorum.
Her yerde efendim'li güzel Türkçe konuşulmasını istiyorum. Aha oha yuha'lı lisan istemiyorum.
Camiye gittiğim zaman güzel bir cemaat görmek istiyorum.
Güzelliklerin her çeşidinin bu vatanı Edirne'den Kars'a, Sinop'tan İskenderun'a kadar sarmasını kucaklamasını istiyorum.
Güzel tebessümler istiyorum, abus (asık) çehreler görmek istemiyorum.
Şehirde yetecek sayıda beyefendi, hanımefendi, küçük bey, küçük hanım görmek istiyorum.
Kabalık, hoyratlık, huşunet, gılzet istemiyorum.
Büyüklere saygı, küçüklere şefkat ve merhamet istiyorum.
Gözlere güzel görünsün, şehir güzelleşsin diye pencerelerde rengarenk güzel çiçekler istiyorum.
Türkiye'min dünyanın en güzel ülkesi olmasını istiyorum.
Güzel politikacılar istiyorum.
Güzel idareciler istiyorum.
Güzel sözler istiyorum.
Güzel yazılar istiyorum.
Yüzleri kırış kırış da olsa güzel ihtiyarlar görmek istiyorum.
İçlerden dışa vuran güzellikler istiyorum.
Güzellik ve iyilikten dolayı çehrelerde nurlu hâleler görmek istiyorum.