Ahmet TÜRKAN
Kur'an Ayetleri Mahkeme Konusu Edilemez
24 Nisan 2020 Cuma günü Ankara Hacı Bayram Camii’nde, temsili Cuma namazını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, hutbesinde "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor." demişti. Bunun üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, sapkınların avukatlığına soyunarak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hakkında, sapkın LGBT'lilere yönelik nefret söyleminde bulunduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Kur’anın emrini camide dile getiriyor. Ve diyorki; Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesi. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz, bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.
Cenab-ı Hak bu sapkınlıkları Kur’an da pek çok ayette dile getirip Müslümanları ikaz ediyor.
Hz. Lut’un karısının hainliğini, kavmin sapıklıktaki taşkınlığını ve akıbetlerini görüp ibret alalım. Sapıklıktan, ahlaksızlıktan bizleri koruyan Rabbimize şükredelim. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
(Allah’tan Lut kavminin helak emrini alan melekler), elçilerimiz, Lut’a gelince, (Lut onların yüzünden, üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da “Bu çetin bir gündür” dedi. (Hûd 77.)
Meleklerin genç delikanlılar şeklinde geldiğini gören Lut (as) melekleri insan sanmış ve kavminin onlara tecavüz etmesinden korkmuştu, o sebepten üzülmüş ve içi daralmıştı. Bu hususta Allah Teâlâ şöyle buyurur:
Lut’un kavmi, koşarak onun yanına geldiler, Lut “Ey kavmim! Allah’tan korkun ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin, içinizde aklı başında bir adam yok mu” dedi. (Hûd 78.)
Şehir halkı, birbirlerini kutlayarak (meleklerin yanına) geldiler. Lut onlara “Bunlar benim misafirimdir, sakın beni utandırmayın, Allah’tan korkun, beni rezil etmeyin” dedi. (Hicr. 67-69.)
(Lut’un kavmi) Biz seni, elalemin işine karışmaktan men etmemiş miydik, dediler. (Hicr 70)
(Ey Lut) yalancı değilsen, doğru söyleyenlerden isen Allah’ın azabını getir bize, dediler. (Ankebut 29.)
Onlar Lut’un misafirleine karşı kötülük yapmayı planlamışlardı. (Lut’un kavmi, genç erkekler suretinde Hz. Lut’a gelen meleklere tecavüze kalkışmışlardı) Hemen biz onların gözlerini silme kör ettik, “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın” dedik. (Kamer 37.)
Lut: Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle Allah’ım dedi. (Ankebut 30)
(Melekler) dediler ki: Ey Lut: Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana asla dokunmazlar, sen gecenin bir kısmında, ailenle yola çıkıp yürü. Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın, çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir..
Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.
O taşlar Rabbinin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır) (hangi taşın hangi sapığın başına ineceği, beynine ineceği yazılı idi. (Hûd 81, 83.)
İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır.
Onlar, hâlâ gözler önünde duran bir yol üzerindedirler. Hakikaten bunda iman edenler için bir ibret vardır. (Hicr. 75-77.)
Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur. (İsra /32)
Allah yapmayın demiyor, yaklaşmayın diyor.
Kur’an, bütün olarak kâinatı yaratanın, kâinat içinde insanı yaratanın ve insana “görecek gözler” verenin Allah olduğunu hatırlatır ve bize şöyle seslenir: “(Ey Resulüm), mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar! Bu, onlar için en uygun olan davranıştır. Allah yaptıkları her şeyden hakkıyla haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar! Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler.” (Nur, 24/30-31)
Bu emri veren, insanı bu fıtratla yaratandır. İnsan için en fıtri ve en uygun hali, Cenab-ı Hak’tan başka kim bilebilir? Kim o fıtratı verenin üstünde söz söyleyebilir?
İşte küfür ve fuhşun sonu.
Büyük çoğunluğunun müslüman olduğu ülkemizde Allah’ın ayetleri mahkeme konusu edilebiliyorsa iş şirazesinden çıkmış demektir.
Allah’ın ayetleri mahkeme konusu edilemez. Tartışılamaz.
Her kim ki mahkeme konusu eder tartışır, onun dinle ilgisi yoktur. Din düşmanı ve kafirdir.
İnanmamak başka şeydir. Kişinin kendisini bağlar, amma mahkeme konusu edilmesi affedilemez.
Yargı bu konuda doğrudan red kararı vermeli ve Kur’an ayetlerinin Müslümanlarla inanmayanlar arasında dava konusu edilmesine müsaade etmemelidir..
Bu gün gelinen nokta maalesef laiklik perdesi altında Müslümanların gaflet ederek laikliğe sahip çıkması yüzündendir.
Din düşmanlarının laiklik perdesi altında sürekli din düşmanlığı yapmasına, şerlerini korkusuzca yapmasına sessiz kalınmıştır. Artık zina ve sapkınlık organize olmuştur.
Devletimizden acilen toplumu ifsat eden İstanbul sözleşmesini iptal etmesini, Kur’anın yasak ettiği zina ve sapkın ilişkileri suç kabul ederek cezai müeyyideler uygulamasını talep ediyoruz.
Yoksa çürümüş, ifsat olmuş toplumun geleceği olamaz.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.