Prof. İhsan IŞIK
Krize Meydan Okuyanlar
Goldman Sachs Wall Street’in zaman üstü gözde bankalarından. Krizden önce rekor karlar yapan, hissedarlarını ve çalışanlarını devamlı güldüren Goldman Sachs, krizden hafif bir sarsıntıyla çıkmayı başardı. Devletten aldığı yardımı ilk geri ödeyen bankalardan biri oldu. Temmuz 14’de yaptığı duyuru ile de New York’tan Tokyo’ya herkesin gözlerini oğuşturmasına sebep oldu. Son çeyrekte Goldman Sachs tam $3 milyar dolar kar açıkladı. Bu para , sadece üç ayda yapılan bir kar! Goldman Sachs sektörün en küçük bankalarından birisi olmasına rağmen, karlılık bakımından hep sektörün üstünde olmuştur. Bir çok kişi bunu, bankanın çalıştırdığı kişilerin kalitesine bağlamaktadır. Zaten, banka bu kadar kar yapmayı başaran personeline gözü gibi bakmaktadır. Bu senenin ilk yarısında personele yapılan ödemelerin toplami $11.4 milyardır. En büyük sermayesi “beyin gücü” olan Goldman adeta bir meritokrasidir; yani bir nevi yetenek imparatorluğu. Mesela, Goldman’dan emekli olan kişiler devlet tarafından kapışılmaktadır. New Jersey valisi John Corzine, Bush’un Hazine Bakanı Hank Paulsen, Bill Clinton’un Hazine Bakanı Robert Rubin ve daha bir çok kamu yıldızı hem bu bankadan neşet etmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, başarılı kurumlar, başarılı insanların basının üstünde dikilmekte, başarılı insanlar da başarılı kurumların çatısı altında neşvü nema bulmaktadır.
Gıda Sektörünün Paşası
Mart 2008’de kurulduğundan beri Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) sayısız aktiviteye imza attı. Ancak bunlar arasında beni en çok mutlu eden, Paşanın ATCOM’u ziyaret ettiği gündü. Pasha Restaurantlarının kurucu ortağı Antonio Ellek gıda sektöründe yeni fırsatlar konusunda ATCOM üyelerine bir konferans vermek üzere geçen ay New Jersey’deydi. Antonio tamamen bir başarı öyküsü. Her şeyden önce örnek ve güzel bir insan. Anne tarafından halis muhlis bir Türk. Baba tarafından Akdenizin çizmesinden. Akdeniz mutfağını Taco Bell, McDonald’s, BK gibi gündelik isimler haline getirmek için hayatını vakfetmiş birisi. Şu an pilot bölge olarak Florida’da ona yakın restaurantta bu işi yapıyor. Kendisi Wall Street’ten geçmiş yatırımcılardan ve Harvard’da master yapmış seçme beyinlerden. Ancak, Harvard’da herkes hedge funds, private equity ve egzotik türev ürünler üzerine projeler çalışırken, o kebaplar, baklavalar ve salatalar üzerine proje çalışmıs. Staples’a danışmanlık yapan hocasının ilgisini çekmeyi başaran Antonio, gıda sektörünün mutfağından, garsonlugundan, ahçılığından, yöneticiliğine her kademesinde 4 sene staj yapmış. Daha sonra Kolombiyalı arkadaşıyla, lahmacunu, sis kebabı, ezo gelin çorbasını Amerika’lılara yedirmek için yola çıkmış. Antonio’da benim en çok dikkatimi çeken, kararlı olması ve bu işi ibadet aşkıyla yapması. O Pasha olmuş, Pasha o olmuş. Çevresine hep azimli ve karakterli insanlar toplamıs. Zaten, kendisiyle çalışacak insanları bir eş seçer gibi itinayla seçiyor. "İlkönce kimyamız uyması gerekir" diyor. "Bu işe hayatımı verdim, marka ve kalite için bütün sermayemi yatırdım, bir çok insanın emanetini üzerimde taşıyorum ve bu işi ancak kalite ve iş ahlakı en zirvede olan insanlarla yaparım diyor. Kaliteden ödün verip 1,500 mağazam olacağına, 30 tane adam gibi iş yapan yerim olsun" gibi de ilke sahibi. Antonio Florida’da sistemini yerleştirdikten sonra, Amerika ve dünya nezdinde büyümek istiyor. Antonio bir iş adamından çok bir dervis gibi. Biz bu güzel insanı ATCOM olarak güzel insanlarla tanıştırdık. Dört gözle Pasha’nın dünyayı fethetmesini bekliyoruz. O hepimizin mücadelesini veriyor. Yolu ve ufku açık olsun!
Krize Meydan Okuyan İşletme
İbrahim Yıldız New Jersey’de büyük bir restoran sahibi. Bulunduğu bölgede parmakla gösterilen Malaga Diner adlı bir işletmesi var. Kendisini altı yıldır tanıyorum. İbrahim Beyde gördüğüm en büyük özellik, küçük ayrıntılara takılmaması ve daima büyük düşünmesi. Ayrıca, çevresinden onu farklı kılan, paylaşmayı bilmesi. İş hayatında hep “kazan/kazan” üzerine projeler geliştirmeye çalışması. Amiyane tabirle, “rabbena, hep bana” basitliğinden ve ucuzluğundan kaçınması. Bu çok büyük bir özellik. Çünkü bir çok insanımız küçük hesaplar peşinde koşarken, büyük fırsatları genelde kaçırmaktadır. Başarılı işletmelerde görülen temel bir özellik, müşterileriyle beraber bir kader bağı kurmalarıdır. Yani, müşteriyi “yolunacak bir kaz” gibi görmek yerine, onu bir “emanet” gibi görerek “kader arkadaşı” bilmektir. İbrahim Bey de bu prensibi ilk günden beri düstur edinmiş bir iş adamı. Müşterileriyle neredeyse akraba olmuş. Her sene, kuruluş yıldönümünde, bütün gün restoranında bedava yemek veriyor. O günü bütün kasaba ve çevresi biliyor; Malaga Diner gelinlik bir kız gibi süsleniyor. Kasabanın belediye başkanı, itfaiye, polis amiri, hakimleri, savcıları, bütün devlet erkanı, vatandaşlar erkenden Malaga’nın yolunu tutuyor. O gün kasabada trafik kitleniyor. 10 yılı aşkındır bu geleneği sürdüren İbrahim Yıldız, krize rağmen bu güzel adeti bu sene de bozmadı. Kriz dolayısıyla bir çok müşterisi, bu sene bir aksama beklerken, İbrahim Bey yine her zamanki güler yüzüyle onları kapıda bekliyordu. İbrahim Bey, bu sene 1,500 kişiye yakın Amerikalıyı kuruluş yıldönümünde bedava yedirdi. Bu durumu hayretle sorgulayan gözlere İbrahim bey çok manalı bakıyor ve cevap veriyor: “Müşterilerimiz 364 gün bana ve tüm sülaleme bakıyor, bir gün de ben onlara bakmışım çok mu?” Sonuçlar da İbrahim Beyin doğru yolda olduğunu gösteriyor. Herkes krizden yara alırken, İbrahim Beyin işlerinde hiç bir aksama yok; hatta artış var. Anlaşılan, bu zor günde Amerikalı akrabaları İbrahim Beyi yanlız bırakmıyor…
Herkesin Cennete Gönderdiği İş Adamı
Modern iş adamlarının ünü genelde kötüdür. İşşçiyi ezen, gözünü para hırsı bürümüş vahşi kapitalistlerdir onlar. Hatta, bir çok işçinin zikir gibi çektiği bir kaba slogan vardır: “işçi kardeş, patron kalleş”. Bir çok kişinin gözünde, patronlar cennetlerini bu dünyada kurmuş kişilerdir. O yüzden, öbür dünyada onlara cennet mennet yoktur. Eğer cennete gidecekler, oylamayla belirlense, patronların şansı yok denecek kadar azdır. Ancak, günümüzde toplumun özel dilekçeyle cennete layık gördüğü iş adamları da yok değildir. Bunlardan bir tanesi Karaçay Türklerinden iş adamı Ramazan Küçük beydir. Hatta bir çok kişi latifeyle, o cennete gitmezse, kendilerinin de cennete girmeyeceğini söylüyor. Senelerce patronluk yapmasına, çok disiplinli iş tarzına ve her milletten insanla çalışmasına rağmen, Küçük herkesin kendisinden razı olduğu ender insanlardan birisidir. Daha 25 yaşındayken sıfırdan milyon dolarlık işletme sahibi olan, ancak zamanla gençliğin ve hırsın cilvelerine kurban olan, ama zamanında el uzattığı insanların desteğiyle, küllerinden daha güçlü doğan ve çevresinde örnek alınan mümtaz bir insan. Daha birisini haksız yere üzdüğü rivayet edilmemiştir. Dünyaya hep pozitif bakan ve çevresiyle barışık yaşayan birisi. Bu özelliğinden dolayı, küresel kriz konusunda Adana, Konya ve Kayseri’de konferans verdiğim sanayici ve tüccarlara örnek gösterdiğim bir iş adamı. Bir krizde naktini, malını ve mülkünü kaybedebilirsin ama en büyük kriz itibarını ve kredini kaybettiğin gündür. Ramazan beyin böyle bir itibar krizi olmamış, o yüzden şimdiki gibi dönemsel krizler onu hep teğet geçmiş. Sanırım başbakan da o meşhur lafı ederken, Ramazan Küçük’ü düşünüyordu…
Prof. Dr. İhsan Işık – Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.