Mehmet F. ERGÜVEN

Mehmet F. ERGÜVEN

KONKORDATO KURUMUNUN EKONOMİK ve SOSYAL HAYATTAKİ YERİ

Ekonomik ve sosyal hayatın kaçınılmaz bir unsuru olan borç ilişkisinin doğası gereği alacaklı ve borçlu arasında birtakım anlaşmazlıklara sebep olagelmiştir. Bu uyuşmazlıkların giderilmesinde geçmişten günümüze çeşitli hukuk kurumlarından yararlanılmıştır.

Borçlunun ödeme zorluğuna düşmesi halindealacaklı ve borçlu arasındaki sorunu çözmede gündeme gelen kurumlardan bir tanesi de konkordato kurumudur. Bu yazımızda hem konkordatoya ilişkin temel bilgileri paylaşmayı hem de konkordatonun sosyal hayattaki etkilerini kısaca değerlendirmeyi amaçlamaktayız.

​​Ülkemizde 2003 yılına kadar etkin bir şekilde başvurulan ve uygulanan konkordato, 2003 yılında yapılan yasal değişiklikler sonrasında getirilen şartlar sebebiyle neredeyse uygulanmaz hale gelmiştir. 2016 yılında 7101 sayılı kanunla getirilen değişiklikler ve de iflasın ertelenmesi yolunun kapatılması üzerine konkordatoya başvuru ve konkordatonun uygulanması yeniden önem kazanmıştır. Nitekim konkordatoya ilişkin yayımlanan ilan ve yapılan haber sayısında, bilhassa 2018 yılında, ciddi bir artış yaşanmıştır. Tabii bunun temelinde o tarihlerde etkisini iyice gösteren ekonomik şartlardaki değişiklikler de yatmaktadır.

​​Konkordato ile mali durumu bozulan, ödeme zorluğu çeken kişilerin içinde bulundukları ekonomik sıkıntıdan kurtulmaları, durumlarının iyileştirilmesi ve ekonomik hayatın devamlılığı amaçlanmaktadır. Ülkemizde “vade konkordatosu” ile “tenzilat(indirim) konkordatosu”nunuygulandığını kimi hâllerde ise vade bunların beraber uygulandığı “karma konkordato”nun tercih edildiğini görmekteyiz.

Mahkemelerin gözetiminde ancak borçlu ve alacaklıların anlaşmaları üzerine inşa edilmiş olan konkordatoda borçlu ve alacaklılar konkordato sürecinde müzakere halindedirler. Bu görüşmelerin olumlu sonuçlanması halinde ve kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi ile konkordato süreci sona ermektedir. 7101 sayılı kanunun genel gerekçesinde, iflasın ertelenmesinde alacaklıların söz sahibi olmaması ve iflasın ertelenmesi sürecinin sadece borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi sebebiyle iflasın ertelenmesi kurumunun kaldırılarak alacaklıların da söz sahibi ve aktif olduğu konkordatoya ilişkin düzenleme yapıldığı ifade edilmiştir.

Konkordato yoluna, İcra ve İflas Kanunu m. 285/1 hükmünün açık lafzı karşısında tacir olup olmadığına bakılmaksızın gerçek ya da tüzel kişiler başvurabilmektedirler. Yani hiçbir ticari işle meşgul olmayan kişiler de konkordatoya başvurabilmektedirler. Hatta kimi zaman şirket tüzel kişiliğinin yanı sıra şirket ortağı/yöneticisi olan kişiler de kendi adlarına konkordatoya başvurmaktadır.

​​Konkordatoya başvurabilmek için borca batık olmaşartı yoktur. İcra ve İflas Kanunu m. 285 hükmüne göre,borçların vadesi geldiği hâlde ödeyememe ya da vadesinde ödeyememe tehlikesinin varlığı konkordatoya başvurmak için yeterlidir. Buradan anlaşılmaktadır ki, konkordatonunborçlunun ekonomik durumunu iyileştirerek alacaklıların alacaklarına kavuşması amacı kanunda yer bulmuştur.

​​Konkordatoya ilişkin bu açıklamalarımızdan konkordatonun kolayca başvurulabilen ve hızlıca sona erdirilen bir süreç olduğu düşünülebilir. Pek tabii ki iflas yoluna göre daha hızlı ve etkin bir yol olmakla beraber İcra ve İflas Kanunu’nda konkordato sürecine yönelik bir çokprosedür yer almaktadır. Ve bu şartlara aykırılık halinde yapılan başvurunun reddedilmesi kaçınılmazdır Zirakonkordatonun alacaklı ve borçlular nezdindeki sonuçlarının ehemmiyetinden dolayı taraflar arasındaki menfaat dengesini koruyacak, kötüniyetli amaçları mümkün mertebe engelleyecek düzenlemelerin varlığı elzemdir.

​​Uygulamada konkordato yoluna çoğunlukla şirketlerin ve tacirlerin başvurduğu görülmektedir. Konkordatoya başvuru işlemlerinin ve başvuru için gerekli proje ile belgelerin masraflı olması, geçici mühlet ve kesin mühlet sürecinde konkordato komiserine ücret ödenmesi, yargılama giderlerinin yüksek olması nazara alındığında her ne kadar maddi sıkıntı içerisinde olunsa da bu yönteme başvurulabilmesi için belirli bir maddi kaynak gerekmektedir. Bu kaynağı, küçük işletmelerin yahut borca batık gerçek kişilerin karşılaması her zaman mümkün olmamaktadır.

​​Konkordato ile alacaklılar, alacaklarını hiç alamama riskinden kurtularak, kendilerinin de söz sahibi olduğu şartlara göre alacaklarını tahsil etmektedirler. Borçlu ise iflas etmekten kurtularak hem ticari hayatını devam ettirmekte hem de borcunu ödemektedir. Bu usulün yani konkordato yolunun sosyal hayattaki diğer bir yansıması ise borçlunun ticari hayatta etkileşimde bulunduğu, istihdam ettiği kişilerin işlerine devam etmeleri, işsiz kalmamalarıdır. Bu şekilde toplumsal hayatta ekonomik sıkıntıların etkisi ve varlığı daha az hissedilerek bireyler toplumda daha mutlu ve huzurlu olmaktadırlar. Aksi takdirde çevresindeki insanların maddi zorluklarına tanıklık eden veya işsiz kalan kişilerin mutlu, huzurlu olmaları beklenemez. Tüm bunların sonucunda datoplumda giderek artan huzursuzluk, suç ve nefret söylemi görülür.

​​Konkordato sürecinin başarıya ulaşmasında tarafların gayreti belirleyici olacaktır. Konkordato kurumunun suiistimal edilerek gerektiği gibi kullanılmaması, konkordato sürecinde görevli olanların gerekli liyakat ve tecrübede olmaması ve yargısal işlemlerin uzun sürmesi, kanun koyucunun konkordato kurumunu tesis ederek hedeflediği amacın gerçekleşmesini engelleyecektir. Konkordatonun başarılı olmasında unutulmaması gereken bir diğer husus ise;doğru zamanda doğru konkordato seçimiyle ve özenle hazırlanmış konkordato projesi ile başvurunun yapılmasıdır. Bu noktada, konkordato konusunda yetkin hukukçular, mali müşavirler ve yöneticilerden destek alınması önem taşımaktadır.

​​Konkordato; borçlu ve alacaklıların devlet gözetiminde anlaşması üzerine taraflarca müzakere edilen ve mahkemece tasdiklenen şartlarda borçların ödendiği, ekonominin işlemeye devam ettiği ve yıkmaktan ziyade ayağa kaldıran, iyileştiren, sürekliliği sağlayan bir kurumdur. Konkordato kurumunun toplum hayatına bakan yönünde isebireylerin iflas gibi sonuçlardan dolayı işsizlik, ekonomik sıkıntı vs. sorunlarla daha az karşılaşması ve bu suretle toplumsal hayatın daha huzurlu, mutlu ve güvenli olması temin edilmektedir.

​​Sonuç olarak konkordato; hem borç uyuşmazlıklarının çözümünde etkili bir iktisadi kurum hem de cemiyet içinde huzur ve güvenin tesisine yardımcı içtimai bir müessesedir. Bu müessesenin etkin şekilde işleyişinde başta hukukçular olmak üzere hepimize önemli görevler düşmektedir.​​

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum