Neslihan ARICI
KIYASLA KENDİNE KIYMA !!!!
Günümüz toplumunda sürekli daha iyi, daha başarılı, daha güzel, daha aktif, daha entelektüel, daha zengin olmaya çalışıyoruz. Doymuyoruz, yetinmiyoruz ve en önemlisi şükretmiyoruz. Ve bir mutsuzluk, ümitsizlik bulutlarıyla sürekli geziniyoruz. Ne oluyor da bunu kendimize ve çevremize yapıyoruz ve kendimizi ve çevremizi kıyıyoruz?
Sürekli rekabetin yüceltildiği günümüzde kendimizin eksik, yetersiz, değersiz olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncelerle de başa çıkamayıp kendimizi ve ruhumuzu haset ve kıskançlığın pençesine KIYASLA bırakıyoruz...
Haset ve kıskançlık esasında Habil ve Kabil kardeşlerden günümüze gelen; fakat günümüz toplumun koşulları ile alevlenen ve her geçen gün daha çok görülen bir duygu. Bu iki duygu normalde herkes de farklı derecelerde var ve derecesine göre bireye ve çevresini olumlu ya da olumsuz etkiliyor.
Haset, bireyin kendisin de var olmadığı şeyi karşı tarafta gördüğünde ortaya çıkıyor. Örneğin; çalışkan değilim, çalışkan birini gördüğümde haset hissetmem gibi. Kıskançlık bireyin var olduğu şeyi kaybetmekten korktuğunda ortaya çıkıyor. Örneğin; çocuğun kardeşi doğduğunda annesinin ve babasının sevgisini ve ilgisini kaybedeceği korkusu gibi
Bu iki güçlü duygu ortaya çıktığında birey beraberinde, hırs, arzu, istek, küçük düşme, eziklik , acı, kırgınlık hislerini de yaşıyor ve davranışlarını şekillendirecek güçlü bir enerji yükleniyor . Bu enerjinin birey davranışlarına yapıcı da etkisi de olabiliyor, yıkıcıda. Yapıcı etkisi olması için bireyin bu duygularını fark etmesi ve kendini haset ve kıskançlık duyduğu özelliğe doğru geliştirmesi gerekiyor. Birey ancak o zaman bu iki olumsuz duygudan kurtulabiliyor.
Fakat insanoğlu ne yazık ki bu duyguların kendisinde olduğuyla yüzleşmekte zorlandığından kolay yolu tercih ederek kendisine ve haset ettiği kişiye karşı zarar verici olan yıkıcı davranışlara yöneliyor. Diğer bir ifadeyle; birey kendisinde olan bu olumsuz duyguyu çevresinde haset ettiği veya kıskançlık duyduğu kişiye zarar verici bir şekilde yansıtıyor. Bunu da surat asarak, küserek, soğuk durarak, dedi kodu yaparak, onu dışlayarak, tersleyerek, iğneleyerek, hiç umursamayarak, yok sayarak vb bir sürü davranışla yapabiliyor.
Yapılan bu davranışlar ise; haset edilen ve kıskanılanın normalde haset ve kıskançlık edenin hissedeceği olumsuz duyguları (suçluluk, eksiklik, küçük düşmeyi ) hissetmesine yol açar. Haset eden ve kıskançlık eden ise kısa vadede haset edilene karşı zafer hissederken uzun vadede hissettiği olumsuz duygularının artar ve kendini geliştirici etkinliklerden kaçınır. Ve bir kısır döngü halinde haset ve kıskançlık bizi ve çevremizi kıymamıza neden olur. Peki kıymamak için ne yapabiliriz?
1. Haset ve kıskançlığın her insanın hissedebileceğini ve her insanın haset edilen ve kıskanılan olabileceğini unutmamalıyız.
2. Haset ve kıskançlık duygularımızın veya haset edilen ve kıskanılan olduğumuzun farkında olmalıyız.
3. Haset ve kıskançlık duygularımızın farkına varmak için de kendimizin rahatsız olduğu ortamlarda neden rahatsız hissettiğimizi sormalıyız? Rahatsız olmam haset etmem, kıskançlık duymamdan mı, yoksa haset edilen kıskanılan olmamdan mı?
4. Eğer haset ettiğimizi ve kıskançlık duyduğumuzu fark ettiysek biz de olmayan ve kaybetme korkusunu yaşadığımız özelliklerinin farkına varmamız ve o özelliklerimizi geliştirmemiz gerekmekte.Kısacası haset ve kıskançlığı yapıcı davranışlara döndürmeliyiz..
5. Yaşamımızda kıyaslamayı kaldırmayı veya en aza indirmeye çalışmamız gerek. Kıyas sadece kendimiz olmalı..
6. Ve çocuklarımıza haset ve kıskançlık duygularımızın olduğunu, fakat bu duyguları nasıl yapıcıya dönüştürdüğümüz göstermemiz, onlara iyi bir model olmamız gerekmektedir.
Bütün bunları yaptığımızda kendimizi artılarımızla ve eksiklerimizle tanırız , anlamaya çalışırız, kendimizi kabul etme yoluna gireriz ve bir adım ileriye gitmeye ve BİR’e yaklaşma çabalarız. Böylelikle; üzerimizde ümit ,şükran ve razı bulutlarıyla bir ömür mutlu mesut gezer. VE KENDİMİZİ ve TOPLUMUZU ÖZGÜRLEŞTİRİR ve ÖZGÜNLEŞTİRİRİZ..
Haset ve kıskançlık duygularımızdan özgürleşmek ve özgünleşmek dileğiyle..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.