Sebahattin BİLGİÇ
KİTAP YÜKLÜ MERKEP OLMAK !
Artık her türlü habere ulaşmak mümkün.Gerek internette ,gerekse televizyon kanallarında olan bitenleri öğrenmek parmaklarımızın ucunda. Son yarım asırdır herhalde insanlar parmaklarını bu kadar kullanmamıştır.Hele cep telefonu kullanıldığından buyana baş parmaklar müthiş bir fonksiyona kavuştu.
Habere ulaşmak bu kadar kolay ama haberleri seyrederken çoğu zaman insanın içini kasavet kaplıyor,seyrettikçe insan kahroluyor. Düşünüyorum da küçük çocuğu olanların haberleri çocuklarıyla seyretmesi oldukça sakıncalı.Zira reyting kaygısıyla canavara dönüşen televizyon kanalları insanımızın sağ duyusunu yok etme savaşı veriyor.
Akşam haberleri seyrederken Denizli Tabipler Odasının düzenlediği “Ilımlı İslam ve bilim” konulu konferansta konuşulanlar beni,beni olduğu kadarda tüm aklı selim sahiplerini üzdü.İsminin önünde akademik paye olan kariyer sahibi insanların Peygamber Efendimiz aleyhinde konuşması,hatta domuz eti niye hala haram diye tartışmak istemeleri haberlerde kendi sesleri ile dile getirildi. Gerçi bizim insanımızın alışkanlığıdır, kendi alanı olsun olmasın bildiği ,bilmediği her konuda bolca konuşmak,atıp tutmak yaygındır.” Söz biliyorsan söyle ibret alsınlar, yok bilmiyorsan, sus da insan sansınlar!” sözü çoğu zaman bizde tersinden işler.
Tabipler odası demek doktorlar odası demek. Yani doktorların meslek odası. İnsan anatomisine en iyi vakıf olabilecek ve muhteşem doğum mucizesini en iyi bilebilecek doktorların meslek odasında biri “bu yüz yıl ateistlerin yüz yılıdır” diye bağırıyordu.Arapçada güzel bir söz vardır. “Men arefe nefseh,fekat arefe Rabbeh. Nefsini bilen Rabbini bilir.” İnsanın bunca tahsilden sonra ve mucizeleri teşhis eden mesleğine rağmen Rabbini bilememesi ne acı.
Albert Einstein "Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır" demiş. Ama zamanımızda bilgelik diploma sahibi olmakla tanımlanıyor. Zannediliyor ki dinden uzak olunca her türlü ilerlemeyi sağlayacaklarda başları göğe deyecek. Halbuki nice diploma ve kariyer sahiplerinin ne kadar cahil oldukları anlaşılıyor.Hatta konuşulan sözlere baktıkça bunu ancak bir diplomalı söyleyebilir diyorsunuz. Tabi bir de dini ve milli değerlere inadına inkar, inadına düşmanlık besleyenler var.Onlar her fırsatta topluma lağım akıtmaktan geri durmuyorlar.
İnsanları yükselten aldıkları diplomalar,edindikleri kariyerler,okudukları kitaplar değil elbet.İnsanları asıl yükselten iman sahibi, hikmet sahibi,irfan sahibi olmalarıdır.Üstelik hikmetsiz ,irfansız,hilimsiz ilim sahibine yükte olabilir. Böyleleri için Kuran-ı Kerim bakınız ne acı söylemiş; Kitap yüklü eşekler! İşte ayeti kerime: “Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkar eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”(Cuma Suresi -5) Malumdur ki eşek sadece bir taşıyıcıdır. Üzerindeki yükten habersizdir. Ha saman taşımış,ha mücevher taşımış hiç fark etmez.
Bugün şu güzel vatımızda rahat ve huzur içinde yaşan her kes bilmelidir ki hürriyet ve istiklalini İslam’a ve Müslümanlara,hor gördükleri sarıklı mücahitlere,hakir gördükleri mermi taşıyan örtülü hanımlara muhtaçtır.Geçmişimizde yaşadığımız müthiş medeniyet de dinimizin sağladığı bir medeniyettir. Şayet bir insan nankör veya vefasız veya hain yada gayri müslim değilse dinine imanına kendi kültür ve medeniyetine saldıran nasipsizlerden olması mümkün değildir.
Yıllardır bu milletin hafızası silinmeye çalışıldı. Kendi medeniyetinden, kendi kültüründen, kendi dininden uzak,yönü batıya,sırtı kıbleye dönük insanlar yetiştirildi.Onlar da kendilerini domuz eti yememenin gerilettiğini zannediyor olsalar gerek. Toplum mühendisleri son zamanlardaki haberlerden de iyice anlaşılacağı üzere, toplumu getirmeyi düşündükleri konum için her türlü yolu vicdansız bir profesyonellikle kullanıyorlar. Ama bilinmelidir ki hafızasını yitiren vicdanını kaybeden milletlerin ayakta kalması mümkün değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.