Mehmet Y. ULUTAŞ
Kader ve Yemek Tepsisi
Bilindiği gibi İslam dinine göre imanın 6 şartı vardır: Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete ve kadere iman. Kader her şeyin Allah’ın takdirine bağlı olarak gelişmesi kavramıdır. Nitekim kader ve takdir kelimeleri aynı kökten gelir. İslam alimlerinin ekseriyetine göre kader, kader-i mutlak (değişmez kader) ve kader-i muallâk (şarta bağlanmış kader) diye ikiye ayrılır. Mutlak kader nerede ve kimin çocuğu olarak doğacağınız gibi konuları içerir ki bunlar hem bilinmez, hem tesir edilemez, hem de değişmez. Muallak kader ise sadaka, dua veya beddua gibi şartlara bağlı olarak değişebilir. Burada sizlere mutlak kaderin bir cilvesi olarak bir yemek tepsisinin bir akrabamın hayatını nasıl şekillendirdiğini yazmak istedim.
Yıl 1920’ler. Güneydoğu’da bir şehir. Akrabamın ileride halası olacak kişi ağabeyinin evine ziyarete gider. Evdekiler o sırada yemek sofrasındadırlar. Gelin, görümcesi yemesin diye mi yoksa araları bozuk olduğu için midir bilinmez ama yemek tepsisini yer masasının altına saklar. Görümce bunu fark eder, sinirlenir ve “andolsunki Abime yeni bir hanım alacağım” der. Halbuki Abisi o sırada yaşlıdır, torun torba sahibidir ve fakat zengindir. Nihayet fakir ve yetim bir genç kız bulunur. Evlenirler. Bir kız ve bir erkek çocuk olur bu evlilikten.
Yıl 1940’lar olmuştur. Adam yaşlı olduğu için vefat etmiş ve geride bıraktığı eşine ve yetim kalan küçük yaştaki evlatlarına miras bırakmıştır. Dul kalan kadın yeniden evlenir ve 4 çocuğu daha olur. Ama yeni kocası iyi birisi değildir. Eşine miras olarak düşmüş malları bir bir satar. Geriye o iki çocuğa miras düşen arsalar kalmıştır. Kocası bunları da satması için diretir. Ama genç kadın müsaade etmez. Bunlar yetim malıdır der ve sattırmaz. O yetimler büyürler, iyi evlilikler yapar ve çoluk çocuk sahibi olurlar.
Yıl 2000’ler olmuştur. 60-70 sene önce babalarından kalan bahçe artık şehir içerisinde değerli bir arsa olmuştur. TOKİ bu araziyi kat karşılığı alır ve toplu konutlar diker ve her bir kardeşe 10’ar daire düşer. Bugün o iki kardeşten 90 yaşlarında ve hala sağ olanı bu dairelerden topladığı kiralar ile rahat rahat geçinmektedir.
Eğer düşünürseniz insana sağlık, para ve huzur en çok ihtiyarlıkta lazımdır. Gençken hemen her şeyin telafisi mümkündür. Hayatta bize şer, kötülük veya şanssızlık gibi görünen bazı şeyler netice itibariyle bizlere hayırlı şeyler olarak dönebilir. Nitekim hayatının ilk dönemlerinde fakirlik, eziyet, zorluk ve sıkıntılar yaşayan insanların çoğu ileriki zamanlarda mutlu ve başarılı olurlar. O yüzden psikologlar çocuklarımıza ev işlerinde görevler vermeyi, yazları çalıştırmayı ve bu sayede hayatın kolay olmadığını, çalışmanın önemini ve paranın kıymetini öğretmek gerektiğini tavsiye ediyorlar.
Ömür inanılmaz bir süratle tükenen bir sermayedir. O yüzden hayatımızın kıymetini bilelim ve güzel işlerde harcayalım vaktimizi. İnsanlara iyi ve şefkatli davranalım ve Anadolu tabiriyle kimsenin ahını almayalım. Çünkü insanlar zulmeder, kader ise adalet eder.
Bu vesileyle tüm okurlarımın ve İslam aleminin mübarek Berat Kandilini kutluyor, vatanımızın ve milletimizin her türlü dert ve sıkıntıdan berî olmasını diliyor, günahlarımızdan arınmış ve berat etmiş olarak Ramazan ayına girebilmeyi niyaz ediyorum Allah’tan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.