Kurtuluş AYBİRDİ
JAPONLARA ÇİNLİLERE VE DİĞER KAVİMLERE PEYGAMBER GELMİŞ MİDİR?
JAPONLARA ÇİNLİLERE PEYGAMBER GELMİŞ MİDİR?
Cenabı Allah (cc.) muhakkak her kavme bir uyarıcı, bir müjdeleyici, bir elçi, bir resul, bir mesaj verici ve haberdar edici, göndermiştir. Kuran ı Kerim’de birçok ayeti kerimede bu bahis anlatılmış, ifade edilmiştir. Kuran ı Kerim’de ismi zikredilen peygamberlerin dışında sahih bir hadisi şerifte, insanlık tarihi boyunca 124.000 peygamberin gönderildiği belirtilmektedir. Ayrıca Kuran ı Kerim’de bazı peygamberlerin kıssası geçmiş, bazılarının ise geçmemiştir. Düşünün 124.000 peygamber gelmiştir, her kavme, her millete bir peygamber, bir elçi muhakkak, şüphesiz gelmiştir.
Geçmişinde, atalarında, bir uyarıcı bir peygamber bir elçi olmayan hiçbir kavim veya millet yoktur.
Şimdi bazı yerlerde görüyorum, diyorlar ki Japonlara, Çinlilere, Afrika kavimlerine, Kızılderililere, neden hiç peygamber gelmemiştir. Diyorum ki, hepsine gelmiştir, bazılarının kıssası Kuran ı Kerim’de geçiyor, bazılarının ise geçmiyor. Bazıları Peygamberimize sav. Bildirilmiş, bazıları bildirilmemiştir. Emin olun bu milletlerin her birine elçi, peygamber gelmiştir. Atalarına, atalarının atalarına peygamber gelmiştir, ancak zamanla unutulmuş, tahrif edilmiş, farklılaştırılmış, ve hatta belki putlaştırılmaya yüz tutmuştur.
Japonlar ve Çinlilerde Tao, Buda, Konfüçyüs, vardır, hepimiz biliriz, bu şahısların öğretileri ve tavsiyeleri vardır, bunların putlaştırıldığını görürüz, bu şahıslar hakkında şuanda yeterli bir bilgiye sahip değiliz, bu şahıslar peygamberdir demiyorum asla böyle anlaşılmasın, elimde böyle bir kanıt da yok, ama insanın aklına bazı şeyler geliyor bu konuda, doğusunu hakikati elbette Cenabı Allah bilir.
Hintlilerin yine Buda ve Brahma’ları vardır, bunları da dikkatlerinize sunuyorum, ancak belirttiğim üzere asla bu şahıslar birer peygamber idi demiyorum ve demem de, hakikati şüphesiz Allah cc. biliyor.
Gerek Çinlilerin ve Japonların ve gerekse Hintlilerin kendilerine göre çeşitli inanışları, iyi ve kötü ruh kavramları, hatta ölüm sonrası hayat, cennet ve cehennem kavramları vardır.
Kızılderililerin de kendilerine göre çeşitli inanışları, iyi ve kötü ruh kavramları, hatta ölüm sonrası hayat, cennet ve cehennem kavramları vardır, keza Aztek ve Maya uygarlıklarının da benzeri kavramları ve inanışları vardır.
Yine Afrika kavimlerinin de ölüm ve sonrasına dair, mükafat ve ceza hususlarında, ölüm ve diriliş hususlarında, iyi ve kötü ruhlar hususlarında, inanışları vardır.
Şimdi düşünün ki, birbirlerinden binlerce kilometre uzakta olan, birbirinden habersiz ve alakasız, çeşitli renk ve yapıda bu insanların, bu milletlerin hepsinde neden benzeri kavramlar, neden benzeri inanışlar vardır. Afrikada dünyadan habersiz olan ve hatta bilimden teknolojiden uzak küçücük kabileler halinde yaşayan bu insanların, nasıl oluyor da benzeri inanışları oluyor, nasıl oluyor da hiçbir şeyi bilmedikleri halde ölüm ve sonrasından kendi inanışlarına göre bilgileri oluyor, nasıl oluyor da ruhlar hakkında ve cennet ve cehenneme dair bazı bilgi ve inanışları oluyor.
Bütün bu anlattıklarımızdan yola çıkarak elde ettiğimiz sonuç, tüm kavimlere, ve tüm bu milletlere de bir uyarıcının, bir elçinin, bir peygamberin geldiği, ancak belki atalarına geldiği, zamanla ise her şey gibi bazı şeylerin bozulmaya, tahrif olmaya yüz tuttuğu ve farklılaştırıldığı, aslından özünden koparıldığı ve yanlış birtakım inanışlar haline dönüştürüldüğüdür…
Bu hususlarda aşağıda verdiğim bazı ayeti kerimeleri de inceleyin sevgili kardeşlerim, Rabbim bizlere, tüm Müslüman kardeşlerimize ve tüm insanlığa Hidayet versin…
“Biz senden önce de bir çok resul/peygamber gönderdik. Onlardan bazısını sana anlattık, bazısını ise anlatmadık.”(Mümin, 40/78)
“Biz her millete bir peygamber gönderdik.O da “Allah’a ibadet edin, tağuttan uzak durun!” dedi. Sonra onlardan bir kısmına Allah hidâyet nasib etti, bir kısmı hakkında da sapacaklarına dair hüküm kesinleşti. İşte gezin dolaşın dünyayı da peygamberleri yalancı sayanların âkıbetlerinin ne olduğunu görün!”(Nahl, 16/36).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir. (İbrahim, 14/4)
"Biz peygamber göndermedikten sonra azab edicilerden değiliz."(İsrâ, 17/15).
Nuh'a ve ondan önce gelen peygamberlere indirdiğimiz gibi sana da vahiy indirdik. Nitekim İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Yakub'un torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Harun'a, Süleyman'a vahiy indirmiş, Davud'a da Zebur'u vermiştik.(Nisa/163)
Daha önce bazılarını sana anlattığımız, bazılarını da anlatmadığımız peygamberler gönderdik. Allah, Musa ile de bizzat konuştu.(Nisa/164)
Bu peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik ki, bu peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı ileri sürebilecekleri hiçbir bahaneleri kalmasın. Hiç kuşkusuz Allah güçlüdür ve hikmet sahibidir.(Nisa/165)
16/ EN-NAHL -36- Biz her millete bir Peygamber gönderdik. O da ‘ALLÂH’a ibâdet edin, tağuttan uzak durun!’ dedi. Sonra onlardan bir kısmına ALLÂH hidâyet nasîb etti, bir kısmı hakkında da sapacaklarına dâir hüküm kesinleşti. İşte gezin dolaşın dünyâyı da Peygamberleri yalancı sayanların âkıbetlerinin ne olduğunu görün!
63- ALLÂH şâhiddir ki, Biz senden önce bir çok ümmete kendilerini irşâd etmeleri için Resûller gönderdik, fakat şeytân onların bâtıl işlerini kendilerine güzel gösterdi. Bu yüzden Peygamberlerini yalancı saydılar. İşte şeytân dünyâda olduğu gibi, bu gün de onların dostudur. Onlara gâyet acı bir azâb vardır.
35/ FÂTIR -24- Evet, Biz seni gerçeğin tâ kendisine mâlik olarak, rahmetle müjdeleyen ve kâfirleri azâbla uyaran bir elçiler olarak gönderdik. Zâten uyaran bir Peygamber gelmiş olmayan hiçbir ümmet yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.