Günümüz aranan bireysel yetenek gruplarıyla bundan 20 yıl önce aranan yetenek grupları arasında kayda değer derecede farklar görülmektedir. 4C denilen Critical thinking (Kritik/Eleştirel Düşünme), Creativity and innovation (Yaratıcılık ve yenilikçilik), Collobration (Birlikte çalışmak) ve Communication (İletişim) 21. Yüzyıl yetenekleri hayatımıza yön verecek özelliklerin en başında gelmektedir. Bu özel yetenekler 21. Yüzyıl işletmeleri için olmazsa olmaz nitelikte olduğu aşikâr fakat günlük hayatımızın büyük çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler için ne derece değere sahip olduğu keşfedilmeye muhtaç.

Ülkemizde kritik (eleştirel) ve analitik düşünce her ne kadar ders müfredatında henüz gereken değeri bulmamış olsa bile, eğitim politikamıza yön verenlerin bu önemli yeteneği çocuklarımıza kazandırmanın bilincince olduğundan eminiz. Eğitim hayatıyla başlayan bu kritik düşünmeyi benimseme süreci, liberal toplumsal ortamlar ve iş ortamlarıyla desteklenmelidir. Liberal ortamlarda varoluş gayesini araştıran bir birey, içinde bulunduğu iş ortamını da eleştirecek, neyi neden yaptığını tekrar sorgulayacak ve yaptığı işi eleştirerek daha da geliştirmeyi keşfedecektir.

Asıl sorun buradan başlayarak hissediliyor. Kritik etmeyi öğrenen, aklına yatmayan şeyleri yapmakta zorlanan genç nesil, eski usulde ben ne dersem o olur, fazla düşünme sana düşün diye para vermiyorum diyen patron nesli ile karşı karşıya kaldığında hayatın soğuk duvarlarıyla yüzleşmiş oluyor.

Endüstri 4.0 hedefine hızla ilerlemek isteyen ülkemiz sanayicileri, kritik ve analitik düşünen çalışanları işe alıp onları daha verimli kullanma yönetim biçimlerini geliştirmeli. Kritik düşünen insan kaynakları ile yenilikçi/innovatif düşünen insan kaynaklarının birlikte çalıştığı iş ortamları hiç şüphesiz sanayimizi 4.0 sanayi hedefine hızla ulaştıracaktır. Verilen emri sorgulamadan yerine getiren insan kaynağından birlikte istişare ederek tüm alternatifleri değerlendirerek kolektif bir şekilde karar veren insan kaynağına geçiş süreci kolay olmayacaktır, fakat sonuçları bizleri milenyum çağında ayakta tutacaktır.

Dr. Ömer Yazıcı