Sezai ÇİÇEK
Hakimin avukata çay borcu...
Avukat Sabit Eymen otuz yıla yaklaşan meslek hayatında, Kağıttepe Adliyesi'nde son iki-üç senede yaşadıklarının bir benzerini ne duymuş ne de şahit olmuştu. Olayı müvekkiline aktarırken, "Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.", atasözünde olduğu gibi şimdilerde her hakimin de bir usul hukuku anlayışı ortaya çıkmaya başladı diyordu. Allah'tan davacı Ramazan, babacan gönüllü birisiydi de, davayı kazandım derken neredeyse kaybettiği alacağı için avukatına bir şey demedi. Hatta avukatına olan sevgisini ifade ederken, her defasında "Eyvallah dayı" diye bitirirdi cümlesini.
Ramazan, İstanbul'da ruhsat sahibinden aylık 8.000,00 TL bedelle kiraladığı 34 TH 615 plaka sayılı ticari taksiyi bir arkadaşıyla 7/24 yani gece gündüz esasıyla çalıştırmaktaydı. Kazancı salgın hastalık dönemi öncesi fena da değildi aslında. Taksinin günlük kazancı ortalama 600,00 TL civarındaydı. Bu tutardan, kira bedeli, yakıt ve sair masraflar ile şoföre ödenen maaş mahsup edildiğinde, kendisine kalan rakam için "Allah bin bereket versin, buna da şükür" diyordu. Ramazan'ın söylediğine göre İstanbul'da ticari taksi kiralamasındaki usul, kiracının satın aldığı aracı ticari taksi ruhsat sahibi adına trafikte tescil ettirdikten sonra, sözleşmeyle belirlenen tutarı her ay ruhsat sahibine ödemek suretiyle tüm masraflarını da karşılamak suretiyle kendi nam ve hesabına işletiyormuş.
Efendim gelelim Ramazan'ın avukat Sabit Eymen tarafından açılan alacak davasına. Ticari taksinin şoförü öğle ile ikindi arasında müşterinin az olduğu bir vakitte, biraz da günün yorgunluğunun etkisiyle, taksisini Kağıttepe Toptancı Haline yakın bir noktada yolun sağ tarafına park edip, ilerideki büfeden su almaya gitmiş.
Büfeden dönerken uzaktan arabasının bulunduğu tarafa baktığında, taksinin başında birkaç kişinin beklediğini fark etmiş. Önce arabanın başında duranların müşteri olduğunu zannedip, "Umarım havalimanı yolcusudurlar, hem trafikten bir nebze kurtulur hem de yevmiyeyi çıkartırız" diye düşünerek adımlarını hızlandırıp aracının yanına geldiğinde, adını orada öğrendiği Mustafa isimli bir şahsın otomobiliyle kendi aracına çarptığını görmüş.
Başlangıçta "Kardeşim, doğru dürüst kullansana arabanı. Hiç yolun kenarında duran bir taksiye arkadan çarpılır mı?" diye bağırdıysa da artık olan olmuş. Mustafa'nın da "Duracak başka yer bulamadın mı, burada taksi mi park edilir. Taksi durağı mı?" diye kendince savunmaya geçtiğini duyunca iş büyümesin diye ses etmemişti.
Neyse taraflar kazanın meydana gelmesinde birbirlerini sorumlu gördüklerinden, anlaşmalı olarak kaza tespit tutanağı düzenleme imkanı kalmamış ve olay yerine çağrılan trafik ekibi de incelemesini tamamladıktan sonra "maddi hasarlı kaza tespit tutanağı" tanzim etmiş. Tutanak, "Kazanın meydana gelmesinde özel araç sürücüsü M. Akkaya'nın tam kusurlu olduğu, ticari taksi sürücüsü E. Çelebi'nin ise kazanın oluşumunda herhangi bir sorumluluğu olmadığı olay yeri incelemesi ve tarafların beyanıyla anlaşılmıştır." şeklinde yazılmış ve iki polis memurunca da imzalanmıştı.
Ramazan kazayı öğrenip olay yerine geldiğinde Mustafa çoktan oradan ayrılmıştı. Ticari taksi kaza yerinden tamirat için özel servisin bulunduğu sanayi sitesi götürülmüş ve karşı tarafın trafik sigortacısı şirkete de trafik kazası ihbar edilmişti. Özel serviste kazadan doğan hazarın tamiratına başlanması için de usul olarak önce sigorta şirketinin görevlendirdiği eksperin gelip aracı incelemesi, fotoğraflarını çekip değişmesi gereken yedek parçalar ve işçilik için rapor hazırlayıp onay vermesi gerekiyormuş.
Kaza cuma günü öğleden sonra meydana geldiğinden, sigorta şirketince görevlendirilen eksper en erken, cumartesi günü öğle vaktinde aracın bulunduğu yere gelmiş, gerekli notları aldıktan sonra raporunu pazartesi günü tamamlayıp sigorta şirketine teslim etmişti. Sigortadan gelen tamirat onayı üzerine serviste taksinin onarımına başlanmış ve kaza günü dışında ticari taksi toplamda altı gün çalışamamıştı.
Ticari taksinin yedek parça ve işçilik ücreti kazaya sebep olan Mustafa'nın kullandığı aracı mecburi trafik sigortası poliçesiyle sigortalayan sigorta şirketi tarafından karşılanacaktı. Ancak taksinin çalışamadığı 6 gün için toplamda 3.000,00 TL kazanç kaybı oluşmuştu. Bu paranın ödenmesi için Mustafa ile görüşüldüyse de anlaşma sağlanamadığından, alacağın tahsili için tamiratı yapan servis müdürü Nedim Ustanın tavsiyesi ile avukatla görüşülüp kendisine vekalet verilmişti.
Avukat Sabit, alacak miktarının düşük olmasını da dikkate alarak karşı tarafı telefonla arayıp, taksinin çalışamadığı günler için yoksun kaldığı kazanç kaybına karşılık olmak üzere 3.000,00 TL ödenmesi kaydıyla anlaşma teklif etmişse de, bu konuda sulh olmak mümkün olamamıştı. Zira karşı taraf kazada kusurlu olduğunu bir türlü kabul etmiyordu.
Haliyle 3.000,00 TL alacak için Kağıttepe İcra Müdürlüğünden kusurlu hareketiyle trafik kazasına sebebiyet veren Mustafa'ya icra takibi başlatıldı. Borçlu, icra dairesinden gelen ödeme emrine süresinde "kendisinin talep edilen şekilde bir borcunun bulunmadığı" gerekçesiyle itiraz etti ve takibin durdurulmasına sağladı.
Avukat, Ramazan'a alacağın tahsiliyle ilgili süreci ayrıntılı olarak anlatmıştı. Başlangıçta icra dosyası açmak için 200,00 TL harç ve masraf gerekecek, ödeme yapıldığında bu masraflar karşı taraftan tahsil edilecek, avukat da toplam tahsilattan avukatlık asgari ücret tarifesine göre parasını alıp, bakiye kısmı alacaklıya ödeyecekti. Borca itiraz halinde bu kez itirazın iptali için mahkemede dava açılması gerekecek bu iş için de 800,00 TL tutarında ödeme gerekecekti. Süreç içerisinde dosya mahkemece bilirkişiye gönderileceğinden ayrıca masraf da lazım olabilecekti. Lakin günün sonunda tüm masraflar karşı taraftan tahsil edilecekti vs...
Gerçekten de borçlu başlatılan icra takibine itiraz etmiş ve bu sebeple de Kağıttepe Asliye Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davası açılmıştı. Davalı, mahkeme dosyasına sunduğu iki paragraftan oluşan kısa cevap dilekçesinde, açılan davanın haksız olduğunu, kazanın meydana gelmesinde yanlış yere park eden ticari taksi sürücüsünün kusuru bulunduğunu savunuyordu.
Neyse ki dava dosyasında tebligatlar süresinde ve usulüne uygun yapıldığı için kısa zamanda ön inceleme duruşması aşamasına gelindi. Duruşmaya davalı gelmedi, davacı avukatı Sabit Eymen ise dosyanın bilirkişiye tevdii ile tamir süresinde taksinin çalışamaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybının tespitine dair rapor alınmasını talep ettiyse de hakim, davanın tahkikat aşamasına geçildiğinin davalıya bildirilmesi için duruşmayı ertelemişti.
İkinci duruşmaya da karşı taraf gelmedi ve hakim avukat Sabit Eymen'in ilk celsede talep ettiği dosyanın bilirkişiye gönderilmesine dair talebini tekrarlaması üzerine;
"Gereği Düşünüldü:
İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik kürsüsü öğretim üyelerinden hasar ve kusur konusunda seçilecek uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine dosyanın tevdi edilerek;
Tüm dosya kapsamı, aracın tamir bakım onarım kayıtları incelenerek aracın yaşı modeli, çarpma noktaları, kaza tutanağı gibi hususlar da dikkate alınarak 02/04/2019 tarihinde meydana gelen kazada kusur oranlarının belirlenmesinin,
Kaza nedeniyle 34 TH 615 plaka sayılı aracın tamiri için geçen süredeki kaybın (ikame araç bedeli), aracın tamiri için geçecek sürede belirtilmek kaydıyla hesap edilmesinin istenilmesine bilirkişiler için 500.00’er TL ücret takdirine , masrafın davacı tarafça karşılanmasına, bilirkişi masrafı olarak kullanılmak üzere 1.500,00-TL delil avansını mahkeme veznesine yatırması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine,
Verilen kesin sürede delil avansı yatırılmadığı takdirde bilirkişi incelemesinden vazgeçilmiş sayılacağının ve dosyanın mevcut delillere göre değerlendirilip karara bağlanacağının davacı vekiline ihtarına, (ihtarat yapıldı)!" şeklindeki daha önceden hazırlandığı anlaşılan şablon şeklindeki ara kararını duruşma zaptına yazdırdı.
Avukat Sabit, "Hakim bey alacağın tamamı zaten 3.000,00 TL. Bu kadar küçük bir miktar alacak için 1.500,00 TL bilirkişi ücreti fazla değil mi! Hem dosya için üç ayrı bilirkişi görevlendirmeye ne hacet var. Bilirkişi listesinde kayıtlı olan makina mühendisi uzman bir bilirkişi de bu konuda rapor verebilir." diye itiraz ettiyse de hakim, "Avukat bey ben trafik kazalarında üçlü bilirkişi görevlendiriyorum. Zaten davayı kazandığınızda karşı taraftan bu masrafları da alacaksınız, neden itiraz ediyorsunuz ki anlamadım.", diyordu. Avukat ise "İyi de hakim bey, karşı tarafa da yazık değil mi? Dava sonunda takip alacağının yarısı kadar da bilirkişi ücreti ödemiş olacak. Bu hakkaniyete de aykırı" dediyse de durum değişmemişti.
Avukatın bilirkişi ücretini Ramazan'a anlatması bir hayli zor olmuştu. Hatta davacı da avukatın hakime söylediği gibi, "Alacağın yarısı kadar bilirkişi ücreti mi olurmuş, karşı tarafa da yazık değil mi?" diyordu alacaklı. Neyse dava açılırken ödenen bilirkişi ücretine 1.000,00 TL ilave edilerek toplamda 1.500,00 TL tamamlanmış oldu.
Dosya İstanbul Teknik Üniversitesinden ikisi profesör diğeri doçent üç kişiden oluşan bilirkişi heyetine, kusur ve kazanç kaybı için rapor hazırlanmak üzere gönderildikten 7 ay sonra, davanın esasına dair hazırlanan raporla birlikte mahkemesine iade geldi.
Bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde polis tarafından tanzim olunan trafik kazası tespit tutanağına göre davalının % 100 kusurlu olduğu, İstanbul'da ticari taksilerin kaza tarihi olan Nisan 2019 itibariyle aylık kira bedellerinin ortalama 9.000,00 TL civarında olduğu, iki şoförle çalıştırılan bir taksinin de günlük net 300,00 TL kazanç elde edebileceği, davaya konu ticari taksinin kazada oluşan hasarın tamir süresinin 5 gün olacağı bu durumda da yoksun kalınan kazanç kaybının 1.500,00 TL hesaplandığı bu tutardan da taksinin çalıştırılmaması sebebiyle 50,00 TL amortisman kazancı söz konusu olduğundan bahisle davacının toplamda 1.450,00 TL kazanç kaybına uğradığı yönünde kanaat belirtiliyordu. Belli ki bu bilirkişiler ya hiç taksiye binmemişler ya da hesap yapmayı bilmiyorlardı!
Rapora karşı davacı vekili ayrıntılı bir itiraz dilekçesi sunmuş, diğer mahkemelerdeki emsal davalara başka bilirkişilerce sunulan ve kazanç kaybının ortalama 600,00 TL ila 700,00 TL civarında olduğuna dair raporlar örnek olarak ibraz edilip, bilirkişi kurulundan ek rapor alınması istenmişti.
Davanın beşince ve son duruşmasında hakim, avukat Sabit Eymen'e davayı bitireceğini son diyeceklerini söylemesini istediğinde avukat: Hakim bey, dilekçemi tekrar ediyorum. Bilirkişiler hem ticari taksinin aylık kirası 9.000,00 TL diyor hem de günlük kazanç olarak 300,00 TL hesaplama yapıyorlar. Bu durumda taksinin kazancıyla ancak kira ödenecek. Neden insanlar taksi kiralayıp iki sürücü ile çalışsınlar ki! Bu konuda bilirkişilerden ek rapor alınması gerekir." diyordu. Davacı vekilinin talebini duruşma zaptına yazdıran hakim.
Gereği düşünüldü:
Raporun dosya kapsamına uygun olması nedeni ile itirazların reddine karar verildi, tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Davacı vekilinden esas hakkındaki son beyanları soruldu: Davamızın kabulüne karar verilsin, dedi." şeklinde sözlerine devam etti.
Duruşma zaptına yazılmasa da hakim avukatın itirazına karşı,
Avukat bey siz raporu yanlış anlamışsınız. Bilirkişiler net kazanç günlük 300,00 TL diyor" dedi.
Davacı vekili ise bu kez, "Hakim bey tamam o zaman. Madem ki bilirkişiler net kazanç 300,00 TL diyorlar. Zaten 300,00 TL net kazanç elde edebilmek için taksilerin bir bu kadar da yakıt ve şoför için ödenenler de var. İnsanlar sadece kira ödeyecek kadar kazanıyorlarsa neden ticari taksi kiralansınlar ki? Bu sebeple itirazlarımız da dikkate alınarak bilirkişi heyetinden ek rapor alınması gerekirdi." dediğinde, hakim "Ben sizin gibi anlamıyorum raporu" diyor ve davanın esası hakkında karar veriyordu.
Hakim ise bu sözleri dinler gibi gözükse de çoktan kararını vermişti. Bu nedenle:
Dosya incelendi. Araştırılacak başka bir husus kalmadığından yargılamanın bittiği bildirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi bilahare yazılacak gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının Kağıttepe İcra Müdürlüğü'nün 2019/20082 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 1.450,00-TL asıl alacak üzerinden, asıl alacak olan 1.450,00-TL'ye takip tarihinde itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı asilin yokluğunda kabul ve reddedilen miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı." demek suretiyle duruşma zaptına hükmünü yazdırıyordu.
İcra takibi ve dava için ramazan toplamda 1.800,00 TL civarında masraf yapmıştı. Taksinin çalışamadığı günler için kazanç kaybı 3.000,00 TL olduğu da dikkate alınırsa davalıdan asgari 5.000,00 TL alacaklı olmalıydı. Mahkemece hükmedilen para miktar açısından kesin olduğundan üst mahkemeye itiraz da mümkün değildi.
Bu durumda Ramazan'a ödenecek toplam para 1.450,00 TL asıl alacak +750,00 TL yargılama gideri olarak hesaplanmıştı. Allah'tan davalı tarafın avukatı yoktu dosyada. Eğer karşı tarafın mahkemede avukatı da olsaydı davalı lehine davanın reddedilen kısmı olan 1.550,00 TL avukatlık ücreti ödemek zorunda kalacaktı Ramazan.
Şimdi avukat Sabit Eymen'i bir sıkıntıdır aldı. Bu işin içinden nasıl çıkacağım diye düşünürken en sonunda şöyle bir çözüm buldu kendi kendine.. Kararda davalı lehine hükmedilen ama avukatlık kanununa göre avukata ait olan 1.450,00 TL avukatlık ücreti ile icra vekalet ücretini de asıl alacak ile birlikte davacıya ödeyecekti. Davacıdan da herhangi bir ücret almadığında, Ramazan'ın alacağını ödemiş olacaktı.
İyi de bu iş için avukat icra dosyası ve mahkemede itirazın iptali davası açmak suretiyle 2 yıl bedavaya mı çalışmış olacaktı! Hayır canım neden bedavaya çalışmış olsun ki? Av. Sabit Eymen, bu konunun da bir çaresini bulmuştu.
Avukat, "Ben de kararı veren hakimi adliyedeki odasında ziyaret ederim. Tüm süreci anlatırım. Tabi bu arada o da nasıl olsa bir çay ısmarlar bana. Böylece alamadığım avukatlık ücretime karşılık hakimden bir çay içmiş olurum. Fena mı yani! diyordu.", kendi kendine.
Şimdi bazıları, "Hadi canım sen de! Bir bardak çay içmekle avukatlık ücreti mi tahsil edilmiş olur!", diyecek olursa onlara da "sizin düşündüğünüze küçük esnaf hesapları!" derim diye düşünüyormuş avukat Sabit Eymen!... :))))
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.