Fatma Ç. KABADAYI
Hafta da iki mi?! Yok daha neler?
İngiliz Bilim Adamları her konuda bilgilidir. “Haftada iki” diyorsa doğrudur, mecbursunuz demektir.
Onların bilmediği mi var? Hangi arada bu kadar araştırmayı, bu kadar kesin sonuçlara dayandırarak yapıyorlar bilmem.
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk bir gün diye başlayan fıkraları bilirsiniz. Orada da genel olarak hep onlar haklı olur.
Onlar söylüyorsa vardır bir bildikleri de… Her dediklerini de yapamayız.
Haftada iki gün balık yememiz gerekiyormuş.
Oldu.
Yeriz.
Ya bulgur pilavı, kabak, makarna, yayla çorbası? Onlar bu duruma itiraz etmez mi? Diyelim ki etmediler, haftada iki gün balık yemek bünyeye gerçekten faydalı mı? Bünyeye faydası varsa bile herkes balık tutmayı biliyor mu? Bünyeye faydalı olan şeyin başka şeye zararı olabilir mi? Ayda yılda bir yiyen hastalıktan sürüm sürüm süründü de da haftada iki yiyen hiç hastalanmadı hatta ölmedi mi? Kansere, göze, kalbe, zihinsel gelişime, kemik sağlığına iyi gelen bu balık olmasaydı insanlar çok mu gerilerdi? İngiliz Bilim Adamlarını getirin bana! Sormak istiyorum.
Bu İngiliz bilim adamlarından bizim memlekette de çok. Her şeyi bilen, öğüt vermekte usta, küçük büyük demeden aferin diyen…
Bence bizim insanımızı balık, tavuk, cacık, mucuk kurtarmaz. Bizim insanımızı stresten uzak durmak kurtarır. O da ne kadar mümkün bilemem.
O halde bir fıkra ile bitirelim, strese iyi gelir.
Bir Fransız, bir Amerikalı, bir de Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Kaptan ve İngiliz tayfası hepsinin halinden memnun olmasından gururla ilerlerken aniden beklenmedik bir fırtına çıkmış. Yolcularının ölmelerini istemediği için kaptan onlara durumu açıklamış ve hemen denize atlamazlarsa öleceklerini söylemiş. Ama inanmadıkları için hiç biri atlamamış.
Tayfayı çağırmış ve gittikçe yaklaşan tehlikeyi anlatarak ölümle burun buruna olduklarını, atlamayı kabul etmediklerini söylemiş. Tayfa kaptandan izin isteyerek yolcuların yanına gitmiş. Bir süre sonra hepsinin denize atladığını gören kaptan, tayfaya bu işi nasıl başardığını sormuş.
Tayfa “Fransız’a sizin gibi soylu bir insanın batmak üzere olan bir gemide olmasına üzülüyorum, dedim,” deyince Kaptan Peki ya Amerikalı ’ya ne dedin?”
“Ona da deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.”
Kaptan şaşkın…
“Peki Türk neden atlamayı kabul etti?” diye sormuş.
“Efendim ona da denize girmek yasaktır,” dedim.
….
Velhasıl, “haftada iki kez balık yemek yasaktır” yazayım da şuraya kararı siz verin.
Bu arada Serkan UYGUR'un sayfasından aldığım Bilim adamları fotoğrafını da bırakıyorum aşağıya. Siz sade İngiliz olanları seçmeyin, ırk ayrımı yapmayalım.
Selametle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.